Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 91 ... 120 | 132 - Kök: نعم
1.
[37:57]
velevlâ ni`metü rabbî leküntü mine-lmuḥḍarîn.ولولا نعمة ربي لكنت من المحضرين
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ الْمُحْضَرِينَ
Elmalılı "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım."
Y. Ali"Had it not been for the Grace of my Lord, I should certainly have been among those brought (there)!
 Words|
2.
[37:75]
veleḳad nâdânâ nûḥun feleni`me-lmücîbûn.ولقد نادانا نوح فلنعم المجيبون
وَلَقَدْ نَادَانَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُجِيبُونَ
Elmalılı Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik.
Y. Ali(In the days of old), Noah cried to Us, and We are the best to hear prayer.
 Words|
3.
[38:30]
vevehebnâ lidâvûde süleymân. ni`me-l`abd. innehû evvâb.ووهبنا لداوود سليمان نعم العبد إنه أواب
وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Elmalılı Bir de Davud'a Süleyman'ı bahşettik. Süleyman ne güzel kuldu. Çünkü o seslice tesbih edip Allah'a yönelirdi.
Y. AliTo David We gave Solomon (for a son),- How excellent in Our service! Ever did he turn (to Us)!
 Words|
4.
[38:44]
veḫuẕ biyedike ḍigŝen faḍrib bihî velâ taḥneŝ. innâ vecednâhü ṣâbirâ. ni`me-l`abd. innehû evvâb.وخذ بيدك ضغثا فاضرب به ولا تحنث إنا وجدناه صابرا نعم العبد إنه أواب
وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِب بِّهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِّعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Elmalılı (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (eşine) vur; yemininde durmamazlık etme." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir.
Y. Ali"And take in thy hand a little grass, and strike therewith: and break not (thy oath)." Truly We found him full of patience and constancy. How excellent in Our service! ever did he turn (to Us)!
 Words|
5.
[39:6]
ḫaleḳaküm min nefsiv vâḥidetin ŝümme ce`ale minhâ zevcehâ veenzele leküm mine-l'en`âmi ŝemâniyete ezvâc. yaḫlüḳuküm fî büṭûni ümmehâtiküm ḫalḳam mim ba`di ḫalḳin fî żulümâtin ŝelâŝ. ẕâlikümü-llâhü rabbüküm lehü-lmülk. lâ ilâhe illâ hû. feennâ tuṣrafûn.خلقكم من نفس واحدة ثم جعل منها زوجها وأنزل لكم من الأنعام ثمانية أزواج يخلقكم في بطون أمهاتكم خلقا من بعد خلق في ظلمات ثلاث ذلكم الله ربكم له الملك لا إله إلا هو فأنى تصرفون
خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَأَنزَلَ لَكُم مِّنْ الْأَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ يَخْلُقُكُمْ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ خَلْقًا مِن بَعْدِ خَلْقٍ فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُصْرَفُونَ
Elmalılı O, sizi bir nefisten yarattı. Hem sonra onun eşini de ondan var etti. Sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa yaratıp duruyor. İşte Rabbiniz Allah O'dur. Mülk O'nundur, O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl haktan çevrilirsiniz?
Y. AliHe created you (all) from a single person: then created, of like nature, his mate; and he sent down for you eight head of cattle in pairs: He makes you, in the wombs of your mothers, in stages, one after another, in three veils of darkness. such is Allah, your Lord and Cherisher: to Him belongs (all) dominion. There is no god but He: then how are ye turned away (from your true Centre)?
 Words|
6.
[39:8]
veiẕâ messe-l'insâne ḍurrun de`â rabbehû münîben ileyhi ŝümme iẕâ ḫavvelehû ni`metem minhü nesiye mâ kâne yed`û ileyhi min ḳablü vece`ale lillâhi endâdel liyüḍille `an sebîlih. ḳul temetta` biküfrike ḳalîlen. inneke min aṣḥâbi-nnâr.وإذا مس الإنسان ضر دعا ربه منيبا إليه ثم إذا خوله نعمة منه نسي ما كان يدعو إليه من قبل وجعل لله أندادا ليضل عن سبيله قل تمتع بكفرك قليلا إنك من أصحاب النار
وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِّنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُواْ إِلَيْهِ مِن قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَندَادًا لِّيُضِلَّ عَن سَبِيلِهِ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
Elmalılı İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafından bir nimet lütfettiği zaman da önceden O'na dua ettiği hali unutur da, yolundan sapıtmak için Allah'a ortaklar koşmaya başlar. Ey Muhammed! De ki: "Küfrünle biraz zevk et, çünkü sen, o ateşliklerdensin."
