1. [26:19] | vefe`alte fa`leteke-lletî fe`alte veente mine-lkâfirîn. | وفعلت فعلتك التي فعلت وأنت من الكافرين وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ |
---|
Elmalılı | "Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!" |
Y. Ali | "And thou didst a deed of thine which (thou knowest) thou didst, and thou art an ungrateful (wretch)!"
|
Words | | |
2. [26:20] | ḳâle fe`altühâ iẕev veenâ mine-ḍḍâllîn. | قال فعلتها إذا وأنا من الضالين قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ |
---|
Elmalılı | Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım." |
Y. Ali | Moses said: "I did it then, when I was in error.
|
Words | | |
3. [26:21] | feferartü minküm lemmâ ḫiftüküm fevehebe lî rabbî ḥukmev vece`alenî mine-lmürselîn. | ففررت منكم لما خفتكم فوهب لي ربي حكما وجعلني من المرسلين فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ |
---|
Elmalılı | "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı." |
Y. Ali | "So I fled from you (all) when I feared you; but my Lord has (since) invested me with judgment (and wisdom) and appointed me as one of the messengers.
|
Words | | |
4. [26:29] | ḳâle leini-tteḫaẕte ilâhen gayrî leec`alenneke mine-lmescûnîn. | قال لئن اتخذت إلها غيري لأجعلنك من المسجونين قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ |
---|
Elmalılı | Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi. |
Y. Ali | (Pharaoh) said: "If thou dost put forward any god other than me, I will certainly put thee in prison!"
|
Words | | |
5. [26:31] | ḳâle fe'ti bihî in künte mine-ṣṣâdiḳîn. | قال فأت به إن كنت من الصادقين قَالَ فَأْتِ بِهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ |
---|
Elmalılı | Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi. |
Y. Ali | (Pharaoh) said: "Show it then, if thou tellest the truth!"
|
Words | | |
6. [26:35] | yürîdü ey yuḫriceküm min arḍiküm bisiḥrih. femâẕâ te'mürûn. | يريد أن يخرجكم من أرضكم بسحره فماذا تأمرون يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ |
---|
Elmalılı | "Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?" |
Y. Ali | "His plan is to get you out of your land by his sorcery; then what is it ye counsel?"
|
Words | | |
7. [26:49] | ḳâle âmentüm lehû ḳable en âẕene leküm. innehû lekebîrukümü-lleẕî `allemekümü-ssiḥr. felesevfe ta`lemûn. leüḳaṭṭi`anne eydiyeküm veercüleküm min ḫilâfiv veleüṣallibenneküm ecme`în. | قال آمنتم له قبل أن آذن لكم إنه لكبيركم الذي علمكم السحر فلسوف تعلمون لأقطعن أيديكم وأرجلكم من خلاف ولأصلبنكم أجمعين قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ |
---|
Elmalılı | Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke stireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!" |
Y. Ali | Said (Pharaoh): "Believe ye in Him before I give you permission? surely he is your leader, who has taught you sorcery! but soon shall ye know! Be sure I will cut off your hands and your feet on opposite sides, and I will cause you all to die on the cross!"
|
Words | | |
8. [26:57] | feaḫracnâhüm min cennâtiv ve`uyûn. | فأخرجناهم من جنات وعيون فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
---|
Elmalılı | Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan, |
Y. Ali | So We expelled them from gardens, springs,
|
Words | | |
9. [26:85] | vec`alnî miv veraŝeti cenneti-nne`îm. | واجعلني من ورثة جنة النعيم وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ |
---|
Elmalılı | "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!" |
Y. Ali | "Make me one of the inheritors of the Garden of Bliss;
|
Words | | |
10. [26:86] | vagfir liebî innehû kâne mine-ḍḍâllîn. | واغفر لأبي إنه كان من الضالين وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ |
---|
Elmalılı | "Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. " |
Y. Ali | "Forgive my father, for that he is among those astray;
|
Words | | |
11. [26:89] | illâ men ete-llâhe biḳalbin selîm. | إلا من أتى الله بقلب سليم إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ |
---|
Elmalılı | "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)." |
Y. Ali | "But only he (will prosper) that brings to Allah a sound heart;
|
Words | | |
12. [26:93] | min dûni-llâh. hel yenṣurûneküm ev yenteṣirûn. | من دون الله هل ينصرونكم أو ينتصرون مِن دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir. |
Y. Ali | "'Besides Allah? Can they help you or help themselves?'
|
Words | | |
13. [26:100] | femâ lenâ min şâfi`în. | فما لنا من شافعين فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ |
---|
Elmalılı | "Bak bizim için ne şefaatçiler var," |
Y. Ali | "'Now, then, we have none to intercede (for us),
|
Words | | |
14. [26:102] | felev enne lenâ kerraten fenekûne mine-lmü'minîn. | فلو أن لنا كرة فنكون من المؤمنين فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ |
