1. [72:23] | illâ belâgam mine-llâhi verisâlâtih. vemey ya`ṣi-llâhe verasûlehû feinne lehû nâra cehenneme ḫâlidîne fîhâ ebedâ. | إلا بلاغا من الله ورسالاته ومن يعص الله ورسوله فإن له نار جهنم خالدين فيها أبدا إِلَّا بَلَاغًا مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا |
---|
Elmalılı | "Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir." Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır. |
Y. Ali | "Unless I proclaim what I receive from Allah and His Messages: for any that disobey Allah and His Messenger,- for them is Hell: they shall dwell therein for ever."
|
Words | | |
2. [72:25] | ḳul in edrî eḳarîbüm mâ tû`adûne em yec`alü lehû rabbî emedâ. | قل إن أدري أقريب ما توعدون أم يجعل له ربي أمدا قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَّا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا |
---|
Elmalılı | De ki: "Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar.." |
Y. Ali | Say: "I know not whether the (Punishment) which ye are promised is near, or whether my Lord will appoint for it a distant term.
|
Words | | |
3. [74:12] | vece`altü lehû mâlem memdûdâ. | وجعلت له مالا ممدودا وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَّمْدُودًا |
---|
Elmalılı | Hem ona bol servet verdim. |
Y. Ali | To whom I granted resources in abundance,
|
Words | | |
4. [74:14] | vemehhettü lehû temhîdâ. | ومهدت له تمهيدا وَمَهَّدتُّ لَهُ تَمْهِيدًا |
---|
Elmalılı | Hem ona büyük imkânlar sağladım. |
Y. Ali | To whom I made (life) smooth and comfortable!
|
Words | | |
5. [76:26] | vemine-lleyli fescüd lehû vesebbiḥhü leylen ṭavîlâ. | ومن الليل فاسجد له وسبحه ليلا طويلا وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا |
---|
Elmalılı | Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl). |
Y. Ali | And part of the night, prostrate thyself to Him; and glorify Him a long night through.
|
Words | | |
6. [78:38] | yevme yeḳûmü-rrûḥu velmelâiketü ṣaffâ. lâ yetekellemûne illâ men eẕine lehü-rraḥmânü veḳâle ṣavâbâ. | يوم يقوم الروح والملائكة صفا لا يتكلمون إلا من أذن له الرحمن وقال صوابا يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرحْمَنُ وَقَالَ صَوَابًا |
---|
Elmalılı | O gün Ruh ve melekler sıra sıra dururlar. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler. |
Y. Ali | The Day that the Spirit and the angels will stand forth in ranks, none shall speak except any who is permitted by (Allah) Most Gracious, and He will say what is right.
|
Words | | |
7. [80:6] | feente lehû teṣaddâ. | فأنت له تصدى فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى |
---|
Elmalılı | Sen ona yöneliyorsun. |
Y. Ali | To him dost thou attend;
|
Words | | |
8. [85:9] | elleẕî lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. vellâhü `alâ külli şey'in şehîd. | الذي له ملك السماوات والأرض والله على كل شيء شهيد الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ |
---|
Elmalılı | O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir. |
Y. Ali | Him to Whom belongs the dominion of the heavens and the earth! And Allah is Witness to all things.
|
Words | | |
9. [86:10] | femâ lehû min ḳuvvetiv velâ nâṣir. | فما له من قوة ولا ناصر فَمَا لَهُ مِن قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍ |
---|
Elmalılı | İnsanın o gün ne bir gücü vardır, ne de bir yardımcısı. |
Y. Ali | (Man) will have no power, and no helper.
|
Words | | |
10. [89:23] | vecîe yevmeiẕim bicehenneme yevmeiẕiy yeteẕekkeru-l'insânü veennâ lehü-ẕẕikrâ. | وجيء يومئذ بجهنم يومئذ يتذكر الإنسان وأنى له الذكرى وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ وَأَنَّى لَهُ الذِّكْرَى |
---|
Elmalılı | Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlar. Fakat bu anlamanın ona ne yararı var? |
Y. Ali | And Hell, that Day, is brought (face to face),- on that Day will man remember, but how will that remembrance profit him?
|
Words | | |
11. [90:8] | elem nec`al lehû `ayneyn. | ألم نجعل له عينين أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ |
---|
Elmalılı | Biz ona iki göz vermedik mi? |
Y. Ali | Have We not made for him a pair of eyes?-
|
Words | | |
12. [98:5] | vemâ ümirû illâ liya`büdü-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîne ḥunefâe veyüḳîmu-ṣṣalâte veyü'tü-zzekâte veẕâlike dînü-lḳayyimeh. | وما أمروا إلا ليعبدوا الله مخلصين له الدين حنفاء ويقيموا الصلاة ويؤتوا الزكاة وذلك دين القيمة وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ |
---|
Elmalılı | Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur. |
Y. Ali | And they have been commanded no more than this: To worship Allah, offering Him sincere devotion, being true (in faith); to establish regular prayer; and to practise regular charity; and that is the Religion Right and Straight.
|
Words | | |
13. [112:4] | velem yekül lehû küfüven eḥad. | ولم يكن له كفوا أحد وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ |
---|
Elmalılı | O 'na bir denk de olmadı. |
Y. Ali | And there is none like unto Him.
|
Words | | |