Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 Surah :  70 - MearicGörüntülenen ayetler : 1 ... 30 | 44 - Sure no: 70
1.
[70:1]
seele sâilüm bi`aẕâbiv vâḳi`.سأل سائل بعذاب واقع
سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ
Elmalılı Bir isteyen, olacak azabı istedi.
Y. AliA questioner asked about a Penalty to befall-
 Words|سأل - Asked| سائل - a questioner| بعذاب - about a punishment| واقع - bound to happen|
2.
[70:2]
lilkâfirîne leyse lehû dâfi`.للكافرين ليس له دافع
لِّلْكَافِرينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ
Elmalılı Kâfirler için onu savacak yok.
Y. AliThe Unbelievers, the which there is none to ward off,-
 Words|للكافرين - To the disbelievers,| ليس - not| له - of it| دافع - any preventer.|
3.
[70:3]
mine-llâhi ẕi-lme`âric.من الله ذي المعارج
مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ
Elmalılı O, derece ve makamların sahibi Allah'tandır.
Y. Ali(A Penalty) from Allah, Lord of the Ways of Ascent.
 Words|من - From| الله - Allah,| ذي - Owner| المعارج - (of) the ways of ascent.|
4.
[70:4]
ta`rucü-lmelâiketü verrûḥu ileyhi fî yevmin kâne miḳdâruhû ḫamsîne elfe seneh.تعرج الملائكة والروح إليه في يوم كان مقداره خمسين ألف سنة
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Elmalılı Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.
Y. AliThe angels and the spirit ascend unto him in a Day the measure whereof is (as) fifty thousand years:
 Words|تعرج - Ascend| الملائكة - the Angels| والروح - and the Spirit| إليه - to Him| في - in| يوم - a Day,| كان - [is]| مقداره - its measure| خمسين - (is) fifty| ألف - thousand| سنة - year(s).|
5.
[70:5]
faṣbir ṣabran cemîlâ.فاصبر صبرا جميلا
فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا
Elmalılı O halde güzel bir sabır ile sabret.
Y. AliTherefore do thou hold Patience,- a Patience of beautiful (contentment).
 Words|فاصبر - So be patient,| صبرا - a patience| جميلا - good.|
6.
[70:6]
innehüm yeravnehû be`îdâ.إنهم يرونه بعيدا
إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا
Elmalılı Çünkü onlar onu uzak görürler.
Y. AliThey see the (Day) indeed as a far-off (event):
 Words|إنهم - Indeed, they| يرونه - see it| بعيدا - (as) far off.|
7.
[70:7]
venerâhü ḳarîbâ.ونراه قريبا
وَنَرَاهُ قَرِيبًا
Elmalılı Biz ise onu yakın görüyoruz.
Y. AliBut We see it (quite) near.
 Words|ونراه - But We see it| قريبا - near.|
8.
[70:8]
yevme tekûnü-ssemâü kelmühl.يوم تكون السماء كالمهل
يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاءُ كَالْمُهْلِ
Elmalılı O gün gök erimiş bir maden gibi olur.
Y. AliThe Day that the sky will be like molten brass,
 Words|يوم - (The) Day -| تكون - will be| السماء - the sky| كالمهل - like molten copper,|
9.
[70:9]
vetekûnü-lcibâlü kel`ihn.وتكون الجبال كالعهن
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ
Elmalılı Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur.
Y. AliAnd the mountains will be like wool,
 Words|وتكون - And will be| الجبال - the mountains| كالعهن - like wool,|
10.
[70:10]
velâ yes'elü ḥamîmün ḥamîmâ.ولا يسأل حميم حميما
وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
Elmalılı Dost dostun halini soramaz.
Y. AliAnd no friend will ask after a friend,
 Words|ولا - And not| يسأل - will ask| حميم - a friend| حميما - (about) a friend.|
11.
[70:11]
yübeṣṣarûnehüm. yeveddü-lmücrimü lev yeftedî min `aẕâbi yevmiiẕim bibenîh.يبصرونهم يود المجرم لو يفتدي من عذاب يومئذ ببنيه
يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ
Elmalılı Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,
Y. AliThough they will be put in sight of each other,- the sinner's desire will be: Would that he could redeem himself from the Penalty of that Day by (sacrificing) his children,
 Words|يبصرونهم - They will be made to see each other.| يود - Would wish| المجرم - the criminal| لو - if| يفتدي - he (could be) ransomed| من - from| عذاب - (the) punishment| يومئذ - (of) that Day| ببنيه - by his children,|
12.
[70:12]
veṣâḥibetihî veeḫîh.وصاحبته وأخيه
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ
Elmalılı Eşini ve kardeşini,
Y. AliHis wife and his brother,
 Words|وصاحبته - And his spouse| وأخيه - and his brother,|
13.
[70:13]
vefeṣîletihi-lletî tü'vîh.وفصيلته التي تؤويه
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ
Elmalılı Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini,
Y. AliHis kindred who sheltered him,
 Words|وفصيلته - And his nearest kindred| التي - who| تؤويه - sheltered him,|
14.
[70:14]
vemen fi-l'arḍi cemî`an ŝümme yüncîh.ومن في الأرض جميعا ثم ينجيه
وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ
Elmalılı Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.
Y. AliAnd all, all that is on earth,- so it could deliver him:
 Words|ومن - And whoever| في - (is) on| الأرض - the earth| جميعا - all,| ثم - then| ينجيه - it (could) save him.|
15.
[70:15]
kellâ. innehâ leżâ.كلا إنها لظى
كَلَّا إِنَّهَا لَظَى
Elmalılı Hayır, o alevlenen bir ateştir.
