1. [74:52] | bel yürîdü küllü-mriim minhüm ey yü'tâ ṣuḥufem müneşşerah. | بل يريد كل امرئ منهم أن يؤتى صحفا منشرة بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُؤْتَى صُحُفًا مُّنَشَّرَةً |
---|
Elmalılı | Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor. |
Y. Ali | Forsooth, each one of them wants to be given scrolls (of revelation) spread out!
|
Words | | |
2. [74:56] | vemâ yeẕkürûne illâ ey yeşâe-llâh. hüve ehlü-ttaḳvâ veehlü-lmagfirah. | وما يذكرون إلا أن يشاء الله هو أهل التقوى وأهل المغفرة وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاءُ اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ |
---|
Elmalılı | Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da. |
Y. Ali | But none will keep it in remembrance except as Allah wills: He is the Lord of Righteousness, and the Lord of Forgiveness.
|
Words | | |
3. [75:4] | belâ ḳâdirîne `alâ en nüsevviye benâneh. | بلى قادرين على أن نسوي بنانه بَلَى قَادِرِينَ عَلَى أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ |
---|
Elmalılı | Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. |
Y. Ali | Nay, We are able to put together in perfect order the very tips of his fingers.
|
Words | | |
4. [75:25] | teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah. | تظن أن يفعل بها فاقرة تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ |
---|
Elmalılı | Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır. |
Y. Ali | In the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;
|
Words | | |
5. [75:36] | eyaḥsebü-l'insânü ey yütrake südâ. | أيحسب الإنسان أن يترك سدى أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى |
---|
Elmalılı | İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? |
Y. Ali | Does man think that he will be left uncontrolled, (without purpose)?
|
Words | | |
6. [75:40] | eleyse ẕâlike biḳâdirin `alâ ey yuḥyiye-lmevtâ. | أليس ذلك بقادر على أن يحيي الموتى أَلَيْسَ ذَلِكَ بِقَادِرٍ عَلَى أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَى |
---|
Elmalılı | Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? |
Y. Ali | Has not He, (the same), the power to give life to the dead?
|
Words | | |
7. [76:30] | vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ. | وما تشاءون إلا أن يشاء الله إن الله كان عليما حكيما وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا |
---|
Elmalılı | Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | But ye will not, except as Allah wills; for Allah is full of Knowledge and Wisdom.
|
Words | | |
8. [79:18] | feḳul hel leke ilâ en tezekkâ. | فقل هل لك إلى أن تزكى فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى |
---|
Elmalılı | De ki: İster misin arınasın? |
Y. Ali | "And say to him, 'Wouldst thou that thou shouldst be purified (from sin)?-
|
Words | | |
9. [80:2] | en câehü-l'a`mâ. | أن جاءه الأعمى أَن جَاءَهُ الْأَعْمَى |
---|
Elmalılı | Kendisine âmâ geldi, diye. |
Y. Ali | Because there came to him the blind man (interrupting).
|
Words | | |
10. [81:28] | limen şâe minküm ey yesteḳîm. | لمن شاء منكم أن يستقيم لِمَن شَاءَ مِنكُمْ أَن يَسْتَقِيمَ |
---|
Elmalılı | İçinizden doğru gitmek isteyenler için. |
Y. Ali | (With profit) to whoever among you wills to go straight:
|
Words | | |
11. [81:29] | vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâhü rabbü-l`âlemîn. | وما تشاءون إلا أن يشاء الله رب العالمين وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz. |
Y. Ali | But ye shall not will except as Allah wills,- the Cherisher of the Worlds.
|
Words | | |
12. [84:14] | innehû żanne el ley yeḥûr. | إنه ظن أن لن يحور إِنَّهُ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ |
---|
Elmalılı | Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı. |
Y. Ali | Truly, did he think that he would not have to return (to Us)!
|
Words | | |
13. [85:8] | vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd. | وما نقموا منهم إلا أن يؤمنوا بالله العزيز الحميد وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ |
---|
Elmalılı | Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi. |
Y. Ali | And they ill-treated them for no other reason than that they believed in Allah, Exalted in Power, Worthy of all Praise!-
|
Words | | |
14. [90:5] | eyaḥsebü el ley yaḳdira `aleyhi eḥad. | أيحسب أن لن يقدر عليه أحد أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ |
---|
Elmalılı | İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? |
Y. Ali | Thinketh he, that none hath power over him?
|
Words | | |
15. [90:7] | eyaḥsebü el lem yerahû eḥad. | أيحسب أن لم يره أحد أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ |
---|
Elmalılı | Kendisini bir gören olmadı mı sanıyor? |
Y. Ali | Thinketh he that none beholdeth him?
|
Words | | |
16. [96:7] | er raâhü-stagnâ. | أن رآه استغنى أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى |
---|
Elmalılı | Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için. |
Y. Ali | In that he looketh upon himself as self-sufficient.
|
Words | | |
17. [104:3] | yaḥsebü enne mâlehû aḫledeh. | يحسب أن ماله أخلده يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ |
---|
Elmalılı | Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır. |
Y. Ali | Thinking that his wealth would make him last for ever!
|
Words | | |