Kelime

Kelime<not selected>
Kökكشف
Konum[:]
NoTkrKelime
1 4 كشفنا
2 2 كشف
3 2 فكشفنا
4 2 كاشف
5 1 فيكشف
6 1 كاشفو
7 1 يكشف
8 1 كاشفة
9 1 وكشفنا
10 1 كشفت
11 1 وكشفت
12 1 اكشف
13 1 ويكشف
14 1 كاشفات
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1 ... 20 | 20 - Kök: كشف
1.
[6:17]
veiy yemseske-llâhü biḍurrin felâ kâşife lehû illâ hû. veiy yemseske biḫayrin fehüve `alâ külli şey'in ḳadîr.وإن يمسسك الله بضر فلا كاشف له إلا هو وإن يمسسك بخير فهو على كل شيء قدير
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine kendisinden başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundursa, kuşkusuz O, herşeyi yapabilendir.
Y. Ali"If Allah touch thee with affliction, none can remove it but He; if He touch thee with happiness, He hath power over all things.
 Words|
2.
[6:41]
bel iyyâhü ted`ûne feyekşifü mâ ted`ûne ileyhi in şâe vetensevne mâ tüşrikûn.بل إياه تدعون فيكشف ما تدعون إليه إن شاء وتنسون ما تشركون
بَلْ إِيَّاهُ تَدْعُونَ فَيَكْشِفُ مَا تَدْعُونَ إِلَيْهِ إِنْ شَاءَ وَتَنسَوْنَ مَا تُشْرِكُونَ
Elmalılı Hayır, yalnız o Allah'a yalvarırsınız. O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.
Y. Ali"Nay,- On Him would ye call, and if it be His will, He would remove (the distress) which occasioned your call upon Him, and ye would forget (the false gods) which ye join with Him!"
 Words|
3.
[7:134]
velemmâ veḳa`a `aleyhimü-rriczü ḳâlû yâ mûse-d`u lenâ rabbeke bimâ `ahide `indek. lein keşefte `anne-rricze lenü'minenne leke velenürsilenne me`ake benî isrâîl.ولما وقع عليهم الرجز قالوا يا موسى ادع لنا ربك بما عهد عندك لئن كشفت عنا الرجز لنؤمنن لك ولنرسلن معك بني إسرائيل
وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ الرِّجْزُ قَالُواْ يَا مُوسَى ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ لَئِن كَشَفْتَ عَنَّا الرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرْسِلَنَّ مَعَكَ بَنِي إِسْرَآئِيلَ
Elmalılı Ne zaman ki, azap üzerlerine çöktü, dediler ki, "Ey Musa! Bizim için Rabbine dua et, sana olan ahdi hürmetine eğer bizden bu azabı kaldırır uzaklaştırırsan, yemin olsun ki, sana kesinlikle iman edeceğiz. Ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz."
Y. AliEvery time the penalty fell on them, they said: "O Moses! on your behalf call on thy Lord in virtue of his promise to thee: If thou wilt remove the penalty from us, we shall truly believe in thee, and we shall send away the Children of Israel with thee."
 Words|
4.
[7:135]
felemmâ keşefnâ `anhümü-rricze ilâ ecelin hüm bâligûhü iẕâ hüm yenküŝûn.فلما كشفنا عنهم الرجز إلى أجل هم بالغوه إذا هم ينكثون
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الرِّجْزَ إِلَى أَجَلٍ هُم بَالِغُوهُ إِذَا هُمْ يَنكُثُونَ
Elmalılı Ne zaman ki, belli bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdık, derhal yeminlerini bozdular.
Y. AliBut every time We removed the penalty from them according to a fixed term which they had to fulfil,- Behold! they broke their word!
 Words|
5.