Y. AliBy no means! for it would be the Fire of Hell!-
 Words|كلا - By no means!| إنها - Indeed, it (is)| لظى - surely a Flame of Hell,|
16.
[70:16]
nezzâ`atel lişşevâ.نزاعة للشوى
نَزَّاعَةً لِّلشَّوَى
Elmalılı Derileri kavurur, soyar.
Y. AliPlucking out (his being) right to the skull!-
 Words|نزاعة - A remover| للشوى - of the skin of the head,|
17.
[70:17]
ted`û men edbera vetevellâ.تدعو من أدبر وتولى
تَدْعُواْ مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى
Elmalılı Çağırır, sırtını dönüp gideni,
Y. AliInviting (all) such as turn their backs and turn away their faces (from the Right).
 Words|تدعو - Inviting| من - (him) who| أدبر - turned his back| وتولى - and went away|
18.
[70:18]
veceme`a feev`â.وجمع فأوعى
وَجَمَعَ فَأَوْعَى
Elmalılı Mal toplayıp kasada yığanı,
Y. AliAnd collect (wealth) and hide it (from use)!
 Words|وجمع - And collected| فأوعى - and hoarded.|
19.
[70:19]
inne-l'insâne ḫuliḳa helû`â.إن الإنسان خلق هلوعا
إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
Elmalılı Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır.
Y. AliTruly man was created very impatient;-
 Words|إن - Indeed,| الإنسان - the man| خلق - was created| هلوعا - anxious -|
20.
[70:20]
iẕâ messehü-şşerru cezû`â.إذا مسه الشر جزوعا
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
Elmalılı Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.
Y. AliFretful when evil touches him;
 Words|إذا - When| مسه - touches him| الشر - the evil,| جزوعا - distressed.|
21.
[70:21]
veiẕâ messehü-lḫayru menû`â.وإذا مسه الخير منوعا
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
Elmalılı Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.
Y. AliAnd niggardly when good reaches him;-
 Words|وإذا - And when| مسه - touches him| الخير - the good,| منوعا - withholding,|
22.
[70:22]
ille-lmüṣallîn.إلا المصلين
إِلَّا الْمُصَلِّينَ
Elmalılı Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.
Y. AliNot so those devoted to Prayer;-
 Words|إلا - Except| المصلين - those who pray -|
23.
[70:23]
elleẕîne hüm `alâ ṣalâtihim dâimûn.الذين هم على صلاتهم دائمون
الَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ
Elmalılı Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.
Y. AliThose who remain steadfast to their prayer;
 Words|الذين - Those who| هم - [they]| على - at| صلاتهم - their prayer| دائمون - (are) constant,|
24.
[70:24]
velleẕîne fî emvâlihim ḥaḳḳum ma`lûm.والذين في أموالهم حق معلوم
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ
Elmalılı Onların mallarında belli bir hak vardır,
Y. AliAnd those in whose wealth is a recognised right.
 Words|والذين - And those who| في - in| أموالهم - their wealth| حق - (is) a right| معلوم - known,|
25.
[70:25]
lissâili velmaḥrûm.للسائل والمحروم
لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Elmalılı Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.
Y. AliFor the (needy) who asks and him who is prevented (for some reason from asking);
 Words|للسائل - For the one who asks| والمحروم - and the deprived,|
26.
[70:26]
velleẕîne yüṣaddiḳûne biyevmi-ddîn.والذين يصدقون بيوم الدين
وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
Elmalılı Onlar ki ceza gününü tasdik ederler.
Y. AliAnd those who hold to the truth of the Day of Judgment;
 Words|والذين - And those who| يصدقون - accept (the) truth| بيوم - (of the) Day| الدين - (of) the Judgment,|
27.
[70:27]
velleẕîne hüm min `aẕâbi rabbihim müşfiḳûn.والذين هم من عذاب ربهم مشفقون
وَالَّذِينَ هُم مِّنْ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ
Elmalılı Rablerinin azabından korkarlar.
Y. AliAnd those who fear the displeasure of their Lord,-
 Words|والذين - And those who| هم - [they]| من - of| عذاب - (the) punishment| ربهم - (of) their Lord| مشفقون - (are) fearful -|
28.
[70:28]
inne `aẕâbe rabbihim gayru me'mûn.إن عذاب ربهم غير مأمون
إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
Elmalılı Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz.
Y. AliFor their Lord's displeasure is the opposite of Peace and Tranquillity;-
 Words|إن - Indeed,| عذاب - (the) punishment| ربهم - (of) your Lord| غير - (is) not| مأمون - to be felt secure (of) -|
29.
[70:29]
velleẕîne hüm lifürûcihim ḥâfiżûn.والذين هم لفروجهم حافظون
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
Elmalılı Onlar ki ırzlarını korurlar.
Y. AliAnd those who guard their chastity,
 Words|والذين - And those who| هم - [they]| لفروجهم - their modesty| حافظون - (are) guardians,|
30.
[70:30]
illâ `alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânühüm feinnehüm gayru melûmîn.إلا على أزواجهم أو ما ملكت أيمانهم فإنهم غير ملومين
إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
Elmalılı Ancak zevcelerine ve cariyelerine karşı hariç. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar.
Y. AliExcept with their wives and the (captives) whom their right hands possess,- for (then) they are not to be blamed,
 Words|إلا - Except| على - from| أزواجهم - their spouses| أو - or| ما - what| ملكت - they possess| أيمانهم - rightfully| فإنهم - then indeed, they| غير - (are) not| ملومين - blameworthy,|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17