1. [69:3] | vemâ edrâke me-lḥâḳḳah. | وما أدراك ما الحاقة وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ |
---|
Elmalılı | Gerçekleşenin (Kıaymetin) ne olduğunu sen nerden bileceksin? |
Y. Ali | And what will make thee realise what the Sure Reality is?
|
Words | | |
2. [69:39] | vemâ lâ tübṣirûn. | وما لا تبصرون وَمَا لَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Ve görmediklerinize.. |
Y. Ali | And what ye see not,
|
Words | | |
3. [69:41] | vemâ hüve biḳavli şâ`ir. ḳalîlem mâ tü'minûn. | وما هو بقول شاعر قليلا ما تؤمنون وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ |
---|
Elmalılı | O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. |
Y. Ali | It is not the word of a poet: little it is ye believe!
|
Words | | |
4. [70:41] | `alâ en nübeddile ḫayram minhüm vemâ naḥnü bimesbûḳîn. | على أن نبدل خيرا منهم وما نحن بمسبوقين عَلَى أَن نُّبَدِّلَ خَيْرًا مِّنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ |
---|
Elmalılı | Onları kendilerinden daha hayırlı olanlarla değiştirebiliriz ve bizim önümüze geçilmez. |
Y. Ali | Substitute for them better (men) than they; And We are not to be defeated (in Our Plan).
|
Words | | |
5. [73:20] | inne rabbeke ya`lemü enneke teḳûmü ednâ min ŝülüŝeyi-lleyli veniṣfehû veŝülüŝehû veṭâifetüm mine-lleẕîne me`ak. vellâhü yüḳaddiru-lleyle vennehâr. `alime el len tuḥṣûhü fetâbe `aleyküm faḳraû mâ teyessera mine-lḳur'ân. `alime en seyekûnü minküm merḍâ veâḫarûne yaḍribûne fi-l'arḍi yebtegûne min faḍli-llâhi veâḫarûne yüḳâtilûne fî sebîli-llâh. faḳraû mâ teyessera minhü veeḳîmu-ṣṣalâte veâtü-zzekâte veaḳriḍü-llâhe ḳarḍan ḥasenâ. vemâ tüḳaddimû lienfüsiküm min ḫayrin tecidûhü `inde-llâhi hüve ḫayrav vea`żame ecrâ. vestagfirü-llâh. inne-llâhe gafûrur raḥîm. | إن ربك يعلم أنك تقوم أدنى من ثلثي الليل ونصفه وثلثه وطائفة من الذين معك والله يقدر الليل والنهار علم أن لن تحصوه فتاب عليكم فاقرءوا ما تيسر من القرآن علم أن سيكون منكم مرضى وآخرون يضربون في الأرض يبتغون من فضل الله وآخرون يقاتلون في سبيل الله فاقرءوا ما تيسر منه وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وأقرضوا الله قرضا حسنا وما تقدموا لأنفسكم من خير تجدوه عند الله هو خيرا وأعظم أجرا واستغفروا الله إن الله غفور رحيم إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ |
---|
Elmalılı | Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir. |
Y. Ali | Thy Lord doth know that thou standest forth (to prayer) nigh two-thirds of the night, or half the night, or a third of the night, and so doth a party of those with thee. But Allah doth appoint night and day in due measure He knoweth that ye are unable to keep count thereof. So He hath turned to you (in mercy): read ye, therefore, of the Qur'an as much as may be easy for you. He knoweth that there may be (some) among you in ill-health; others travelling through the land, seeking of Allah's bounty; yet others fighting in Allah's Cause, read ye, therefore, as much of the Qur'an as may be easy (for you); and establish regular Prayer and give regular Charity; and loan to Allah a Beautiful Loan. And whatever good ye send forth for your souls ye shall find it in Allah's Presence,- yea, better and greater, in Reward and seek ye the Grace of Allah: for Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.