[10:12]
veiẕâ messe-l'insâne-ḍḍurru de`ânâ licembihî ev ḳâ`iden ev ḳâimen. felemmâ keşefnâ `anhü ḍurrahû merra keel lem yed`unâ ilâ ḍurrim messeh. keẕâlike züyyine lilmüsrifîne mâ kânû ya`melûn.وإذا مس الإنسان الضر دعانا لجنبه أو قاعدا أو قائما فلما كشفنا عنه ضره مر كأن لم يدعنا إلى ضر مسه كذلك زين للمسرفين ما كانوا يعملون
وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَآئِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَا إِلَى ضُرٍّ مَّسَّهُ كَذَلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Elmalılı İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi sanki kendisine dokunan o sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi aldırmadan geçer gider. İşte o aşırı gidenlere yaptıkları şeyler böyle güzel gelir.
Y. AliWhen trouble toucheth a man, He crieth unto Us (in all postures)- lying down on his side, or sitting, or standing. But when We have solved his trouble, he passeth on his way as if he had never cried to Us for a trouble that touched him! thus do the deeds of transgressors seem fair in their eyes!
 Words|
6.
[10:98]
felevlâ kânet ḳaryetün âmenet fenefe`ahâ îmânühâ illâ ḳavme yûnüs. lemmâ âmenû keşefnâ `anhüm `aẕâbe-lḫizyi fi-lḥayâti-ddünyâ vemetta`nâhüm ilâ ḥîn.فلولا كانت قرية آمنت فنفعها إيمانها إلا قوم يونس لما آمنوا كشفنا عنهم عذاب الخزي في الحياة الدنيا ومتعناهم إلى حين
فَلَوْلاَ كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلاَّ قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ آمَنُواْ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
Elmalılı Fakat o vakit iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir kasaba olsaydı? Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatında o rezillik azabını üzerlerinden kaldırmış ve bir süre onları rahata kavuşturmuştuk.
Y. AliWhy was there not a single township (among those We warned), which believed,- so its faith should have profited it,- except the people of Jonah? When they believed, We removed from them the penalty of ignominy in the life of the present, and permitted them to enjoy (their life) for a while.
 Words|
7.
[10:107]
veiy yemseske-llâhü biḍurrin felâ kâşife lehû illâ hû. veiy yüridke biḫayrin felâ râdde lifaḍlih. yüṣîbü bihî mey yeşâü min `ibâdih. vehüve-lgafûru-rraḥîm.وإن يمسسك الله بضر فلا كاشف له إلا هو وإن يردك بخير فلا راد لفضله يصيب به من يشاء من عباده وهو الغفور الرحيم
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلاَ رَآدَّ لِفَضْلِهِ يُصِيبُ بِهِ مَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Elmalılı Ve eğer Allah, sana bir zarar dokunduracak olursa, onu O'ndan başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır dilerse, o zaman da O'nun hayrını engelleyebilecek kimse yoktur. O, lütfunu dilediği kuluna nasip eder. Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
Y. AliIf Allah do touch thee with hurt, there is none can remove it but He: if He do design some benefit for thee, there is none can keep back His favour: He causeth it to reach whomsoever of His servants He pleaseth. And He is the Oft-Forgiving, Most Merciful.
 Words|
8.
[16:54]
ŝümme iẕâ keşefe-ḍḍurra `anküm iẕâ ferîḳum minküm birabbihim yüşrikûn.ثم إذا كشف الضر عنكم إذا فريق منكم بربهم يشركون
ثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِّنكُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ
Elmalılı Sonra Allah bu sıkıntıyı sizden kaldırdığı zaman, bir de bakarsınız ki, içinizden bir topluluk, hemen Rablerine ortak koşarlar.
Y. AliYet, when He removes the distress from you, behold! some of you turn to other gods to join with their Lord-
 Words|
9.
[17:56]
ḳuli-d`ü-lleẕîne za`amtüm min dûnihî felâ yemlikûne keşfe-ḍḍurri `anküm velâ taḥvîlâ.قل ادعوا الذين زعمتم من دونه فلا يملكون كشف الضر عنكم ولا تحويلا
قُلِ ادْعُواْ الَّذِينَ زَعَمْتُم مِّن دُونِهِ فَلاَ يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنكُمْ وَلاَ تَحْوِيلاً
Elmalılı De ki: "Allah'tan başka, ilâh olduğunu sandığınız şeyleri çağırın, size yardım etsinler. Onlar, ne sizden sıkıntıyı kaldırabilirler, ne de değiştirebilirler.
