Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :  43 - ZuhrufGörüntülenen ayet : 13 | 89 - Sure No: 43
Önceki [43:12]< >[43:14] Sonraki
1.
[43:13]
litestevû `alâ żuhûrihî ŝümme teẕkürû ni`mete rabbiküm iẕe-steveytüm `aleyhi veteḳûlû sübḥâne-lleẕî seḫḫara lenâ hâẕâ vemâ künnâ lehû muḳrinîn.لتستووا على ظهوره ثم تذكروا نعمة ربكم إذا استويتم عليه وتقولوا سبحان الذي سخر لنا هذا وما كنا له مقرنين
لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ
Elmalılı Siz onların sırtına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman, Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: "Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."
Y. AliIn order that ye may sit firm and square on their backs, and when so seated, ye may celebrate the (kind) favour of your Lord, and say, "Glory to Him Who has subjected these to our (use), for we could never have accomplished this (by ourselves),
 Words| لتستووا - That you may sit firmly,| على - on| ظهوره - their backs,| ثم - then| تذكروا - remember| نعمة - (the) favor| ربكم - (of) your Lord| إذا - when| استويتم - you sit firmly| عليه - on them| وتقولوا - and say,| سبحان - "Glory be (to)| الذي - the One Who| سخر - (has) subjected| لنا - to us| هذا - this,| وما - and not| كنا - we were| له - of it| مقرنين - capable.|
PickthalThat ye may mount upon their backs, and may remember your Lord's favour when ye mount thereon, and may say: Glorified be He Who hath subdued these unto us, and we were not capable (of subduing them);
Arberry that you may be seated on their backs and then remember your Lord's blessing when you are seated on them, and say, 'Glory be to Him, who has subjected this to us, and we ourselves were not equal to it;
ShakirThat you may firmly sit on their backs, then remember the favor of your Lord when you are firmly seated thereon, and say: Glory be to Him Who made this subservient to us and we were not able to do it
Free MindsSo that you may settle on their backs; and then when you have settled on them you may recall your Lord's blessing, by saying: "Glory be to the One who commits this for us, and we could not have done so by ourselves."
Qaribullah so that you can sit upon their backs and then remember the Favors of your Lord and say: 'Exaltations to Him who has subjected these to us otherwise, we ourselves were not capable of it,
Asadin order that you might gain mastery over them, [Lit., "over its backs" - i.e., according to all classical commentators, the "backs" of the above-mentioned animals and ships alike, the singular form of the pronoun ("its") relating to the collective entity comprised in the concept of "all whereon you ride" (ma tarkabun): in other words, "all that you use or may use by way of transport". As regards my rendering of li-tastau as "so that you might gain mastery", I should like to point out that the verb istawa (lit., "he established himself") has often the connotation adopted by me: see Jawhari, Raghib and Lisan al-Arab, art. sawa; also Lane IV, 1478.] and that, whenever you have mastered them, you might remember your Sustainer's blessings and say: "Limitless in His glory is He who has made [all] this subservient to our use - since [but for Him,] we would not have been able to attain to it.
Diyanet VakfıKi, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
DiyanetHer sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.
Edip YükselKi onların üstüne binesiniz ve onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin size olan nimetini düşünerek şunları diyesiniz: "Bunu bizim emrimize veren çok yücedir. Onları kendi başımıza kontrol altına alamazdık."
Suat YıldırımTa ki onların üstüne binerken Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz:“Bunları bizim hizmetimize veren Allah yüceler yücesidir, her türlü eksiklikten münezzehtir.O lütfetmeseydi biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz sonunda Rabbimize döneceğiz.”
Yaşar Nuri ÖztürkKi onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlaya da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık."
Abdulbaki GölpınarlıBinip oturun da sonra onların üstünde doğruldunuz mu Rabbinizin nimetini anın ve yücedir, münezzehtir noksan sıfatlardan o mabut ki ram etmiştir bunu bize, yoksa biz, zaptedemezdik onu deyin diye.
Ali BulaçOnların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne Yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için.
Süleyman AteşKi onların sırtlarına binesiniz, sonra onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin ni'metini anasınız ve (şöyle) diyesiniz: "Bunu bizim hizmetimize veren (Allah)ın şanı yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdık."
Önceki [43:12]< >[43:14] Sonraki
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17