Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 271 301 331 361 391 421 451 481 511 541 571 601 631 661 691 721 751 781 811 841 871 901 931 961 991 1021 1051 1081 1111 1141 1171 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1141 ... 1170 | 1176 - Kök: كون
1.
[74:43]
ḳâlû lem nekü mine-lmüṣallîn.قالوا لم نك من المصلين
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ
Elmalılı Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."
Y. AliThey will say: "We were not of those who prayed;
 Words|
2.
[74:44]
velem nekü nuṭ`imü-lmiskîn.ولم نك نطعم المسكين
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ
Elmalılı "Yoksula da yedirmezdik."
Y. Ali"Nor were we of those who fed the indigent;
 Words|
3.
[74:45]
vekünnâ neḫûḍu me`a-lḫâiḍîn.وكنا نخوض مع الخائضين
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ
Elmalılı "Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik."
Y. Ali"But we used to talk vanities with vain talkers;
 Words|
4.
[74:46]
vekünnâ nükeẕẕibü biyevmi-ddîn.وكنا نكذب بيوم الدين
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ
Elmalılı "Ceza gününü yalanlardık."
Y. Ali"And we used to deny the Day of Judgment,
 Words|
5.
[75:37]
elem yekü nuṭfetem mim meniyyiy yümnâ.ألم يك نطفة من مني يمنى
أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَى
Elmalılı O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?
Y. AliWas he not a drop of sperm emitted (in lowly form)?
 Words|
6.
[75:38]
ŝümme kâne `aleḳaten feḫaleḳa fesevvâ.ثم كان علقة فخلق فسوى
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّى
Elmalılı Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.
Y. AliThen did he become a leech-like clot; then did (Allah) make and fashion (him) in due proportion.
 Words|
7.
[76:1]
hel etâ `ale-l'insâni ḥînüm mine-ddehri lem yekün şey'em meẕkûrâ.هل أتى على الإنسان حين من الدهر لم يكن شيئا مذكورا
هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا
Elmalılı Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi.
Y. AliHas there not been over Man a long period of Time, when he was nothing - (not even) mentioned?
 Words|
8.
[76:5]
inne-l'ebrâra yeşrabûne min ke'sin kâne mizâcühâ kâfûrâ.إن الأبرار يشربون من كأس كان مزاجها كافورا
إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا
Elmalılı Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.
Y. AliAs to the Righteous, they shall drink of a Cup (of Wine) mixed with Kafur,-
 Words|
9.
[76:7]
yûfûne binneẕri veyeḫâfûne yevmen kâne şerruhû müsteṭîrâ.يوفون بالنذر ويخافون يوما كان شره مستطيرا
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا
Elmalılı O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.
Y. AliThey perform (their) vows, and they fear a Day whose evil flies far and wide.
 Words|
10.
[76:15]
veyüṭâfü `aleyhim biâniyetim min fiḍḍativ veekvâbin kânet ḳavârîrâ.ويطاف عليهم بآنية من فضة وأكواب كانت قواريرا
وَيُطَافُ عَلَيْهِم بِآنِيَةٍ مِّن فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا
Elmalılı Yanlarında gümüşten kaplar, billur kupalar dolaştırılır.
Y. AliAnd amongst them will be passed round vessels of silver and goblets of crystal,-
 Words|
11.
[76:17]
veyüsḳavne fîhâ ke'sen kâne mizâcühâ zencebîlâ.ويسقون فيها كأسا كان مزاجها زنجبيلا
وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَبِيلًا
Elmalılı Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefildir.
Y. AliAnd they will be given to drink there of a Cup (of Wine) mixed with Zanjabil,-
 Words|
12.
[76:22]
inne hâẕâ kâne leküm cezâev vekâne sa`yüküm meşkûrâ.إن هذا كان لكم جزاء وكان سعيكم مشكورا
إِنَّ هَذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاءً وَكَانَ سَعْيُكُم مَّشْكُورًا
Elmalılı (Onlara şöyle denir): "İşte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur."
Y. Ali"Verily this is a Reward for you, and your Endeavour is accepted and recognised."
 Words|
13.
[76:30]
vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ.وما تشاءون إلا أن يشاء الله إن الله كان عليما حكيما
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
Elmalılı Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Y. AliBut ye will not, except as Allah wills; for Allah is full of Knowledge and Wisdom.
 Words|
14.
[77:29]
inṭaliḳû ilâ mâ küntüm bihî tükeẕẕibûn.انطلقوا إلى ما كنتم به تكذبون
انطَلِقُوا إِلَى مَا كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı (Kıyameti yalanlayanlara şöyle denir): "Haydin gidin o yalanladığınız şeye doğru."