Y. AliSay: "Call on those - besides Him - whom ye fancy: they have neither the power to remove your troubles from you nor to change them."
 Words|
10.
[21:84]
festecebnâ lehû fekeşefnâ mâ bihî min ḍurriv veâteynâhü ehlehû vemiŝlehüm me`ahüm raḥmetem min `indinâ veẕikrâ lil`âbidîn.فاستجبنا له فكشفنا ما به من ضر وآتيناه أهله ومثلهم معهم رحمة من عندنا وذكرى للعابدين
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِن ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ
Elmalılı Biz de onun duasını kabul ettik de başına gelenleri kaldırdık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere, ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha verdik.
Y. AliSo We listened to him: We removed the distress that was on him, and We restored his people to him, and doubled their number,- as a Grace from Ourselves, and a thing for commemoration, for all who serve Us.
 Words|
11.
[23:75]
velev raḥimnâhüm vekeşefnâ mâ bihim min ḍurril leleccû fî ṭugyânihim ya`mehûn.ولو رحمناهم وكشفنا ما بهم من ضر للجوا في طغيانهم يعمهون
وَلَوْ رَحِمْنَاهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِم مِّن ضُرٍّ لَّلَجُّوا فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Elmalılı Eğer onlara acıyıp da için de bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında büsbütün direnirlerdi.
Y. AliIf We had mercy on them and removed the distress which is on them, they would obstinately persist in their transgression, wandering in distraction to and fro.
 Words|
12.
[27:44]
ḳîle lehe-dḫuli-ṣṣarḥ. felemmâ raethü ḥasibethü lüccetev vekeşefet `an sâḳayhâ. ḳâle innehû ṣarḥum mümerradüm min ḳavârîr. ḳâlet rabbi innî żalemtü nefsî veeslemtü me`a süleymâne lillâhi rabbi-l`âlemîn.قيل لها ادخلي الصرح فلما رأته حسبته لجة وكشفت عن ساقيها قال إنه صرح ممرد من قوارير قالت رب إني ظلمت نفسي وأسلمت مع سليمان لله رب العالمين
قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَ فَلَمَّا رَأَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَن سَاقَيْهَا قَالَ إِنَّهُ صَرْحٌ مُّمَرَّدٌ مِّن قَوَارِيرَ قَالَتْ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman'ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."
Y. AliShe was asked to enter the lofty Palace: but when she saw it, she thought it was a lake of water, and she (tucked up her skirts), uncovering her legs. He said: "This is but a palace paved smooth with slabs of glass." She said: "O my Lord! I have indeed wronged my soul: I do (now) submit (in Islam), with Solomon, to the Lord of the Worlds."
 Words|
13.
[27:62]
emmey yücîbü-lmuḍṭarra iẕâ de`âhü veyekşifü-ssûe veyec`alüküm ḫulefâe-l'arḍ. eilâhüm me`a-llâh. ḳalîlem mâ teẕekkerûn.أمن يجيب المضطر إذا دعاه ويكشف السوء ويجعلكم خلفاء الأرض أإله مع الله قليلا ما تذكرون
أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ
Elmalılı (Onlar mı hayırlı) yoksa, kendine yalvardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Ne kıt düşünüyorsunuz!
Y. AliOr, Who listens to the (soul) distressed when it calls on Him, and Who relieves its suffering, and makes you (mankind) inheritors of the earth? (Can there be another) god besides Allah? Little it is that ye heed!
 Words|
14.
