Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 271 301 331 361 391 421 451 481 511 541 571 601 631 661 691 721 751 781 811 841 871 901 931 961 991 1021 1051 1081 1111 1141 1171 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 691 ... 720 | 1176 - Kök: كون
1.
[25:26]
elmülkü yevmeiẕin-lḥaḳḳu lirraḥmân. vekâne yevmen `ale-lkâfirîne `asîrâ.الملك يومئذ الحق للرحمن وكان يوما على الكافرين عسيرا
الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا
Elmalılı İşte o gün gerçek hükümranlık, çok merhametli olan Allah'ındır. Kâfirler için ise o, pek çetin bir gündür.
Y. AliThat Day, the dominion as of right and truth, shall be (wholly) for (Allah) Most Merciful: it will be a Day of dire difficulty for the Misbelievers.
 Words|
2.
[25:29]
leḳad eḍallenî `ani-ẕẕikri ba`de iẕ câenî. vekâne-şşeyṭânü lil'insâni ḫaẕûlâ.لقد أضلني عن الذكر بعد إذ جاءني وكان الشيطان للإنسان خذولا
لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنسَانِ خَذُولًا
Elmalılı Çünkü zikir (Kur'ân) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır.
Y. Ali"He did lead me astray from the Message (of Allah) after it had come to me! Ah! the Evil One is but a traitor to man!"
 Words|
3.
[25:34]
elleẕîne yuḥşerûne `alâ vucûhihim ilâ cehenneme ülâike şerrum mekânev veeḍallü sebîlâ.الذين يحشرون على وجوههم إلى جهنم أولئك شر مكانا وأضل سبيلا
الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَى وُجُوهِهِمْ إِلَى جَهَنَّمَ أُوْلَئِكَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا
Elmalılı O yüzleri üstü cehenneme toplanacaklar var ya! işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.
Y. AliThose who will be gathered to Hell (prone) on their faces,- they will be in an evil plight, and, as to Path, most astray.
 Words|
4.
[25:40]
veleḳad etev `ale-lḳaryeti-lletî ümṭirat meṭara-ssev'. efelem yekûnû yeravnehâ. bel kânû lâ yercûne nüşûrâ.ولقد أتوا على القرية التي أمطرت مطر السوء أفلم يكونوا يرونها بل كانوا لا يرجون نشورا
وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا
Elmalılı (Resulüm!) Andolsun ki, (bu Mekke'li putperestler), bela ve fenalık yağmuruna tutulmuş olan beldeye uğramışlardır. Peki onu da görmüyorlar mıydı? Hayır! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.
Y. AliAnd the (Unbelievers) must indeed have passed by the town on which was rained a shower of evil: did they not then see it (with their own eyes)? But they fear not the Resurrection.
 Words|
5.
[25:43]
era'eyte meni-tteḫaẕe ilâhehû hevâh. efeente tekûnü `aleyhi vekîlâ.أرأيت من اتخذ إلهه هواه أفأنت تكون عليه وكيلا
أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Elmalılı Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?
Y. AliSeest thou such a one as taketh for his god his own passion (or impulse)? Couldst thou be a disposer of affairs for him?
 Words|
6.
[25:54]
vehüve-lleẕî ḫaleḳa mine-lmâi beşeran fece`alehû nesebev vesiḥrâ. vekâne rabbüke ḳadîrâ.وهو الذي خلق من الماء بشرا فجعله نسبا وصهرا وكان ربك قديرا
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاءِ بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا
Elmalılı O (hakir) sudan, bir insan yaratıp ona bir neseb bahşeden ve sıhriyet bağı ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her şeye gücü yeter.
Y. AliIt is He Who has created man from water: then has He established relationships of lineage and marriage: for thy Lord has power (over all things).
 Words|
7.
[25:55]
veya`büdûne min dûni-llâhi mâ lâ yenfe`uhüm velâ yeḍurruhüm. vekâne-lkâfiru `alâ rabbihî żahîrâ.ويعبدون من دون الله ما لا ينفعهم ولا يضرهم وكان الكافر على ربه ظهيرا
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُهُمْ وَلَا يَضُرُّهُمْ وَكَانَ الْكَافِرُ عَلَى رَبِّهِ ظَهِيرًا
Elmalılı (Böyle iken inkârcılar) Allah'ı bırakıp kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyen şeylere kulluk ediyorlar. İnkârcı olan kimse Rabbine karşı uğraşıp durmaktadır.