Y. AliWhen some trouble toucheth man, he crieth unto his Lord, turning to Him in repentance: but when He bestoweth a favour upon him as from Himself, (man) doth forget what he cried and prayed for before, and he doth set up rivals unto Allah, thus misleading others from Allah's Path. Say, "Enjoy thy blasphemy for a little while: verily thou art (one) of the Companions of the Fire!"
 Words|
7.
[39:49]
feiẕâ messe-l'insâne ḍurrun de`ânâ. ŝümme iẕâ ḫavvelnâhü ni`metem minnâ ḳâle innemâ ûtîtühû `alâ `ilm. bel hiye fitnetüv velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn.فإذا مس الإنسان ضر دعانا ثم إذا خولناه نعمة منا قال إنما أوتيته على علم بل هي فتنة ولكن أكثرهم لا يعلمون
فَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَانَا ثُمَّ إِذَا خَوَّلْنَاهُ نِعْمَةً مِّنَّا قَالَ إِنَّمَا أُوتِيتُهُ عَلَى عِلْمٍ بَلْ هِيَ فِتْنَةٌ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Elmalılı Fakat insana bir sıkıntı dokunuverince bize yalvarır, sonra kendisine tarafımızdan bir nimet bahşettiğimiz zaman da: "O bana bir bilgi üzerine verildi." der. Belki bu bir imtihandır, fakat pek çokları bilmezler.
Y. AliNow, when trouble touches man, he cries to Us: But when We bestow a favour upon him as from Ourselves, he says, "This has been given to me because of a certain knowledge (I have)!" Nay, but this is but a trial, but most of them understand not!
 Words|
8.
[39:74]
veḳâlü-lḥamdü lillâhi-lleẕî ṣadeḳanâ va`dehû veevraŝene-l'arḍa netebevveü mine-lcenneti ḥayŝü neşâ'. feni`me ecru-l`âmilîn.وقالوا الحمد لله الذي صدقنا وعده وأورثنا الأرض نتبوأ من الجنة حيث نشاء فنعم أجر العاملين
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي صَدَقَنَا وَعْدَهُ وَأَوْرَثَنَا الْأَرْضَ نَتَبَوَّأُ مِنَ الْجَنَّةِ حَيْثُ نَشَاءُ فَنِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ
Elmalılı Onlar da: "Hamdolsun o Allah'a ki, bize vaadini doğru çıkardı ve bizi cennet arzına varis kıldı. Cennette istediğimiz yerde oturuyoruz" derler. Bak ne güzeldir mükafatı o iyi amel işleyenlerin!
Y. AliThey will say: "Praise be to Allah, Who has truly fulfilled His Promise to us, and has given us (this) land in heritage: We can dwell in the Garden as we will: how excellent a reward for those who work (righteousness)!"
 Words|
9.
[40:79]
allâhü-lleẕî ce`ale lekümü-l'en`âme literkebû minhâ veminhâ te'külûn.الله الذي جعل لكم الأنعام لتركبوا منها ومنها تأكلون
اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَنْعَامَ لِتَرْكَبُوا مِنْهَا وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ
Elmalılı Kimine binesiniz, kimini de yiyesiniz diye sizin için o yumuşak başlı hayvanları yaratan Allah'tır.
Y. AliIt is Allah Who made cattle for you, that ye may use some for riding and some for food;
 Words|
10.
[41:51]
veiẕâ en`amnâ `ale-l'insâni a`raḍa veneâ bicânibih. veiẕâ messehü-şşerru feẕû dü`âin `arîḍ.وإذا أنعمنا على الإنسان أعرض ونأى بجانبه وإذا مسه الشر فذو دعاء عريض
وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَئَا بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاءٍ عَرِيضٍ
Elmalılı Biz insana bir nimet verdiğimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğu zaman da uzun uzun yalvarır.
Y. AliWhen We bestow favours on man, he turns away, and gets himself remote on his side (instead of coming to Us); and when evil seizes him, (he comes) full of prolonged prayer!
 Words|
11.
[42:11]
fâṭiru-ssemâvâti vel'arḍ. ce`ale leküm min enfüsiküm ezvâcev vemine-l'en`âmi ezvâcâ. yeẕraüküm fîh. leyse kemiŝlihî şey'. vehüve-ssemî`u-lbeṣîr.فاطر السماوات والأرض جعل لكم من أنفسكم أزواجا ومن الأنعام أزواجا يذرؤكم فيه ليس كمثله شيء وهو السميع البصير
فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
Elmalılı O göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O sizin için kendi nefsinizden eşler ve hayvanlardan da çiftler yaratmıştır. O, sizi bu düzen içerisinde üretip çoğaltıyor. O'nun benzeri olan hiçbir şey yoktur. O, her şeyi işitir ve görür.