[39:38]
velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa leyeḳûlünne-llâh. ḳul eferaeytüm mâ ted`ûne min dûni-llâhi in erâdeniye-llâhü biḍurrin hel hünne kâşifâtü ḍurrihî ev erâdenî biraḥmetin hel hünne mümsikâtü raḥmetih. ḳul ḥasbiye-llâh. `aleyhi yetevekkelü-lmütevekkilûn.ولئن سألتهم من خلق السماوات والأرض ليقولن الله قل أفرأيتم ما تدعون من دون الله إن أرادني الله بضر هل هن كاشفات ضره أو أرادني برحمة هل هن ممسكات رحمته قل حسبي الله عليه يتوكل المتوكلون
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلْ أَفَرَأَيْتُم مَّا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِيَ بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ
Elmalılı Andolsun ki onlara: "O gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan: "Elbette Allah!" diyeceklerdir. O halde gördünüz ya Allah'tan başka çağırdıklarınızı! Eğer Allah bana bir zarar vermek isterse, onlar O'nun zararını giderebilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun rahmetini tutabilirler mi? De ki: "Allah, bana yeter." Tevekkül edenler, hep O'na dayanırlar.
Y. AliIf indeed thou ask them who it is that created the heavens and the earth, they would be sure to say, "Allah". Say: "See ye then? the things that ye invoke besides Allah,- can they, if Allah wills some Penalty for me, remove His Penalty?- Or if He wills some Grace for me, can they keep back his Grace?" Say: "Sufficient is Allah for me! In Him trust those who put their trust."
 Words|
15.
[43:50]
felemmâ keşefnâ `anhümü-l`aẕâbe iẕâ hüm yenküŝûn.فلما كشفنا عنهم العذاب إذا هم ينكثون
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِذَا هُمْ يَنكُثُونَ
Elmalılı Fakat azabı kendilerinden kaldırdığımız zaman hemen sözlerinden dönüverdiler.
Y. AliBut when We removed the Penalty from them, behold, they broke their word.
 Words|
16.
[44:12]
rabbene-kşif `anne-l`aẕâbe innâ mü'minûn.ربنا اكشف عنا العذاب إنا مؤمنون
رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ
Elmalılı O gün insanlar: "Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz" derler.
Y. Ali(They will say:) "Our Lord! remove the Penalty from us, for we do really believe!"
 Words|
17.
[44:15]
innâ kâşifü-l`aẕâbi ḳalîlen inneküm `âidûn.إنا كاشفو العذاب قليلا إنكم عائدون
إِنَّا كَاشِفُوا الْعَذَابِ قَلِيلًا إِنَّكُمْ عَائِدُونَ
Elmalılı Biz o azabı sizden birazcık kaldırırız. Ama siz mutlaka eski halinize dönersiniz.
Y. AliWe shall indeed remove the Penalty for a while, (but) truly ye will revert (to your ways).
 Words|
18.
[50:22]
leḳad künte fî gafletim min hâẕâ fekeşefnâ `anke giṭâeke febeṣaruke-lyevme ḥadîd.لقد كنت في غفلة من هذا فكشفنا عنك غطاءك فبصرك اليوم حديد
لَقَدْ كُنتَ فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ
Elmalılı (Allah ona) "Andolsun sen bundan gaflet içinde idin. Şimdi senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir." der.
Y. Ali(It will be said:) "Thou wast heedless of this; now have We removed thy veil, and sharp is thy sight this Day!"
 Words|
19.
[53:58]
leyse lehâ min dûni-llâhi kâşifeh.ليس لها من دون الله كاشفة
لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ
Elmalılı Onu Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur.
Y. AliNo (soul) but Allah can lay it bare.
 Words|
20.
[68:42]
yevme yükşefü `an sâḳiv veyüd`avne ile-ssücûdi felâ yesteṭî`ûn.يوم يكشف عن ساق ويدعون إلى السجود فلا يستطيعون
يَوْمَ يُكْشَفُ عَن سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ
Elmalılı O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.
Y. AliThe Day that the shin shall be laid bare, and they shall be summoned to bow in adoration, but they shall not be able,-
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17