---|
Elmalılı | "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik." |
Y. Ali | "'Now if we only had a chance of return we shall truly be of those who believe!'"
|
Words | | |
15. [26:109] | vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn. | وما أسألكم عليه من أجر إن أجري إلا على رب العالمين وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir." |
Y. Ali | "No reward do I ask of you for it: my reward is only from the Lord of the Worlds:
|
Words | | |
16. [26:116] | ḳâlû leil lem tentehi yâ nûḥu letekûnenne mine-lmercûmîn. | قالوا لئن لم تنته يا نوح لتكونن من المرجومين قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ |
---|
Elmalılı | Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!" |
Y. Ali | They said: "If thou desist not, O Noah! thou shalt be stoned (to death)."
|
Words | | |
17. [26:118] | feftaḥ beynî vebeynehüm fetḥav veneccinî vemem me`iye mine-lmü'minîn. | فافتح بيني وبينهم فتحا ونجني ومن معي من المؤمنين فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ |
---|
Elmalılı | "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar." |
Y. Ali | "Judge Thou, then, between me and them openly, and deliver me and those of the Believers who are with me."
|
Words | | |
18. [26:127] | vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn. | وما أسألكم عليه من أجر إن أجري إلا على رب العالمين وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. " |
Y. Ali | "No reward do I ask of you for it: my reward is only from the Lord of the Worlds.
|
Words | | |
19. [26:136] | ḳâlû sevâün `aleynâ eve`ażte em lem teküm mine-lvâ`iżîn. | قالوا سواء علينا أوعظت أم لم تكن من الواعظين قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ |
---|
Elmalılı | "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir." |
Y. Ali | They said: "It is the same to us whether thou admonish us or be not among (our) admonishers!
|
Words | | |
20. [26:145] | vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn. | وما أسألكم عليه من أجر إن أجري إلا على رب العالمين وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir." |
Y. Ali | "No reward do I ask of you for it: my reward is only from the Lord of the Worlds.
|
Words | | |
21. [26:149] | vetenḥitûne mine-lcibâli büyûten fârihîn. | وتنحتون من الجبال بيوتا فارهين وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ |
---|
Elmalılı | Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz." |
Y. Ali | "And ye carve houses out of (rocky) mountains with great skill.
|
Words | | |
22. [26:153] | ḳâlû innemâ ente mine-lmüseḥḥarîn. | قالوا إنما أنت من المسحرين قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ |
---|
Elmalılı | "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!" |
Y. Ali | They said: "Thou art only one of those bewitched!
|
Words | | |
23. [26:154] | mâ ente illâ beşerum miŝlünâ. fe'ti biâyetin in künte mine-ṣṣâdiḳîn. | ما أنت إلا بشر مثلنا فأت بآية إن كنت من الصادقين مَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ |
---|
Elmalılı | "Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir." |
Y. Ali | "Thou art no more than a mortal like us: then bring us a Sign, if thou tellest the truth!"
|
Words | | |
24. [26:164] | vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn. | وما أسألكم عليه من أجر إن أجري إلا على رب العالمين وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir." |
Y. Ali | "No reward do I ask of you for it: my reward is only from the lord of the Worlds.
|
Words | | |
25. [26:165] | ete'tûne-ẕẕükrâne mine-l`âlemîn. | أتأتون الذكران من العالمين أَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?" |
Y. Ali | "Of all the creatures in the world, will ye approach males,
|
Words | | |
26. [26:166] | veteẕerûne mâ ḫaleḳa leküm rabbüküm min ezvâciküm. bel entüm ḳavmün `âdûn. | وتذرون ما خلق لكم ربكم من أزواجكم بل أنتم قوم عادون وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ |
---|
Elmalılı | "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!" |
Y. Ali | "And leave those whom Allah has created for you to be your mates? Nay, ye are a people transgressing (all limits)!"
|
Words | | |
27. [26:167] | ḳâlû leil lem tentehi yâ lûṭu letekûnenne mine-lmuḫracîn. | قالوا لئن لم تنته يا لوط لتكونن من المخرجين قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَجِينَ |
---|
Elmalılı | Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksın." |
Y. Ali | They said: "If thou desist not, O Lut! thou wilt assuredly be cast out!"
|
Words | | |
28. [26:168] | ḳâle innî li`ameliküm mine-lḳâlîn. | قال إني لعملكم من القالين قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ الْقَالِينَ |
---|
Elmalılı | Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğzedenlerdenim." |
Y. Ali | He said: "I do detest your doings."
|
Words | | |
29. [26:180] | vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn. | وما أسألكم عليه من أجر إن أجري إلا على رب العالمين وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir." |
Y. Ali | "No reward do I ask of you for it: my reward is only from the Lord of the Worlds.
|
Words | | |
30. [26:181] | evfü-lkeyle velâ tekûnû mine-lmuḫsirîn. | أوفوا الكيل ولا تكونوا من المخسرين أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ |
---|
Elmalılı | "Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın." |
Y. Ali | "Give just measure, and cause no loss (to others by fraud).
|
Words | | |