Y. AliYet do they worship, besides Allah, things that can neither profit them nor harm them: and the Misbeliever is a helper (of Evil), against his own Lord!
 Words|
8.
[25:65]
velleẕîne yeḳûlûne rabbene-ṣrif `annâ `aẕâbe cehennem. inne `aẕâbehâ kâne garâmâ.والذين يقولون ربنا اصرف عنا عذاب جهنم إن عذابها كان غراما
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
Elmalılı Onlar ki, şöyle derler: Cehennem azabını üzerimizden sav! Doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir.
Y. AliThose who say, "Our Lord! avert from us the Wrath of Hell, for its Wrath is indeed an affliction grievous,-
 Words|
9.
[25:67]
velleẕîne iẕâ enfeḳû lem yüsrifû velem yaḳtürû vekâne beyne ẕâlike ḳavâmâ.والذين إذا أنفقوا لم يسرفوا ولم يقتروا وكان بين ذلك قواما
وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا
Elmalılı Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.
Y. AliThose who, when they spend, are not extravagant and not niggardly, but hold a just (balance) between those (extremes);
 Words|
10.
[25:70]
illâ men tâbe veâmene ve`amile `amelen ṣâliḥan feülâike yübeddilü-llâhü seyyiâtihim ḥasenât. vekâne-llâhü gafûrar raḥîmâ.إلا من تاب وآمن وعمل عملا صالحا فأولئك يبدل الله سيئاتهم حسنات وكان الله غفورا رحيما
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
Elmalılı Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Y. AliUnless he repents, believes, and works righteous deeds, for Allah will change the evil of such persons into good, and Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful,
 Words|
11.
[25:77]
ḳul mâ ya`beü biküm rabbî levlâ dü`âüküm. feḳad keẕẕebtüm fesevfe yekûnü lizâmâ.قل ما يعبأ بكم ربي لولا دعاؤكم فقد كذبتم فسوف يكون لزاما
قُلْ مَا يَعْبَؤُاْ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Elmalılı (Resulüm!) De ki: "Rabbim size ne kıymet verir duanız olmasa? (Ey inkârcılar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; o halde azab yakanızı bırakmayacaktır!
Y. AliSay (to the Rejecters): "My Lord is not uneasy because of you if ye call not on Him: But ye have indeed rejected (Him), and soon will come the inevitable (punishment)!"
 Words|
12.
[26:3]
le`alleke bâḫi`un nefseke ellâ yekûnû mü'minîn.لعلك باخع نفسك ألا يكونوا مؤمنين
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Elmalılı (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!
Y. AliIt may be thou frettest thy soul with grief, that they do not become Believers.
 Words|
13.
[26:5]
vemâ ye'tîhim min ẕikrim mine-rraḥmâni muḥdeŝin illâ kânû `anhü mü`riḍîn.وما يأتيهم من ذكر من الرحمن محدث إلا كانوا عنه معرضين
وَمَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّنَ الرَّحْمَنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ
Elmalılı Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir öğüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.
Y. AliBut there comes not to them a newly-revealed Message from (Allah) Most Gracious, but they turn away therefrom.
 Words|
14.
[26:6]
feḳad keẕẕebû feseye'tîhim embâü mâ kânû bihî yestehziûn.فقد كذبوا فسيأتيهم أنباء ما كانوا به يستهزئون
فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُون
Elmalılı Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir.
Y. AliThey have indeed rejected (the Message): so they will know soon (enough) the truth of what they mocked at!
 Words|
15.
[26:8]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.
Y. AliVerily, in this is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
16.
[26:24]
ḳâle rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ. in küntüm mûḳinîn.قال رب السماوات والأرض وما بينهما إن كنتم موقنين
قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إن كُنتُم مُّوقِنِينَ
Elmalılı Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi'dir."
