1. [5:118] | in tü`aẕẕibhüm feinnehüm `ibâdük. vein tagfir lehüm feinneke ente-l`azîzü-lḥakîm. | إن تعذبهم فإنهم عبادك وإن تغفر لهم فإنك أنت العزيز الحكيم إِن تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَإِن تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | "Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin". |
Y. Ali | "If Thou dost punish them, they are Thy servant: If Thou dost forgive them, Thou art the Exalted in power, the Wise."
|
Words | | |
2. [10:106] | velâ ted`u min dûni-llâhi mâ lâ yenfe`uke velâ yeḍurruk. fein fe`alte feinneke iẕem mine-żżâlimîn. | ولا تدع من دون الله ما لا ينفعك ولا يضرك فإن فعلت فإنك إذا من الظالمين وَلاَ تَدْعُ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَنفَعُكَ وَلاَ يَضُرُّكَ فَإِن فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِّنَ الظَّالِمِينَ |
---|
Elmalılı | "Ve Allah'dan başka, sana faydası da, zararı da dokunmayacak olan şeylere yalvarma! Eğer yalvarırsan, o zaman hiç şüphesiz sen zalimlerden olursun. |
Y. Ali | "'Nor call on any, other than Allah;- Such will neither profit thee nor hurt thee: if thou dost, behold! thou shalt certainly be of those who do wrong.'"
|
Words | | |
3. [14:36] | rabbi innehünne aḍlelne keŝîram mine-nnâs. femen tebi`anî feinnehû minnî. vemen `aṣânî feinneke gafûrur raḥîm. | رب إنهن أضللن كثيرا من الناس فمن تبعني فإنه مني ومن عصاني فإنك غفور رحيم رَبِّ إِنَّهُنَّ أَضْلَلْنَ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ فَمَن تَبِعَنِي فَإِنَّهُ مِنِّي وَمَنْ عَصَانِي فَإِنَّكَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ |
---|
Elmalılı | "Rabbim! Çünkü onlar (putlar) insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular. Şimdi kim bana uyarsa, o bendendir; kim bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. |
Y. Ali | "O my Lord! they have indeed led astray many among mankind; He then who follows my (ways) is of me, and he that disobeys me,- but Thou art indeed Oft-forgiving, Most Merciful.
|
Words | | |
4. [15:34] | ḳâle faḫruc minhâ feinneke racîm. | قال فاخرج منها فإنك رجيم قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ |
---|
Elmalılı | Allah şöyle buyurdu: "Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin." |
Y. Ali | (Allah) said: "Then get thee out from here; for thou art rejected, accursed.
|
Words | | |
5. [15:37] | ḳâle feinneke mine-lmünżarîn. | قال فإنك من المنظرين قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ |
---|
Elmalılı | Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin." |
Y. Ali | (Allah) said: "Respite is granted thee
|
Words | | |
6. [30:52] | feinneke lâ tüsmi`u-lmevtâ velâ tüsmi`u-ṣṣumme-ddü`âe iẕâ vellev müdbirîn. | فإنك لا تسمع الموتى ولا تسمع الصم الدعاء إذا ولوا مدبرين فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ |
---|
Elmalılı | Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın. |
Y. Ali | So verily thou canst not make the dead to hear, nor canst thou make the deaf to hear the call, when they show their backs and turn away.
|
Words | | |
7. [38:77] | ḳâle faḫruc minhâ feinneke racîm. | قال فاخرج منها فإنك رجيم قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ |
---|
Elmalılı | Allah: "Hemen çık oradan, artık sen kovuldun." |
Y. Ali | (Allah) said: "Then get thee out from here: for thou art rejected, accursed.
|
Words | | |
8. [38:80] | ḳâle feinneke mine-lmünżarîn. | قال فإنك من المنظرين قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ |
---|
Elmalılı | Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu. |
Y. Ali | (Allah) said: "Respite then is granted thee-
|
Words | | |
9. [52:48] | vaṣbir liḥukmi rabbike feinneke bia`yüninâ vesebbiḥ biḥamdi rabbike ḥîne teḳûm. | واصبر لحكم ربك فإنك بأعيننا وسبح بحمد ربك حين تقوم وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ |
---|
Elmalılı | Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman Rabbini hamd ile tesbih et. |
Y. Ali | Now await in patience the command of thy Lord: for verily thou art in Our eyes: and celebrate the praises of thy Lord the while thou standest forth,
|
Words | | |