Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :  88 - GaşiyeGörüntülenen ayetler : 1 ... 26 | 26 - Sure no: 88
1.
[88:1]
hel etâke ḥadîŝü-lgâşiyeh.هل أتاك حديث الغاشية
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ
Elmalılı O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?
Y. AliHas the story reached thee of the overwhelming (Event)?
 Words|هل - Has| أتاك - (there) come to you| حديث - (the) news| الغاشية - (of) the Overwhelming?|
2.
[88:2]
vucûhüy yevmeiẕin ḫâşi`ah.وجوه يومئذ خاشعة
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ
Elmalılı Yüzler var ki, o gün eğilmiş, zillete düşmüştür.
Y. AliSome faces, that Day, will be humiliated,
 Words|وجوه - Faces| يومئذ - that Day| خاشعة - (will be) humbled,|
3.
[88:3]
`âmiletün nâṣibeh.عاملة ناصبة
عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ
Elmalılı Çalışmış, yorulmuştur.
Y. AliLabouring (hard), weary,-
 Words|عاملة - Laboring,| ناصبة - exhausted.|
4.
[88:4]
taṣlâ nâran ḥâmiyeh.تصلى نارا حامية
تَصْلَى نَارًا حَامِيَةً
Elmalılı Kızışmış bir ateşe girer.
Y. AliThe while they enter the Blazing Fire,-
 Words|تصلى - They will burn| نارا - (in) a Fire| حامية - intensely hot.|
5.
[88:5]
tüsḳâ min `aynin âniyeh.تسقى من عين آنية
تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ
Elmalılı Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir.
Y. AliThe while they are given, to drink, of a boiling hot spring,
 Words|تسقى - They will be given to drink| من - from| عين - a spring,| آنية - boiling.|
6.
[88:6]
leyse lehüm ṭa`âmün illâ min ḍarî`.ليس لهم طعام إلا من ضريع
لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ
Elmalılı Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.
Y. AliNo food will there be for them but a bitter Dhari'
 Words|ليس - Not is| لهم - for them| طعام - food| إلا - except| من - from| ضريع - a bitter thorny plant,|
7.
[88:7]
lâ yüsminü velâ yugnî min cû`.لا يسمن ولا يغني من جوع
لاَّ يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ
Elmalılı O da ne besler, ne de açlığı giderir.
Y. AliWhich will neither nourish nor satisfy hunger.
 Words|لا - Not| يسمن - it nourishes| ولا - and not| يغني - it avails| من - from| جوع - hunger.|
8.
[88:8]
vucûhüy yevmeiẕin nâ`imeh.وجوه يومئذ ناعمة
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ
Elmalılı Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur.
Y. Ali(Other) faces that Day will be joyful,
 Words|وجوه - Faces| يومئذ - that Day| ناعمة - (will be) joyful.|
9.
[88:9]
lisa`yihâ râḍiyeh.لسعيها راضية
لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ
Elmalılı Yaptığından hoşnuttur.
Y. AliPleased with their striving,-
 Words|لسعيها - With their effort| راضية - satisfied,|
10.
[88:10]
fî cennetin `âliyeh.في جنة عالية
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Elmalılı Yüksek bir cennettedir.
Y. AliIn a Garden on high,
 Words|في - In| جنة - a garden| عالية - elevated.|
11.
[88:11]
lâ tesme`u fîhâ lâgiyeh.لا تسمع فيها لاغية
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً
Elmalılı Orada boş bir söz işitmez.
Y. AliWhere they shall hear no (word) of vanity:
 Words|لا - Not| تسمع - they will hear| فيها - therein| لاغية - vain talk.|
12.
[88:12]
fîhâ `aynün câriyeh.فيها عين جارية
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ
Elmalılı Orada akan bir kaynak,
Y. AliTherein will be a bubbling spring:
 Words|فيها - Therein| عين - (will be) a spring| جارية - flowing,|
13.
[88:13]
fîhâ sürurum merfû`ah.فيها سرر مرفوعة
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ
Elmalılı Yükseltilmiş divanlar,
Y. AliTherein will be Thrones (of dignity), raised on high,
 Words|فيها - Therein| سرر - (will be) thrones| مرفوعة - raised high,|
14.