Y. Ali(He is) the Creator of the heavens and the earth: He has made for you pairs from among yourselves, and pairs among cattle: by this means does He multiply you: there is nothing whatever like unto Him, and He is the One that hears and sees (all things).
 Words|
12.
[43:12]
velleẕî ḫaleḳa-l'ezvâce küllehâ vece`ale leküm mine-lfülki vel'en`âmi mâ terkebûn.والذي خلق الأزواج كلها وجعل لكم من الفلك والأنعام ما تركبون
وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ
Elmalılı Allah bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir.
Y. AliThat has created pairs in all things, and has made for you ships and cattle on which ye ride,
 Words|
13.
[43:13]
litestevû `alâ żuhûrihî ŝümme teẕkürû ni`mete rabbiküm iẕe-steveytüm `aleyhi veteḳûlû sübḥâne-lleẕî seḫḫara lenâ hâẕâ vemâ künnâ lehû muḳrinîn.لتستووا على ظهوره ثم تذكروا نعمة ربكم إذا استويتم عليه وتقولوا سبحان الذي سخر لنا هذا وما كنا له مقرنين
لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ
Elmalılı Siz onların sırtına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman, Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: "Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."
Y. AliIn order that ye may sit firm and square on their backs, and when so seated, ye may celebrate the (kind) favour of your Lord, and say, "Glory to Him Who has subjected these to our (use), for we could never have accomplished this (by ourselves),
 Words|
14.
[43:59]
in hüve illâ `abdün en`amnâ `aleyhi vece`alnâhü meŝelel libenî isrâîl.إن هو إلا عبد أنعمنا عليه وجعلناه مثلا لبني إسرائيل
إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ
Elmalılı İsâ, ancak kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.
Y. AliHe was no more than a servant: We granted Our favour to him, and We made him an example to the Children of Israel.
 Words|
15.
[44:27]
vena`metin kânû fîhâ fâkihîn.ونعمة كانوا فيها فاكهين
وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ
Elmalılı Ve içinde eğlenip durdukları nice nimetler ve refah!
Y. AliAnd wealth (and conveniences of life), wherein they had taken such delight!
 Words|
16.
[46:15]
veveṣṣayne-l'insâne bivâlideyhi iḥsânâ. ḥamelethü ümmühû kürhev veveḍa`athü kürhâ. veḥamlühû vefiṣâlühû ŝelâŝûne şehrâ. ḥattâ iẕâ belega eşüddehû vebelega erbe`îne seneten ḳâle rabbi evzi`nî en eşküra ni`meteke-lletî en`amte `aleyye ve`alâ vâlideyye veen a`mele ṣâliḥan tarḍâhü veaṣliḥ lî fî ẕürriyyetî. innî tübtü ileyke veinnî mine-lmüslimîn.ووصينا الإنسان بوالديه إحسانا حملته أمه كرها ووضعته كرها وحمله وفصاله ثلاثون شهرا حتى إذا بلغ أشده وبلغ أربعين سنة قال رب أوزعني أن أشكر نعمتك التي أنعمت علي وعلى والدي وأن أعمل صالحا ترضاه وأصلح لي في ذريتي إني تبت إليك وإني من المسلمين
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Elmalılı Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilme süresi otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp, kırk yaşına geldiğinde der ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salih amel işlememi ilham et. Benim neslimden gelenleri de salih kimseler kıl. Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanım."
Y. AliWe have enjoined on man kindness to his parents: In pain did his mother bear him, and in pain did she give him birth. The carrying of the (child) to his weaning is (a period of) thirty months. At length, when he reaches the age of full strength and attains forty years, he says, "O my Lord! Grant me that I may be grateful for Thy favour which Thou has bestowed upon me, and upon both my parents, and that I may work righteousness such as Thou mayest approve; and be gracious to me in my issue. Truly have I turned to Thee and truly do I bow (to Thee) in Islam."
 Words|
17.
[47:12]
inne-llâhe yüdḫilü-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti cennâtin tecrî min taḥtihe-l'enhâr. velleẕîne keferû yetemette`ûne veye'külûne kemâ te'külü-l'en`âmü vennâru meŝvel lehüm.إن الله يدخل الذين آمنوا وعملوا الصالحات جنات تجري من تحتها الأنهار والذين كفروا يتمتعون ويأكلون كما تأكل الأنعام والنار مثوى لهم
إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَالَّذِينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْأَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَّهُمْ
Elmalılı Şüphesiz ki, Allah iman edip salih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenler ise dünyada zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacakları yer ateştir.
Y. AliVerily Allah will admit those who believe and do righteous deeds, to Gardens beneath which rivers flow; while those who reject Allah will enjoy (this world) and eat as cattle eat; and the Fire will be their abode.
 Words|
18.