|
Words | | |
6. [74:27] | vemâ edrâke mâ seḳar. | وما أدراك ما سقر وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ |
---|
Elmalılı | Bilir misin sen, nedir o sekar? |
Y. Ali | And what will explain to thee what Hell-Fire is?
|
Words | | |
7. [74:31] | vemâ ce`alnâ aṣḥâbe-nnâri illâ melâikeh. vemâ ce`alnâ `iddetehüm illâ fitnetel lilleẕîne keferû liyesteyḳine-lleẕîne ûtü-lkitâbe veyezdâde-lleẕîne âmenû îmânev velâ yertâbe-lleẕîne ûtü-lkitâbe velmü'minûne veliyeḳûle-lleẕîne fî ḳulûbihim meraḍuv velkâfirûne mâẕâ erâde-llâhü bihâẕâ meŝelâ. keẕâlike yüḍillü-llâhü mey yeşâü veyehdî mey yeşâ'. vemâ ya`lemü cünûde rabbike illâ hû. vemâ hiye illâ ẕikrâ lilbeşer. | وما جعلنا أصحاب النار إلا ملائكة وما جعلنا عدتهم إلا فتنة للذين كفروا ليستيقن الذين أوتوا الكتاب ويزداد الذين آمنوا إيمانا ولا يرتاب الذين أوتوا الكتاب والمؤمنون وليقول الذين في قلوبهم مرض والكافرون ماذا أراد الله بهذا مثلا كذلك يضل الله من يشاء ويهدي من يشاء وما يعلم جنود ربك إلا هو وما هي إلا ذكرى للبشر وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيْمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا كَذَلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَن يَشَاءُ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَى لِلْبَشَرِ |
---|
Elmalılı | Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir. |
Y. Ali | And We have set none but angels as Guardians of the Fire; and We have fixed their number only as a trial for Unbelievers,- in order that the People of the Book may arrive at certainty, and the Believers may increase in Faith,- and that no doubts may be left for the People of the Book and the Believers, and that those in whose hearts is a disease and the Unbelievers may say, "What symbol doth Allah intend by this?" Thus doth Allah leave to stray whom He pleaseth, and guide whom He pleaseth: and none can know the forces of thy Lord, except He and this is no other than a warning to mankind.
|
Words | | |
8. [74:56] | vemâ yeẕkürûne illâ ey yeşâe-llâh. hüve ehlü-ttaḳvâ veehlü-lmagfirah. | وما يذكرون إلا أن يشاء الله هو أهل التقوى وأهل المغفرة وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاءُ اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ |
---|
Elmalılı | Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da. |
Y. Ali | But none will keep it in remembrance except as Allah wills: He is the Lord of Righteousness, and the Lord of Forgiveness.
|
Words | | |
9. [76:30] | vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ. | وما تشاءون إلا أن يشاء الله إن الله كان عليما حكيما وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا |
---|
Elmalılı | Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | But ye will not, except as Allah wills; for Allah is full of Knowledge and Wisdom.
|
Words | | |
10. [77:14] | vemâ edrâke mâ yevmü-lfaṣl. | وما أدراك ما يوم الفصل وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ |
---|
Elmalılı | Bildin mi, nedir o hüküm günü? |
Y. Ali | And what will explain to thee what is the Day of Sorting out?
|
Words | | |
11. [78:37] | rabbi-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehüme-rraḥmâni lâ yemlikûne minhü ḫiṭâbâ. | رب السماوات والأرض وما بينهما الرحمن لا يملكون منه خطابا رَّبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرحْمَنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا |
---|
Elmalılı | O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Rahmân'dır. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz. |
Y. Ali | (From) the Lord of the heavens and the earth, and all between, (Allah) Most Gracious: None shall have power to argue with Him.
|
Words | | |
12. [80:3] | vemâ yüdrîke le`allehû yezzekkâ. | وما يدريك لعله يزكى وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى |
---|
Elmalılı | Ne bilirsin, belki o temizlenecek? |
Y. Ali | But what could tell thee but that perchance he might grow (in spiritual understanding)?-
|
Words | | |
13. [80:7] | vemâ `aleyke ellâ yezzekkâ. | وما عليك ألا يزكى وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى |
---|
Elmalılı | Onun temizlenmemesinden sana ne? |
Y. Ali | Though it is no blame to thee if he grow not (in spiritual understanding).
|
Words | | |
14. [81:22] | vemâ ṣâḥibüküm bimecnûn. | وما صاحبكم بمجنون وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ |
---|
Elmalılı | Arkadaşınızı cin çarpmış değildir. |
Y. Ali | And (O people!) your companion is not one possessed;
|
Words | | |
15. [81:24] | vemâ hüve `ale-lgaybi biḍanîn. | وما هو على الغيب بضنين وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ |
---|
Elmalılı | O, gayb hakkında cimri de değildir. |
Y. Ali | Neither doth he withhold grudgingly a knowledge of the Unseen.
|
Words | | |
16. [81:25] | vemâ hüve biḳavli şeyṭânir racîm. | وما هو بقول شيطان رجيم وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ |
---|
Elmalılı | O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir. |
Y. Ali | Nor is it the word of an evil spirit accursed.
|
Words | | |
17. [81:29] | vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâhü rabbü-l`âlemîn. | وما تشاءون إلا أن يشاء الله رب العالمين وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz. |
Y. Ali | But ye shall not will except as Allah wills,- the Cherisher of the Worlds.
|
Words | | |
18. [82:16] | vemâ hüm `anhâ bigâibîn. | وما هم عنها بغائبين وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ |
---|
Elmalılı | Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar. |
Y. Ali | And they will not be able to keep away therefrom.
|
Words | | |
19. [82:17] | vemâ edrâke mâ yevmü-ddîn. | وما أدراك ما يوم الدين وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ |
---|
Elmalılı | Ceza gününün ne olduğunu sen bilir misin? |
Y. Ali | And what will explain to thee what the Day of Judgment is?
|
Words | | |
20. [83:8] | vemâ edrâke mâ siccîn. | وما أدراك ما سجين وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ |
---|
Elmalılı | Bildin mi sen, Siccin nedir? |
Y. Ali | And what will explain to thee what Sijjin is?
|
Words | | |
21. [83:12] | vemâ yükeẕẕibü bihî illâ küllü mü`tedin eŝîm. | وما يكذب به إلا كل معتد أثيم وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ |
---|
Elmalılı | Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar. |
Y. Ali | And none can deny it but the Transgressor beyond bounds the Sinner!
|
Words | | |
22. [83:19] | vemâ edrâke mâ `illiyyûn. | وما أدراك ما عليون وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ |
---|
Elmalılı | Bildin mi sen, Illiyyîn nedir? |
Y. Ali | And what will explain to thee what 'Illiyun is?
|
Words | | |
23. [83:33] | vemâ ürsilû `aleyhim ḥâfiżîn. | وما أرسلوا عليهم حافظين وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ |
---|
Elmalılı | Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi. |
Y. Ali | But they had not been sent as keepers over them!
|
Words | | |
24. [84:17] | velleyli vemâ veseḳa. | والليل وما وسق وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ |
---|
Elmalılı | Geceye ve içinde barındırdığı şeylere, |
Y. Ali | The Night and its Homing;
|
Words | | |
25. [85:8] | vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd. | وما نقموا منهم إلا أن يؤمنوا بالله العزيز الحميد وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ |
---|
Elmalılı | Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi. |
Y. Ali | And they ill-treated them for no other reason than that they believed in Allah, Exalted in Power, Worthy of all Praise!-
|
Words | | |
26. [86:2] | vemâ edrâke me-ṭṭâriḳ. | وما أدراك ما الطارق وَمَا أَدْرَاكَ مَا الطَّارِقُ |
---|
Elmalılı | Târık nedir, bildin mi? |
Y. Ali | And what will explain to thee what the Night-Visitant is?-
|
Words | | |
27. [86:14] | vemâ hüve bilhezl. | وما هو بالهزل وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِ |
---|
Elmalılı | O asla bir şaka değildir. |
Y. Ali | It is not a thing for amusement.
|
Words | | |
28. [87:7] | illâ mâ şâe-llâh. innehû ya`lemü-lcehra vemâ yaḫfâ. | إلا ما شاء الله إنه يعلم الجهر وما يخفى إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَى |
---|
Elmalılı | Yalnız Allah'ın dilediği başkadır. Çünkü o açığı da bilir, gizliyi de. |
Y. Ali | Except as Allah wills: For He knoweth what is manifest and what is hidden.
|
Words | | |
29. [90:3] | vevâlidiv vemâ veled. | ووالد وما ولد وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ |
---|
Elmalılı | Ve and olsun baba ve çocuğuna. |
Y. Ali | And (the mystic ties of) parent and child;-
|
Words | | |
30. [90:12] | vemâ edrâke me-l`aḳabeh. | وما أدراك ما العقبة وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ |
---|
Elmalılı | Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? |
Y. Ali | And what will explain to thee the path that is steep?-
|
Words | | |