1. [11:76] | yâ ibrâhîmü a`riḍ `an hâẕâ. innehû ḳad câe emru rabbik. veinnehüm âtîhim `aẕâbün gayru merdûd. | يا إبراهيم أعرض عن هذا إنه قد جاء أمر ربك وإنهم آتيهم عذاب غير مردود يَا إِبْرَاهِيمُ أَعْرِضْ عَنْ هَذَا إِنَّهُ قَدْ جَاءَ أَمْرُ رَبِّكَ وَإِنَّهُمْ آتِيهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ |
---|
Elmalılı | Melekler: "Ey İbrahim! Bu konuda bizimle tartışmaktan vazgeç. Çünkü Rabbinin emri kesin olarak geldi ve onlara geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azap gelecektir. |
Y. Ali | O Abraham! Seek not this. The decree of thy Lord hath gone forth: for them there cometh a penalty that cannot be turned back!
|
Words | | |
2. [12:6] | vekeẕâlike yectebîke rabbüke veyü`allimüke min te'vîli-l'eḥâdîŝi veyütimmü ni`metehû `aleyke ve`alâ âli ya`ḳûbe kemâ etemmehâ `alâ ebeveyke min ḳablü ibrâhîme veisḥâḳ. inne rabbeke `alîmün ḥakîm. | وكذلك يجتبيك ربك ويعلمك من تأويل الأحاديث ويتم نعمته عليك وعلى آل يعقوب كما أتمها على أبويك من قبل إبراهيم وإسحاق إن ربك عليم حكيم وَكَذَلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِن تَأْوِيلِ الْأَحَادِيثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلَى آلِ يَعْقُوبَ كَمَا أَتَمَّهَا عَلَى أَبَوَيْكَ مِن قَبْلُ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبَّكَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ |
---|
Elmalılı | "Ve işte böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler öğretecek. Bundan önce ataların İbrahim'e ve İshak'a tamamladığı gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktır. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir." |
Y. Ali | "Thus will thy Lord choose thee and teach thee the interpretation of stories (and events) and perfect His favour to thee and to the posterity of Jacob - even as He perfected it to thy fathers Abraham and Isaac aforetime! for Allah is full of knowledge and wisdom."
|
Words | | |
3. [12:38] | vetteba`tü millete âbâî ibrâhîme veisḥâḳa veya`ḳûb. mâ kâne lenâ en nüşrike billâhi min şey'. ẕâlike min faḍli-llâhi `aleynâ ve`ale-nnâsi velâkinne ekŝera-nnâsi lâ yeşkürûn. | واتبعت ملة آبائي إبراهيم وإسحاق ويعقوب ما كان لنا أن نشرك بالله من شيء ذلك من فضل الله علينا وعلى الناس ولكن أكثر الناس لا يشكرون وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَآئِـي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ مَا كَانَ لَنَا أَن نُّشْرِكَ بِاللّهِ مِن شَيْءٍ ذَلِكَ مِن فَضْلِ اللّهِ عَلَيْنَا وَعَلَى النَّاسِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَشْكُرُونَ |
---|
Elmalılı | "Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim, Allah'a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah'ın bir lutfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler." |
Y. Ali | "And I follow the ways of my fathers,- Abraham, Isaac, and Jacob; and never could we attribute any partners whatever to Allah: that (comes) of the grace of Allah to us and to mankind: yet most men are not grateful.
|
Words | | |
4. [14:35] | veiẕ ḳâle ibrâhîmü rabbi-c`al hâẕe-lbelede âminev vecnübnî vebenîye en na`büde-l'aṣnâm. | وإذ قال إبراهيم رب اجعل هذا البلد آمنا واجنبني وبني أن نعبد الأصنام وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَـذَا الْبَلَدَ آمِنًا وَاجْنُبْنِي وَبَنِيَّ أَن نَّعْبُدَ الْأَصْنَامَ |
---|
Elmalılı | Hatırla ki; Bir zaman İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut! |
Y. Ali | Remember Abraham said: "O my Lord! make this city one of peace and security: and preserve me and my sons from worshipping idols.
