1. [70:19] | inne-l'insâne ḫuliḳa helû`â. | إن الإنسان خلق هلوعا إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا |
---|
Elmalılı | Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır. |
Y. Ali | Truly man was created very impatient;-
|
Words | | |
2. [70:28] | inne `aẕâbe rabbihim gayru me'mûn. | إن عذاب ربهم غير مأمون إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ |
---|
Elmalılı | Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz. |
Y. Ali | For their Lord's displeasure is the opposite of Peace and Tranquillity;-
|
Words | | |
3. [71:4] | yagfir leküm min ẕünûbiküm veyüeḫḫirküm ilâ ecelim müsemmâ. inne ecele-llâhi iẕâ câe lâ yü'eḫḫar. lev küntüm ta`lemûn. | يغفر لكم من ذنوبكم ويؤخركم إلى أجل مسمى إن أجل الله إذا جاء لا يؤخر لو كنتم تعلمون يَغْفِرْ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى إِنَّ أَجَلَ اللَّهِ إِذَا جَاءَ لَا يُؤَخَّرُ لَوْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | "Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah'ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.." (inanırdınız). |
Y. Ali | "So He may forgive you your sins and give you respite for a stated Term: for when the Term given by Allah is accomplished, it cannot be put forward: if ye only knew."
|
Words | | |
4. [71:27] | inneke in teẕerhüm yüḍillû `ibâdeke velâ yelidû illâ fâciran keffârâ. | إنك إن تذرهم يضلوا عبادك ولا يلدوا إلا فاجرا كفارا إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا |
---|
Elmalılı | "Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar." |
Y. Ali | "For, if Thou dost leave (any of) them, they will but mislead Thy devotees, and they will breed none but wicked ungrateful ones.
|
Words | | |
5. [72:25] | ḳul in edrî eḳarîbüm mâ tû`adûne em yec`alü lehû rabbî emedâ. | قل إن أدري أقريب ما توعدون أم يجعل له ربي أمدا قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَّا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا |
---|
Elmalılı | De ki: "Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar.." |
Y. Ali | Say: "I know not whether the (Punishment) which ye are promised is near, or whether my Lord will appoint for it a distant term.
|
Words | | |
6. [73:6] | inne nâşiete-lleyli hiye eşeddü vaṭ'ev veaḳvemü ḳîlâ. | إن ناشئة الليل هي أشد وطئا وأقوم قيلا إِنَّ نَاشِئَةَ اللَّيْلِ هِيَ أَشَدُّ وَطْئًا وَأَقْوَمُ قِيلًا |
---|
Elmalılı | Çünkü gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha sağlamdır. |
Y. Ali | Truly the rising by night is most potent for governing (the soul), and most suitable for (framing) the Word (of Prayer and Praise).
|
Words | | |
7. [73:7] | inne leke fi-nnehâri sebḥan ṭavîlâ. | إن لك في النهار سبحا طويلا إِنَّ لَكَ فِي النَّهَارِ سَبْحًا طَوِيلًا |
---|
Elmalılı | Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır. |
Y. Ali | True, there is for thee by day prolonged occupation with ordinary duties:
|
Words | | |
8. [73:12] | inne ledeynâ enkâlev veceḥîmâ. | إن لدينا أنكالا وجحيما إِنَّ لَدَيْنَا أَنكَالًا وَجَحِيمًا |
---|
Elmalılı | Zira bizim yanımızda bukağılar var, bir cehennem var. |
Y. Ali | With Us are Fetters (to bind them), and a Fire (to burn them),
|
Words | | |
9. [73:17] | fekeyfe tetteḳûne in kefertüm yevmey yec`alü-lvildâne şîbâ. | فكيف تتقون إن كفرتم يوما يجعل الولدان شيبا فَكَيْفَ تَتَّقُونَ إِن كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شِيبًا |
---|
Elmalılı | Peki inkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatacak o günden (kıyamet gününden) kendinizi nasıl kurtaracaksınız? |
Y. Ali | Then how shall ye, if ye deny (Allah), guard yourselves against a Day that will make children hoary-headed?-
|
Words | | |
10. [73:19] | inne hâẕihî teẕkirah. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî sebîlâ. | إن هذه تذكرة فمن شاء اتخذ إلى ربه سبيلا إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا |
---|
Elmalılı | İşte bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar. |
Y. Ali | Verily this is an Admonition: therefore, whoso will, let him take a (straight) path to his Lord!
|
Words | | |
11. [73:20] | inne rabbeke ya`lemü enneke teḳûmü ednâ min ŝülüŝeyi-lleyli veniṣfehû veŝülüŝehû veṭâifetüm mine-lleẕîne me`ak. vellâhü yüḳaddiru-lleyle vennehâr. `alime el len tuḥṣûhü fetâbe `aleyküm faḳraû mâ teyessera mine-lḳur'ân. `alime en seyekûnü minküm merḍâ veâḫarûne yaḍribûne fi-l'arḍi yebtegûne min faḍli-llâhi veâḫarûne yüḳâtilûne fî sebîli-llâh. faḳraû mâ teyessera minhü veeḳîmu-ṣṣalâte veâtü-zzekâte veaḳriḍü-llâhe ḳarḍan ḥasenâ. vemâ tüḳaddimû lienfüsiküm min ḫayrin tecidûhü `inde-llâhi hüve ḫayrav vea`żame ecrâ. vestagfirü-llâh. inne-llâhe gafûrur raḥîm. | إن ربك يعلم أنك تقوم أدنى من ثلثي الليل ونصفه وثلثه وطائفة من الذين معك والله يقدر الليل والنهار علم أن لن تحصوه فتاب عليكم فاقرءوا ما تيسر من القرآن علم أن سيكون منكم مرضى وآخرون يضربون في الأرض يبتغون من فضل الله وآخرون يقاتلون في سبيل الله فاقرءوا ما تيسر منه وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وأقرضوا الله قرضا حسنا وما تقدموا لأنفسكم من خير تجدوه عند الله هو خيرا وأعظم أجرا واستغفروا الله إن الله غفور رحيم إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ |
---|
Elmalılı | Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir. |
Y. Ali | Thy Lord doth know that thou standest forth (to prayer) nigh two-thirds of the night, or half the night, or a third of the night, and so doth a party of those with thee. But Allah doth appoint night and day in due measure He knoweth that ye are unable to keep count thereof. So He hath turned to you (in mercy): read ye, therefore, of the Qur'an as much as may be easy for you. He knoweth that there may be (some) among you in ill-health; others travelling through the land, seeking of Allah's bounty; yet others fighting in Allah's Cause, read ye, therefore, as much of the Qur'an as may be easy (for you); and establish regular Prayer and give regular Charity; and loan to Allah a Beautiful Loan. And whatever good ye send forth for your souls ye shall find it in Allah's Presence,- yea, better and greater, in Reward and seek ye the Grace of Allah: for Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.
|
Words | | |
12. [74:24] | feḳâle in hâẕâ illâ siḥruy yü'ŝer. | فقال إن هذا إلا سحر يؤثر فَقَالَ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ |
---|
Elmalılı | "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir." |
Y. Ali | Then said he: "This is nothing but magic, derived from of old;
|
Words | | |
13. [74:25] | in hâẕâ illâ ḳavlü-lbeşer. | إن هذا إلا قول البشر إِنْ هَذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ |
---|
Elmalılı | "Bu, sadece bir insan sözüdür." |
Y. Ali | "This is nothing but the word of a mortal!"
|
Words | | |
14. [75:17] | inne `aleynâ cem`ahû veḳur'âneh. | إن علينا جمعه وقرآنه إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir. |
Y. Ali | It is for Us to collect it and to promulgate it:
|
Words | | |
15. [75:19] | ŝümme inne `aleynâ beyâneh. | ثم إن علينا بيانه ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ |
---|
Elmalılı | Sonra onu açıklamak da bize aittir. |
Y. Ali | Nay more, it is for Us to explain it (and make it clear):
|
Words | | |
16. [76:5] | inne-l'ebrâra yeşrabûne min ke'sin kâne mizâcühâ kâfûrâ. | إن الأبرار يشربون من كأس كان مزاجها كافورا إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler. |
Y. Ali | As to the Righteous, they shall drink of a Cup (of Wine) mixed with Kafur,-
|
Words | | |
17. [76:22] | inne hâẕâ kâne leküm cezâev vekâne sa`yüküm meşkûrâ. | إن هذا كان لكم جزاء وكان سعيكم مشكورا إِنَّ هَذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاءً وَكَانَ سَعْيُكُم مَّشْكُورًا |
---|
Elmalılı | (Onlara şöyle denir): "İşte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur." |
