1. [13:5] | vein ta`ceb fe`acebün ḳavlühüm eiẕâ künnâ türâben einnâ lefî ḫalḳin cedîd. ülâike-lleẕîne keferû birabbihim. veülâike-l'aglâlü fî a`nâḳihim. veülâike aṣḥâbü-nnâr. hüm fîhâ ḫâlidûn. | وإن تعجب فعجب قولهم أإذا كنا ترابا أإنا لفي خلق جديد أولئك الذين كفروا بربهم وأولئك الأغلال في أعناقهم وأولئك أصحاب النار هم فيها خالدون وَإِن تَعْجَبْ فَعَجَبٌ قَوْلُهُمْ أَئِذَا كُنَّا تُرَابًا أَئِنَّا لَفِي خَلْقٍ جَدِيدٍ أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ الْأَغْلاَلُ فِي أَعْنَاقِهِمْ وَأُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ |
---|
Elmalılı | Eğer şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların şu sözleridir: "Biz toprak olup gittikten sonra mı, yani biz gerçekten yeniden mi yaratılacağız?" İşte bunlar Rablerini inkâr etmişlerdir. Bunlar boyunlarında demir halkalar bulunanlardır. Ve işte bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardır. |
Y. Ali | If thou dost marvel (at their want of faith), strange is their saying: "When we are (actually) dust, shall we indeed then be in a creation renewed?" They are those who deny their Lord! They are those round whose necks will be yokes (of servitude): they will be Companions of the Fire, to dwell therein (for aye)!
|
Words | | |
2. [17:49] | veḳâlû eiẕâ künnâ `iżâmev verufâten einnâ lemeb`ûŝûne ḫalḳan cedîdâ. | وقالوا أإذا كنا عظاما ورفاتا أإنا لمبعوثون خلقا جديدا وَقَالُواْ أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا |
---|
Elmalılı | Bir de onlar dediler ki: "Biz, bir kemik yığını olduğumuz ve ufalanıp toz olduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz? |
Y. Ali | They say: "What! when we are reduced to bones and dust, should we really be raised up (to be) a new creation?"
|
Words | | |
3. [17:98] | ẕâlike cezâühüm biennehüm keferû biâyâtinâ veḳâlû eiẕâ künnâ `iżâmev verufâten einnâ lemeb`ûŝûne ḫalḳan cedîdâ. | ذلك جزاؤهم بأنهم كفروا بآياتنا وقالوا أإذا كنا عظاما ورفاتا أإنا لمبعوثون خلقا جديدا ذَلِكَ جَزَآؤُهُم بِأَنَّهُمْ كَفَرُواْ بِآيَاتِنَا وَقَالُواْ أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا |
---|
Elmalılı | Bu onların cezasıdır! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve: "Sahi bizler, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, yeni bir yaratılışla diriltilmiş olacağız?" demişlerdir. |
Y. Ali | That is their recompense, because they rejected Our signs, and said, "When we are reduced to bones and broken dust, should we really be raised up (to be) a new Creation?"
|
Words | | |
4. [23:82] | ḳâlû eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn. | قالوا أإذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمبعوثون قَالُوا أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ |
---|
Elmalılı | Dediler ki: "Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yığını haline gelmişken, mutlaka yeniden diriltileceğiz öyle mi?" |
Y. Ali | They say: "What! when we die and become dust and bones, could we really be raised up again?
|
Words | | |
5. [32:10] | veḳâlû eiẕâ ḍalelnâ fi-l'arḍi einnâ lefî ḫalḳin cedîd. bel hüm biliḳâi rabbihim kâfirûn. | وقالوا أإذا ضللنا في الأرض أإنا لفي خلق جديد بل هم بلقاء ربهم كافرون وَقَالُوا أَئِذَا ضَلَلْنَا فِي الْأَرْضِ أَئِنَّا لَفِي خَلْقٍ جَدِيدٍ بَلْ هُم بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar: "Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışta bulunacağız?" dediler. Fakat onlar Rablerine kavuşmayı (O'nun huzuruna varacaklarını) inkâr eden kâfirlerdir. |
Y. Ali | And they say: "What! when we lie, hidden and lost, in the earth, shall we indeed be in a Creation renewed? Nay, they deny the Meeting with their Lord.
|
Words | | |
6. [37:16] | eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn. | أإذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمبعوثون أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ |
---|
Elmalılı | "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?" |
Y. Ali | "What! when we die, and become dust and bones, shall we (then) be raised up (again)
|
Words | | |
7. [37:53] | eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemedînûn. | أإذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمدينون أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَدِينُونَ |
---|
Elmalılı | "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?" |
Y. Ali | "'When we die and become dust and bones, shall we indeed receive rewards and punishments?'"
|
Words | | |
8. [56:47] | vekânû yeḳûlûne eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn. | وكانوا يقولون أئذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمبعوثون وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ |
---|
Elmalılı | Ve diyorlardı ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?" |
Y. Ali | And they used to say, "What! when we die and become dust and bones, shall we then indeed be raised up again?-
|
Words | | |
9. [79:10] | yeḳûlûne einnâ lemerdûdûne fi-lḥâfirah. | يقولون أإنا لمردودون في الحافرة يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ |
---|
Elmalılı | Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz? |
Y. Ali | They say (now): "What! shall we indeed be returned to (our) former state?
|
Words | | |