|
Words | | |
5. [15:51] | venebbi'hüm `an ḍayfi ibrâhîm. | ونبئهم عن ضيف إبراهيم وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْراَهِيمَ |
---|
Elmalılı | Hem o kullara, İbrahim'in misafirlerinden de haber ver. |
Y. Ali | Tell them about the guests of Abraham.
|
Words | | |
6. [16:120] | inne ibrâhîme kâne ümmeten ḳânitel lillâhi ḥanîfâ. velem yekü mine-lmüşrikîn. | إن إبراهيم كان أمة قانتا لله حنيفا ولم يك من المشركين إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتًا لِّلّهِ حَنِيفًا وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِكِينَ |
---|
Elmalılı | Şüphesiz İbrahim Allah'a itaat eden, Hakk'a yönelen bir önderdi. Ve hiçbir zaman müşriklerden olmadı. |
Y. Ali | Abraham was indeed a model, devoutly obedient to Allah, (and) true in Faith, and he joined not gods with Allah:
|
Words | | |
7. [16:123] | ŝümme evḥaynâ ileyke eni-ttebi` millete ibrâhîme ḥanîfâ. vemâ kâne mine-lmüşrikîn. | ثم أوحينا إليك أن اتبع ملة إبراهيم حنيفا وما كان من المشركين ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ |
---|
Elmalılı | Sonra da (ey Muhammed!) sana: "Hakk'a yönelen ve müşriklerden olmayan İbrahim'in dinine tabi ol" diye vahyettik. |
Y. Ali | So We have taught thee the inspired (Message), "Follow the ways of Abraham the True in Faith, and he joined not gods with Allah."
|
Words | | |
8. [19:41] | veẕkür fi-lkitâbi ibrâhîm. innehû kâne ṣiddîḳan nebiyyâ. | واذكر في الكتاب إبراهيم إنه كان صديقا نبيا وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا |
---|
Elmalılı | Kur'ân'da İbrahim'i(n kıssasını da) an. Şüphesiz ki o, sıddık (özü, sözü doğru) bir peygamberdi. |
Y. Ali | (Also mention in the Book (the story of) Abraham: He was a man of Truth, a prophet.
|
Words | | |
9. [19:46] | ḳâle erâgibün ente `an âlihetî yâ ibrâhîm. leil lem tentehi leercümenneke vehcürnî meliyyâ. | قال أراغب أنت عن آلهتي يا إبراهيم لئن لم تنته لأرجمنك واهجرني مليا قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْراهِيمُ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا |
---|
Elmalılı | Babası "Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki, eğer (onları kötülemekten) vazgeçmezsen, seni muhakkak taşlarım. (gerçektenveya söz ilesana taş atarım). Haydi uzun bir müddet benden uzak ol" dedi. |
Y. Ali | (The father) replied: "Dost thou hate my gods, O Abraham? If thou forbear not, I will indeed stone thee: Now get away from me for a good long while!"
|
Words | | |
10. [19:58] | ülâike-lleẕîne en`ame-llâhü `aleyhim mine-nnebiyyîne min ẕürriyyeti âdeme vemimmen ḥamelnâ me`a nûḥ. vemin ẕürriyyeti ibrâhîme veisrâîle vemimmen hedeynâ vectebeynâ. iẕâ tütlâ `aleyhim âyâtü-rraḥmâni ḫarrû süccedev vebükiyyâ. | أولئك الذين أنعم الله عليهم من النبيين من ذرية آدم وممن حملنا مع نوح ومن ذرية إبراهيم وإسرائيل وممن هدينا واجتبينا إذا تتلى عليهم آيات الرحمن خروا سجدا وبكيا أُوْلَئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَن خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا |
---|
Elmalılı | İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan ve gemide Nuh ile beraber taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail'in soyundan, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân (olan Allah)ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. |
Y. Ali | Those were some of the prophets on whom Allah did bestow His Grace,- of the posterity of Adam, and of those who We carried (in the Ark) with Noah, and of the posterity of Abraham and Israel of those whom We guided and chose. Whenever the Signs of (Allah) Most Gracious were rehearsed to them, they would fall down in prostrate adoration and in tears.
|
Words | | |
11. [21:51] | veleḳad âteynâ ibrâhîme ruşdehû min ḳablü vekünnâ bihî `âlimîn. | ولقد آتينا إبراهيم رشده من قبل وكنا به عالمين وَلَقَدْ آتَيْنَا إِبْرَاهِيمَ رُشْدَهُ مِن قَبْلُ وَكُنَّا بِه عَالِمِينَ |
---|
Elmalılı | And olsun ki biz daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik (akla uygun olanı göstermiştik). Biz onu biliyorduk. |
Y. Ali | We bestowed aforetime on Abraham his rectitude of conduct, and well were We acquainted with him.
|
Words | | |
12. [21:60] | ḳâlû semi`nâ fetey yeẕküruhüm yüḳâlü lehû ibrâhîm. | قالوا سمعنا فتى يذكرهم يقال له إبراهيم قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ |
---|
Elmalılı | (Bazıları) "İbrahim denen bir gencin, onları diline doladığını duymuştuk" dediler. |