Y. Ali | "Verily this is a Reward for you, and your Endeavour is accepted and recognised."
|
Words | | |
18. [76:27] | inne hâülâi yüḥibbûne-l`âcilete veyeẕerûne verâehüm yevmen ŝeḳîlâ. | إن هؤلاء يحبون العاجلة ويذرون وراءهم يوما ثقيلا إِنَّ هَؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا |
---|
Elmalılı | Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar. |
Y. Ali | As to these, they love the fleeting life, and put away behind them a Day (that will be) hard.
|
Words | | |
19. [76:29] | inne hâẕihî teẕkirah. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî sebîlâ. | إن هذه تذكرة فمن شاء اتخذ إلى ربه سبيلا إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا |
---|
Elmalılı | İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar. |
Y. Ali | This is an admonition: Whosoever will, let him take a (straight) Path to his Lord.
|
Words | | |
20. [76:30] | vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ. | وما تشاءون إلا أن يشاء الله إن الله كان عليما حكيما وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا |
---|
Elmalılı | Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | But ye will not, except as Allah wills; for Allah is full of Knowledge and Wisdom.
|
Words | | |
21. [77:41] | inne-lmütteḳîne fî żilâliv ve`uyûn. | إن المتقين في ظلال وعيون إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır. |
Y. Ali | As to the Righteous, they shall be amidst (cool) shades and springs (of water).
|
Words | | |
22. [78:17] | inne yevme-lfaṣli kâne mîḳâtâ. | إن يوم الفصل كان ميقاتا إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur. |
Y. Ali | Verily the Day of Sorting out is a thing appointed,
|
Words | | |
23. [78:21] | inne cehenneme kânet mirṣâdâ. | إن جهنم كانت مرصادا إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur. |
Y. Ali | Truly Hell is as a place of ambush,
|
Words | | |
24. [78:31] | inne lilmütteḳîne mefâzâ. | إن للمتقين مفازا إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var. |
Y. Ali | Verily for the Righteous there will be a fulfilment of (the heart's) desires;
|
Words | | |
25. [79:26] | inne fî ẕâlike le`ibratel limey yaḫşâ. | إن في ذلك لعبرة لمن يخشى إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır. |
Y. Ali | Verily in this is an instructive warning for whosoever feareth (Allah).
|
Words | | |
26. [81:27] | in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn. | إن هو إلا ذكر للعالمين إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir, |
Y. Ali | Verily this is no less than a Message to (all) the Worlds:
|
Words | | |
27. [82:13] | inne-l'ebrâra lefî ne`îm. | إن الأبرار لفي نعيم إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz iyiler nimet içindedirler. |
Y. Ali | As for the Righteous, they will be in bliss;
|
Words | | |
28. [83:7] | kellâ inne kitâbe-lfüccâri lefî siccîn. | كلا إن كتاب الفجار لفي سجين كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ |
---|
Elmalılı | Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir. |
Y. Ali | Nay! Surely the record of the wicked is (preserved) in Sijjin.
|
Words | | |
29. [83:18] | kellâ inne kitâbe-l'ebrâri lefî `illiyyîn. | كلا إن كتاب الأبرار لفي عليين كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ |
---|
Elmalılı | Hayır hayır, iyilerin yazısı muhakkak Illiyyîn'dedir. |
Y. Ali | Day, verily the record of the Righteous is (preserved) in 'Illiyin.
|
Words | | |
30. [83:22] | inne-l'ebrâra lefî ne`îm. | إن الأبرار لفي نعيم إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ |
---|
Elmalılı | Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir. |
Y. Ali | Truly the Righteous will be in Bliss:
|
Words | | |