Y. Ali(It will be said:) "Depart ye to that which ye used to reject as false!
 Words|
15.
[77:39]
fein kâne leküm keydün fekîdûn.فإن كان لكم كيد فكيدون
فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
Elmalılı Bir hileniz varsa beni atlatın.
Y. AliNow, if ye have a trick (or plot), use it against Me!
 Words|
16.
[77:43]
külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn.كلوا واشربوا هنيئا بما كنتم تعملون
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Elmalılı (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için" (denir).
Y. Ali"Eat ye and drink ye to your heart's content: for that ye worked (Righteousness).
 Words|
17.
[78:17]
inne yevme-lfaṣli kâne mîḳâtâ.إن يوم الفصل كان ميقاتا
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا
Elmalılı Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur.
Y. AliVerily the Day of Sorting out is a thing appointed,
 Words|
18.
[78:19]
vefütiḥati-ssemâü fekânet ebvâbâ.وفتحت السماء فكانت أبوابا
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا
Elmalılı Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.
Y. AliAnd the heavens shall be opened as if there were doors,
 Words|
19.
[78:20]
vesüyyirati-lcibâlü fekânet serâbâ.وسيرت الجبال فكانت سرابا
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
Elmalılı Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.
Y. AliAnd the mountains shall vanish, as if they were a mirage.
 Words|
20.
[78:21]
inne cehenneme kânet mirṣâdâ.إن جهنم كانت مرصادا
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
Elmalılı Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur.
Y. AliTruly Hell is as a place of ambush,
 Words|
21.
[78:27]
innehüm kânû lâ yercûne ḥisâbâ.إنهم كانوا لا يرجون حسابا
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا
Elmalılı Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardı.
Y. AliFor that they used not to fear any account (for their deeds),
 Words|
22.
[78:40]
innâ enẕernâküm `aẕâben ḳarîbâ. yevme yenżuru-lmerü mâ ḳaddemet yedâhü veyeḳûlü-lkâfiru yâ leytenî küntü türâbâ.إنا أنذرناكم عذابا قريبا يوم ينظر المرء ما قدمت يداه ويقول الكافر يا ليتني كنت ترابا
إِنَّا أَنذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنتُ تُرَابًا
Elmalılı Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım."
Y. AliVerily, We have warned you of a Penalty near, the Day when man will see (the deeds) which his hands have sent forth, and the Unbeliever will say, "Woe unto me! Would that I were (metre) dust!"
 Words|
23.
[79:11]
eiẕâ künnâ `iżâmen neḫirah.أإذا كنا عظاما نخرة
أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
Elmalılı "Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
Y. Ali"What! - when we shall have become rotten bones?"
 Words|
24.
[83:14]
kellâ bel râne `alâ ḳulûbihim mâ kânû yeksibûn.كلا بل ران على قلوبهم ما كانوا يكسبون
كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Elmalılı Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.
Y. AliBy no means! but on their hearts is the stain of the (ill) which they do!
 Words|
25.
[83:17]
ŝümme yüḳâlü hâẕe-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.ثم يقال هذا الذي كنتم به تكذبون
ثُمَّ يُقَالُ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı Sonra da onlara: "İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir" denilecek.
Y. AliFurther, it will be said to them: "This is the (reality) which ye rejected as false!
 Words|
26.
[83:29]
inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yaḍḥakûn.إن الذين أجرموا كانوا من الذين آمنوا يضحكون
إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُواْ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ
Elmalılı Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.
Y. AliThose in sin used to laugh at those who believed,
 Words|
27.
[83:36]
hel ŝüvvibe-lküffâru mâ kânû yef`alûn.هل ثوب الكفار ما كانوا يفعلون
هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
Elmalılı Nasıl, kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?
Y. AliWill not the Unbelievers have been paid back for what they did?
 Words|
28.
[84:13]
innehû kâne fî ehlihî mesrûrâ.إنه كان في أهله مسرورا
إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
Elmalılı Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi.
Y. AliTruly, did he go about among his people, rejoicing!
 Words|
29.
[84:15]
belâ. inne rabbehû kâne bihî beṣîrâ.بلى إن ربه كان به بصيرا
بَلَى إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا
Elmalılı Hayır Rabbi onu görmekte idi.
Y. AliNay, nay! for his Lord was (ever) watchful of him!
 Words|
30.
[90:17]
ŝümme kâne mine-lleẕîne âmenû vetevâṣav biṣṣabri vetevâṣav bilmerḥameh.ثم كان من الذين آمنوا وتواصوا بالصبر وتواصوا بالمرحمة
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ
Elmalılı Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
Y. AliThen will he be of those who believe, and enjoin patience, (constancy, and self-restraint), and enjoin deeds of kindness and compassion.
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17