Y. Ali(Moses) said: "The Lord and Cherisher of the heavens and the earth, and all between,- if ye want to be quite sure."
 Words|
17.
[26:28]
ḳâle rabbü-lmeşriḳi velmagribi vemâ beynehümâ. in küntüm ta`ḳilûn.قال رب المشرق والمغرب وما بينهما إن كنتم تعقلون
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
Elmalılı Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir."
Y. Ali(Moses) said: "Lord of the East and the West, and all between! if ye only had sense!"
 Words|
18.
[26:31]
ḳâle fe'ti bihî in künte mine-ṣṣâdiḳîn.قال فأت به إن كنت من الصادقين
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Elmalılı Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi.
Y. Ali(Pharaoh) said: "Show it then, if thou tellest the truth!"
 Words|
19.
[26:40]
le`allenâ nettebi`u-sseḥarate in kânû hümü-lgâlibîn.لعلنا نتبع السحرة إن كانوا هم الغالبين
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ
Elmalılı "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler.
Y. Ali"That we may follow the sorcerers (in religion) if they win?"
 Words|
20.
[26:41]
felemmâ câe-sseḥaratü ḳâlû lifir`avne einne lenâ leecran in künnâ naḥnü-lgâlibîn.فلما جاء السحرة قالوا لفرعون أئن لنا لأجرا إن كنا نحن الغالبين
فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ
Elmalılı Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler.
Y. AliSo when the sorcerers arrived, they said to Pharaoh: "Of course - shall we have a (suitable) reward if we win?
 Words|
21.
[26:51]
innâ naṭme`u ey yagfira lenâ rabbünâ ḫaṭâyânâ en künnâ evvele-lmü'minîn.إنا نطمع أن يغفر لنا ربنا خطايانا أن كنا أول المؤمنين
إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz"
Y. Ali"Only, our desire is that our Lord will forgive us our faults, that we may become foremost among the believers!"
 Words|
22.
[26:63]
feevḥaynâ ilâ mûsâ eni-ḍrib bi`aṣâke-lbaḥr. fenfeleḳa fekâne küllü firḳin keṭṭavdi-l`ażîm.فأوحينا إلى موسى أن اضرب بعصاك البحر فانفلق فكان كل فرق كالطود العظيم
فَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنِ اضْرِب بِّعَصَاكَ الْبَحْرَ فَانفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ
Elmalılı Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,
Y. AliThen We told Moses by inspiration: "Strike the sea with thy rod." So it divided, and each separate part became like the huge, firm mass of a mountain.
 Words|
23.
[26:67]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in this is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
24.
[26:75]
ḳâle eferaeytüm mâ küntüm ta`büdûn.قال أفرأيتم ما كنتم تعبدون
قَالَ أَفَرَأَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ
Elmalılı İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"
Y. AliHe said: "Do ye then see whom ye have been worshipping,-
 Words|
25.
[26:86]
vagfir liebî innehû kâne mine-ḍḍâllîn.واغفر لأبي إنه كان من الضالين
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
Elmalılı "Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. "
Y. Ali"Forgive my father, for that he is among those astray;
 Words|
26.
[26:92]
veḳîle lehüm eyne mâ küntüm ta`büdûn.وقيل لهم أين ما كنتم تعبدون
وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ
Elmalılı Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.
Y. Ali"And it shall be said to them: 'Where are the (gods) ye worshipped-
 Words|
27.
[26:97]
tellâhi in künnâ lefî ḍalâlim mübîn.تالله إن كنا لفي ضلال مبين
تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Elmalılı "Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
Y. Ali"'By Allah, we were truly in an error manifest,
 Words|
28.
[26:102]
felev enne lenâ kerraten fenekûne mine-lmü'minîn.فلو أن لنا كرة فنكون من المؤمنين
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
Y. Ali"'Now if we only had a chance of return we shall truly be of those who believe!'"
 Words|
29.
[26:103]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in this is a Sign but most of them do not believe.
 Words|
30.
[26:112]
ḳâle vemâ `ilmî bimâ kânû ya`melûn.قال وما علمي بما كانوا يعملون
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Elmalılı Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."
Y. AliHe said: "And what do I know as to what they do?
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17