Y. Ali | They said, "We heard a youth talk of them: He is called Abraham."
|
Words | | |
13. [21:62] | ḳâlû eente fe`alte hâẕâ biâlihetinâ yâ ibrâhîm. | قالوا أأنت فعلت هذا بآلهتنا يا إبراهيم قَالُوا أَأَنتَ فَعَلْتَ هَذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ |
---|
Elmalılı | (İbrahim gelince ona) "Ey İbrahim! bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?" dediler |
Y. Ali | They said, "Art thou the one that did this with our gods, O Abraham?"
|
Words | | |
14. [21:69] | ḳulnâ yâ nâru kûnî berdev veselâmen `alâ ibrâhîm. | قلنا يا نار كوني بردا وسلاما على إبراهيم قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ |
---|
Elmalılı | Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik. |
Y. Ali | We said, "O Fire! be thou cool, and (a means of) safety for Abraham!"
|
Words | | |
15. [22:43] | veḳavmü ibrâhîme veḳavmü lûṭ. | وقوم إبراهيم وقوم لوط وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ |
---|
Elmalılı | İbrahim'in kavmi de, Lût'un kavmi de (peygamberlerini) yalancı saydılar. |
Y. Ali | Those of Abraham and Lut;
|
Words | | |
16. [22:78] | vecâhidû fi-llâhi ḥaḳḳa cihâdih. hüve-ctebâküm vemâ ce`ale `aleyküm fi-ddîni min ḥarac. millete ebîküm ibrâhîm. hüve semmâkümü-lmüslimîne min ḳablü vefî hâẕâ liyekûne-rrasûlü şehîden `aleyküm vetekûnû şühedâe `ale-nnâs. feeḳîmu-ṣṣalâte veâtü-zzekâte va`teṣimû billâh. hüve mevlâküm. feni`me-lmevlâ veni`me-nneṣîr. | وجاهدوا في الله حق جهاده هو اجتباكم وما جعل عليكم في الدين من حرج ملة أبيكم إبراهيم هو سماكم المسلمين من قبل وفي هذا ليكون الرسول شهيدا عليكم وتكونوا شهداء على الناس فأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة واعتصموا بالله هو مولاكم فنعم المولى ونعم النصير وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ |
---|
Elmalılı | Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır! |
Y. Ali | And strive in His cause as ye ought to strive, (with sincerity and under discipline). He has chosen you, and has imposed no difficulties on you in religion; it is the cult of your father Abraham. It is He Who has named you Muslims, both before and in this (Revelation); that the Messenger may be a witness for you, and ye be witnesses for mankind! So establish regular Prayer, give regular Charity, and hold fast to Allah! He is your Protector - the Best to protect and the Best to help!
|
Words | | |
17. [26:69] | vetlü `aleyhim nebee ibrâhîm. | واتل عليهم نبأ إبراهيم وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ |
---|
Elmalılı | (Resulüm!) onlara İbrahim'in kıssasını da naklet. |
Y. Ali | And rehearse to them (something of) Abraham's story.
|
Words | | |
18. [29:31] | velemmâ câet rusülünâ ibrâhîme bilbüşrâ ḳâlû innâ mühlikû ehli hâẕihi-lḳaryeh. inne ehlehâ kânû żâlimîn. | ولما جاءت رسلنا إبراهيم بالبشرى قالوا إنا مهلكو أهل هذه القرية إن أهلها كانوا ظالمين وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَى قَالُوا إِنَّا مُهْلِكُواْ أَهْلِ هَذِهِ الْقَرْيَةِ إِنَّ أَهْلَهَا كَانُوا ظَالِمِينَ |
---|
Elmalılı | Elçilerimiz İbrahim'e (iki oğul vereceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: "Biz bu memleket halkını helak edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir." |
Y. Ali | When Our Messengers came to Abraham with the good news, they said: "We are indeed going to destroy the people of this township: for truly they are (addicted to) crime."
|
Words | | |
19. [37:104] | venâdeynâhü ey yâ ibrâhîm. | وناديناه أن يا إبراهيم وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ |
---|
Elmalılı | Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! " |
Y. Ali | We called out to him "O Abraham!
|
Words | | |
20. [37:109] | selâmün `alâ ibrâhîm. | سلام على إبراهيم سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ |
---|
Elmalılı | Selam olsun İbrahim'e... |
Y. Ali | "Peace and salutation to Abraham!"
|
Words | | |
21. [38:45] | veẕkür `ibâdenâ ibrâhîme veisḥâḳa veya`ḳûbe üli-l'eydî vel'ebṣâr. | واذكر عبادنا إبراهيم وإسحاق ويعقوب أولي الأيدي والأبصار وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ أُوْلِي الْأَيْدِي وَالْأَبْصَارِ |
---|
Elmalılı | Kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da an. Onlar eller ve gözler sahipleri idiler. |