[88:14]
veekvâbüm mevḍû`ah.وأكواب موضوعة
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ
Elmalılı Konulmuş kadehler,
Y. AliGoblets placed (ready),
 Words|وأكواب - And cups| موضوعة - put in place,|
15.
[88:15]
venemâriḳu maṣfûfeh.ونمارق مصفوفة
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ
Elmalılı Dizilmiş koltuklar, yastıklar,
Y. AliAnd cushions set in rows,
 Words|ونمارق - And cushions| مصفوفة - lined up,|
16.
[88:16]
vezerâbiyyü mebŝûŝeh.وزرابي مبثوثة
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ
Elmalılı Serilmiş halılar vardır.
Y. AliAnd rich carpets (all) spread out.
 Words|وزرابي - And carpets| مبثوثة - spread out.|
17.
[88:17]
efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.أفلا ينظرون إلى الإبل كيف خلقت
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
Elmalılı Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?
Y. AliDo they not look at the Camels, how they are made?-
 Words|أفلا - Then do not| ينظرون - they look| إلى - towards| الإبل - the camels,| كيف - how| خلقت - they are created?|
18.
[88:18]
veile-ssemâi keyfe rufi`at.وإلى السماء كيف رفعت
وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Elmalılı Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?
Y. AliAnd at the Sky, how it is raised high?-
 Words|وإلى - And towards| السماء - the sky,| كيف - how| رفعت - it is raised?|
19.
[88:19]
veile-lcibâli keyfe nüṣibet.وإلى الجبال كيف نصبت
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
Elmalılı Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?
Y. AliAnd at the Mountains, how they are fixed firm?-
 Words|وإلى - And towards| الجبال - the mountains,| كيف - how| نصبت - they are fixed?|
20.
[88:20]
veile-l'arḍi keyfe süṭiḥat.وإلى الأرض كيف سطحت
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
Elmalılı Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?
Y. AliAnd at the Earth, how it is spread out?
 Words|وإلى - And towards| الأرض - the earth,| كيف - how| سطحت - it is spread out?|
21.
[88:21]
feẕekkir innemâ ente müẕekkir.فذكر إنما أنت مذكر
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ
Elmalılı Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.
Y. AliTherefore do thou give admonition, for thou art one to admonish.
 Words|فذكر - So remind,| إنما - only| أنت - you| مذكر - (are) a reminder.|
22.
[88:22]
leste `aleyhim bimüṣayṭir.لست عليهم بمصيطر
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ
Elmalılı Onların üzerinde bir zorba değilsin.
Y. AliThou art not one to manage (men's) affairs.
 Words|لست - You are not| عليهم - over them| بمصيطر - a controller,|
23.
[88:23]
illâ men tevellâ vekefera.إلا من تولى وكفر
إِلَّا مَن تَوَلَّى وَكَفَرَ
Elmalılı Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,
Y. AliBut if any turn away and reject Allah,-
 Words|إلا - But| من - whoever| تولى - turns away| وكفر - and disbelieves,|
24.
[88:24]
feyü`aẕẕibühü-llâhü-l`aẕâbe-l'ekber.فيعذبه الله العذاب الأكبر
فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ
Elmalılı Allah ona en büyük azap ile azap edecek.
Y. AliAllah will punish him with a mighty Punishment,
 Words|فيعذبه - Then will punish him| الله - Allah| العذاب - (with) the punishment| الأكبر - greatest.|
25.
[88:25]
inne ileynâ iyâbehüm.إن إلينا إيابهم
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ
Elmalılı Kuşkusuz onlar döne dolaşa bize gelecekler.
Y. AliFor to Us will be their return;
 Words|إن - Indeed,| إلينا - to Us| إيابهم - (will be) their return,|
26.
[88:26]
ŝümme inne `aleynâ ḥisâbehüm.ثم إن علينا حسابهم
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ
Elmalılı Sonra da bize hesap verecekler.
Y. AliThen it will be for Us to call them to account.
 Words|ثم - Then| إن - indeed,| علينا - upon Us| حسابهم - (is) their account.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17