1. [53:43] | veennehû hüve aḍḥake veebkâ. | وأنه هو أضحك وأبكى وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَى |
---|
Elmalılı | Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur. |
Y. Ali | That it is He Who granteth Laughter and Tears;
|
Words | | وأنه - And that He| هو - [He]| أضحك - makes (one) laugh| وأبكى - and makes (one) weep.| |
Pickthal | And that He it is who maketh laugh, and maketh weep, |
Arberry | and that it is He who makes to laugh, and that makes to weep, |
Shakir | And that He it is Who makes (men) laugh and makes (them) weep; |
Free Minds | And He is the One who makes laughter and tears. |
Qaribullah | that it is He who causes to laugh and causes to weep. |
Asad | and that it is He alone who causes [you] to laugh and to weep; |
Diyanet Vakfı | Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur. |
Diyanet | Doğrusu, güldüren de ağlatan da O'dur. |
Edip Yüksel | O'dur seni güldüren ve ağlatan. |
Suat Yıldırım | Yoksa o Mûsâ'nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105] |
Yaşar Nuri Öztürk | Hiç kuşkusuz, güldüren de O'dur, ağlatan da... |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve şüphe yok ki odur adamakıllı güldüren ve ağlatan. |
Ali Bulaç | Doğrusu, güldüren ve ağlatan O'dur. |
Süleyman Ateş | Güldüren de O'dur, ağlatan da O'dur. |
Önceki [53:42]< >[53:44] Sonraki |