Y. Ali | And commemorate Our Servants Abraham, Isaac, and Jacob, possessors of Power and Vision.
|
Words | | |
22. [42:13] | şera`a leküm mine-ddîni mâ veṣṣâ bihî nûḥav velleẕî evḥaynâ ileyke vemâ veṣṣaynâ bihî ibrâhîme vemûsâ ve`îsâ en eḳîmü-ddîne velâ teteferraḳû fîh. kebüra `ale-lmüşrikîne mâ ted`ûhüm ileyh. allâhü yectebî ileyhi mey yeşâü veyehdî ileyhi mey yünîb. | شرع لكم من الدين ما وصى به نوحا والذي أوحينا إليك وما وصينا به إبراهيم وموسى وعيسى أن أقيموا الدين ولا تتفرقوا فيه كبر على المشركين ما تدعوهم إليه الله يجتبي إليه من يشاء ويهدي إليه من ينيب شَرَعَ لَكُم مِّنَ الدِّينِ مَا وَصَّى بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فِيهِ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ اللَّهُ يَجْتَبِي إِلَيْهِ مَن يَشَاءُ وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ |
---|
Elmalılı | Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir. |
Y. Ali | The same religion has He established for you as that which He enjoined on Noah - the which We have sent by inspiration to thee - and that which We enjoined on Abraham, Moses, and Jesus: Namely, that ye should remain steadfast in religion, and make no divisions therein: to those who worship other things than Allah, hard is the (way) to which thou callest them. Allah chooses to Himself those whom He pleases, and guides to Himself those who turn (to Him).
|
Words | | |
23. [43:26] | veiẕ ḳâle ibrâhîmü liebîhi veḳavmihî innenî berâüm mimmâ ta`büdûn. | وإذ قال إبراهيم لأبيه وقومه إنني براء مما تعبدون وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاءٌ مِّمَّا تَعْبُدُونَ |
---|
Elmalılı | Hani İbrahim babasına ve kavmine: "Gerçekten ben sizin taptığınız şeylerden uzağım. |
Y. Ali | Behold! Abraham said to his father and his people: "I do indeed clear myself of what ye worship:
|
Words | | |
24. [51:24] | hel etâke ḥadîŝü ḍayfi ibrâhîme-lmükramîn. | هل أتاك حديث ضيف إبراهيم المكرمين هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ |
---|
Elmalılı | Ey Muhammed! İbrahim'in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi? |
Y. Ali | Has the story reached thee, of the honoured guests of Abraham?
|
Words | | |
25. [60:4] | ḳad kânet leküm üsvetün ḥasenetün fî ibrâhîme velleẕîne me`ah. iẕ ḳâlû liḳavmihim innâ büraâü minküm vemimmâ ta`büdûne min dûni-llâh. kefernâ biküm vebedâ beynenâ vebeynekümü-l`adâvetü vebagḍâü ebeden ḥattâ tü'minû billâhi vaḥdehû illâ ḳavle ibrâhîme liebîhi leestagfiranne leke vemâ emlikü leke mine-llâhi min şey'. rabbenâ `aleyke tevekkelnâ veileyke enebnâ veileyke-lmeṣîr. | قد كانت لكم أسوة حسنة في إبراهيم والذين معه إذ قالوا لقومهم إنا برآء منكم ومما تعبدون من دون الله كفرنا بكم وبدا بيننا وبينكم العداوة والبغضاء أبدا حتى تؤمنوا بالله وحده إلا قول إبراهيم لأبيه لأستغفرن لك وما أملك لك من الله من شيء ربنا عليك توكلنا وإليك أنبنا وإليك المصير قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَءَاؤُا مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ |
---|
Elmalılı | İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır. |
Y. Ali | There is for you an excellent example (to follow) in Abraham and those with him, when they said to their people: "We are clear of you and of whatever ye worship besides Allah: we have rejected you, and there has arisen, between us and you, enmity and hatred for ever,- unless ye believe in Allah and Him alone": But not when Abraham said to his father: "I will pray for forgiveness for thee, though I have no power (to get) aught on thy behalf from Allah." (They prayed): "Our Lord! in Thee do we trust, and to Thee do we turn in repentance: to Thee is (our) Final Goal.
|
Words | | |
26. [87:19] | ṣuḥufi ibrâhîme vemûsâ. | صحف إبراهيم وموسى صُحُفِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى |
---|
Elmalılı | İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde. |
Y. Ali | The Books of Abraham and Moses.
|
Words | | |