[48:2]
liyagfira leke-llâhü mâ teḳaddeme min ẕembike vemâ teeḫḫara veyütimme ni`metehû `aleyke veyehdiyeke ṣirâṭam müsteḳîmâ.ليغفر لك الله ما تقدم من ذنبك وما تأخر ويتم نعمته عليك ويهديك صراطا مستقيما
لِّيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
Elmalılı Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir.
Y. AliThat Allah may forgive thee thy faults of the past and those to follow; fulfil His favour to thee; and guide thee on the Straight Way;
 Words|
19.
[49:8]
faḍlem mine-llâhi veni`meh. vellâhü `alîmün ḥakîm.فضلا من الله ونعمة والله عليم حكيم
فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَنِعْمَةً وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Elmalılı Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah herşeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Y. AliA Grace and Favour from Allah; and Allah is full of Knowledge and Wisdom.
 Words|
20.
[51:48]
vel'arḍa feraşnâhâ feni`me-lmâhidûn.والأرض فرشناها فنعم الماهدون
وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ
Elmalılı Yeryüzünü de biz döşedik. Bakın biz onu ne güzel döşüyoruz!
Y. AliAnd We have spread out the (spacious) earth: How excellently We do spread out!
 Words|
21.
[52:17]
inne-lmütteḳîne fî cennâtiv vene`îm.إن المتقين في جنات ونعيم
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ
Elmalılı Şüphesiz (günahlardan) korunanlar da cennetlerde, nimetler içindedirler.
Y. AliAs to the Righteous, they will be in Gardens, and in Happiness,-
 Words|
22.
[52:29]
feẕekkir femâ ente bini`meti rabbike bikâhiniv velâ mecnûn.فذكر فما أنت بنعمت ربك بكاهن ولا مجنون
فَذَكِّرْ فَمَا أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
Elmalılı (Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.
Y. AliTherefore proclaim thou the praises (of thy Lord): for by the Grace of thy Lord, thou art no (vulgar) soothsayer, nor art thou one possessed.
 Words|
23.
[54:35]
ni`metem min `indinâ. keẕâlike neczî men şekera.نعمة من عندنا كذلك نجزي من شكر
نِعْمَةً مِّنْ عِندِنَا كَذَلِكَ نَجْزِي مَن شَكَرَ
Elmalılı Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.
Y. AliAs a Grace from Us: thus do We reward those who give thanks.
 Words|
24.
[56:12]
fî cennâti-nne`îm.في جنات النعيم
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Elmalılı Nimet cennetlerindedirler.
Y. AliIn Gardens of Bliss:
 Words|
25.
[56:89]
feravḥuv verayḥânüv vecennâtü ne`îm.فروح وريحان وجنت نعيم
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّةُ نَعِيمٍ
Elmalılı Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
Y. Ali(There is for him) Rest and Satisfaction, and a Garden of Delights.
 Words|
26.
[68:2]
mâ ente bini`meti rabbike bimecnûn.ما أنت بنعمة ربك بمجنون
مَا أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ
Elmalılı Sen Rabbinin nimetiyle mecnun değilsin.
Y. AliThou art not, by the Grace of thy Lord, mad or possessed.
 Words|
27.
[68:34]
inne lilmütteḳîne `inde rabbihim cennâti-nne`îm.إن للمتقين عند ربهم جنات النعيم
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Elmalılı Kuşkusuz korunanlar için de, Rableri katında nimetleri bol bahçeler vardır.
Y. AliVerily, for the Righteous, are Gardens of Delight, in the Presence of their Lord.
 Words|
28.
[68:49]
levlâ en tedârakehû ni`metüm mir rabbihî lenübiẕe bil`arâi vehüve meẕmûm.لولا أن تداركه نعمة من ربه لنبذ بالعراء وهو مذموم
لَوْلَا أَن تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِّن رَّبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ
Elmalılı Rabbinden bir nimet yetişmiş olmasaydı, elbette kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
Y. AliHad not Grace from his Lord reached him, he would indeed have been cast off on the naked shore, in disgrace.
 Words|
29.
[70:38]
eyaṭme`u küllü-mriim minhüm ey yüdḫale cennete ne`îm.أيطمع كل امرئ منهم أن يدخل جنة نعيم
أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
Elmalılı Onlardan herbiri, bir nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?
Y. AliDoes every man of them long to enter the Garden of Bliss?
 Words|
30.
[73:11]
veẕernî velmükeẕẕibîne üli-nna`meti vemehhilhüm ḳalîlâ.وذرني والمكذبين أولي النعمة ومهلهم قليلا
وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا
Elmalılı O yalanlayıcı zevk ve refah sahiplerini bana bırak, onlara biraz mühlet ver.
Y. AliAnd leave Me (alone to deal with) those in possession of the good things of life, who (yet) deny the Truth; and bear with them for a little while.
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17