1. [53:48] | veennehû hüve agnâ veaḳnâ. | وأنه هو أغنى وأقنى وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَى وَأَقْنَى |
---|
Elmalılı | Şüphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur. |
Y. Ali | That it is He Who giveth wealth and satisfaction;
|
Words | | وأنه - And that He| هو - [He]| أغنى - enriches| وأقنى - and suffices.| |
Pickthal | And that He it is Who enricheth and contenteth; |
Arberry | and that it is He who gives wealth and riches, |
Shakir | And that He it is Who enriches and gives to hold; |
Free Minds | And He is the One who makes you rich or poor. |
Qaribullah | and that it is He who gives riches and causes to hoard, |
Asad | and that it is He alone who frees from want and causes to possess; |
Diyanet Vakfı | Zengin eden de yoksul kılan da O'dur. |
Diyanet | Doğrusu zengin eden de varlıklı kılan da O'dur. |
Edip Yüksel | O'dur Zengin eden, yoksul yapan. |
Suat Yıldırım | Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O'na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73] |
Yaşar Nuri Öztürk | Hiç kuşkusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da... |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve şüphe yok ki odur zengin eden ve sermaye veren. |
Ali Bulaç | Doğrusu, muhtaç olmaktan O kurtardı ve sermaye verip-hoşnut kıldı. |
Süleyman Ateş | Zengin eden O'dur, bol verip memnun eden O. |
Önceki [53:47]< >[53:49] Sonraki |