1. [8:24] | yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-stecîbû lillâhi velirrasûli iẕâ de`âküm limâ yuḥyîküm. va`lemû enne-llâhe yeḥûlü beyne-lmer'i veḳalbihî veennehû ileyhi tuḥşerûn. | يا أيها الذين آمنوا استجيبوا لله وللرسول إذا دعاكم لما يحييكم واعلموا أن الله يحول بين المرء وقلبه وأنه إليه تحشرون يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ |
---|
Elmalılı | Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah'a ve Resul'e icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Ve siz kesinkes O'nun huzurunda toplanacaksınız. |
Y. Ali | O ye who believe! give your response to Allah and His Messenger, when He calleth you to that which will give you life; and know that Allah cometh in between a man and his heart, and that it is He to Whom ye shall (all) be gathered.
|
Words | | |
2. [22:6] | ẕâlike bienne-llâhe hüve-lḥaḳḳu veennehû yuḥyi-lmevtâ veennehû `alâ külli şey'in ḳadîr. | ذلك بأن الله هو الحق وأنه يحيي الموتى وأنه على كل شيء قدير ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ |
---|
Elmalılı | İşte bunlar gösteriyor ki, Allah şüphesiz haktır. Şüphesiz ölüleri o diriltir ve o her şeye kadirdir. |
Y. Ali | This is so, because Allah is the Reality: it is He Who gives life to the dead, and it is He Who has power over all things.
|
Words | | |
3. [53:43] | veennehû hüve aḍḥake veebkâ. | وأنه هو أضحك وأبكى وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَى |
---|
Elmalılı | Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur. |
Y. Ali | That it is He Who granteth Laughter and Tears;
|
Words | | |
4. [53:44] | veennehû hüve emâte veaḥyâ. | وأنه هو أمات وأحيا وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا |
---|
Elmalılı | Öldüren de dirilten de O'dur. |
Y. Ali | That it is He Who granteth Death and Life;
|
Words | | |
5. [53:45] | veennehû ḫaleḳa-zzevceyni-ẕẕekera vel'ünŝâ. | وأنه خلق الزوجين الذكر والأنثى وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى |
---|
Elmalılı | Şüphesiz erkeği, dişiyi iki eş yaratan O'dur, |
Y. Ali | That He did create in pairs,- male and female,
|
Words | | |
6. [53:48] | veennehû hüve agnâ veaḳnâ. | وأنه هو أغنى وأقنى وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَى وَأَقْنَى |
---|
Elmalılı | Şüphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur. |
Y. Ali | That it is He Who giveth wealth and satisfaction;
|
Words | | |
7. [53:49] | veennehû hüve rabbü-şşi`râ. | وأنه هو رب الشعرى وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَى |
---|
Elmalılı | Doğrusu Şi'râ yıldızının Rabbi O'dur. |
Y. Ali | That He is the Lord of Sirius (the Mighty Star);
|
Words | | |
8. [53:50] | veennehû ehleke `âden-l'ûlâ. | وأنه أهلك عادا الأولى وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَى |
---|
Elmalılı | O, helak etti önce gelen Âd'ı. |
Y. Ali | And that it is He Who destroyed the (powerful) ancient 'Ad (people),
|
Words | | |
9. [72:3] | veennehû te`âlâ ceddü rabbinâ me-tteḫaẕe ṣâḥibetev velâ veledâ. | وأنه تعالى جد ربنا ما اتخذ صاحبة ولا ولدا وَأَنَّهُ تَعَالَى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا |
---|
Elmalılı | Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk. |
Y. Ali | 'And Exalted is the Majesty of our Lord: He has taken neither a wife nor a son.
|
Words | | |
10. [72:4] | veennehû kâne yeḳûlü sefîhünâ `ale-llâhi şeṭaṭâ. | وأنه كان يقول سفيهنا على الله شططا وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا |
---|
Elmalılı | Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş. |
Y. Ali | 'There were some foolish ones among us, who used to utter extravagant lies against Allah;
|
Words | | |
11. [72:6] | veennehû kâne ricâlüm mine-l'insi ye`ûẕûne biricâlim mine-lcinni fezâdûhüm raheḳâ. | وأنه كان رجال من الإنس يعوذون برجال من الجن فزادوهم رهقا وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا |
---|
Elmalılı | Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı. |
Y. Ali | 'True, there were persons among mankind who took shelter with persons among the Jinns, but they increased them in folly.
|
Words | | |
12. [72:19] | veennehû lemmâ ḳâme `abdü-llâhi yed`ûhü kâdû yekûnûne `aleyhi libedâ. | وأنه لما قام عبد الله يدعوه كادوا يكونون عليه لبدا وَأَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا |
---|
Elmalılı | Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi. |
Y. Ali | "Yet when the Devotee of Allah stands forth to invoke Him, they just make round him a dense crowd."
|
Words | | |