Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 121 ... 150 | 257 - Kök: كذب
1.
[26:189]
fekeẕẕebûhü feeḫaẕehüm `aẕâbü yevmi-żżulleh. innehû kâne `aẕâbe yevmin `ażîm.فكذبوه فأخذهم عذاب يوم الظلة إنه كان عذاب يوم عظيم
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Elmalılı Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!
Y. AliBut they rejected him. Then the punishment of a day of overshadowing gloom seized them, and that was the Penalty of a Great Day.
 Words|
2.
[26:223]
yülḳûne-ssem`a veekŝeruhüm kâẕibûn.يلقون السمع وأكثرهم كاذبون
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ
Elmalılı Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.
Y. Ali(Into whose ears) they pour hearsay vanities, and most of them are liars.
 Words|
3.
[27:27]
ḳâle senenżuru eṣadaḳte em künte mine-lkâẕibîn.قال سننظر أصدقت أم كنت من الكاذبين
قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
Elmalılı (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız."
Y. Ali(Solomon) said: "Soon shall we see whether thou hast told the truth or lied!
 Words|
4.
[27:83]
veyevme naḥşüru min külli ümmetin fevcem mimmey yükeẕẕibü biâyâtinâ fehüm yûza`ûn.ويوم نحشر من كل أمة فوجا ممن يكذب بآياتنا فهم يوزعون
وَيَوْمَ نَحْشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٍ فَوْجًا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ يُوزَعُونَ
Elmalılı Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarından bir cemaati toplayacağımız gün, artık onlar bir arada tutulup (hesap yerine) sevkedilirler.
Y. AliOne day We shall gather together from every people a troop of those who reject our Signs, and they shall be kept in ranks,-
 Words|
5.
[27:84]
ḥattâ iẕâ câû ḳâle ekeẕẕebtüm biâyâtî velem tüḥîṭû bihâ `ilmen emmâẕâ küntüm ta`melûn.حتى إذا جاءوا قال أكذبتم بآياتي ولم تحيطوا بها علما أماذا كنتم تعملون
حَتَّى إِذَا جَاؤُوا قَالَ أَكَذَّبْتُم بِآيَاتِي وَلَمْ تُحِيطُوا بِهَا عِلْمًا أَمَّا ذَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Elmalılı Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: "Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa yaptığınız başka neydi?"
Y. AliUntil, when they come (before the Judgment-seat), (Allah) will say: "Did ye reject My Signs, though ye comprehended them not in knowledge, or what was it ye did?"
 Words|
6.
[28:34]
veeḫî hârûnü hüve efṣaḥu minnî lisânen feersilhü me`iye rid'ey yüṣaddiḳunî. innî eḫâfü ey yükeẕẕibûn.وأخي هارون هو أفصح مني لسانا فأرسله معي ردءا يصدقني إني أخاف أن يكذبون
وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي إِنِّي أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ
Elmalılı "Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum."
Y. Ali"And my brother Aaron - He is more eloquent in speech than I: so send him with me as a helper, to confirm (and strengthen) me: for I fear that they may accuse me of falsehood."
 Words|
7.
[28:38]
veḳâle fir`avnü yâ eyyühe-lmeleü mâ `alimtü leküm min ilâhin gayrî. feevḳid lî yâ hâmânü `ale-ṭṭîni fec`al lî ṣarḥal le`allî eṭṭali`u ilâ ilâhi mûsâ veinnî leeżunnühû mine-lkâẕibîn.وقال فرعون يا أيها الملأ ما علمت لكم من إله غيري فأوقد لي يا هامان على الطين فاجعل لي صرحا لعلي أطلع إلى إله موسى وإني لأظنه من الكاذبين
وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ مَا عَلِمْتُ لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرِي فَأَوْقِدْ لِي يَا هَامَانُ عَلَى الطِّينِ فَاجْعَل لِّي صَرْحًا لَّعَلِّي أَطَّلِعُ إِلَى إِلَهِ مُوسَى وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ مِنَ الْكَاذِبِينَ
Elmalılı Firavun: "Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân, haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki, Musa'nın ilâhına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir." dedi.
Y. AliPharaoh said: "O Chiefs! no god do I know for you but myself: therefore, O Haman! light me a (kiln to bake bricks) out of clay, and build me a lofty palace, that I may mount up to the god of Moses: but as far as I am concerned, I think (Moses) is a liar!"
 Words|
8.
[29:3]
veleḳad fetenne-lleẕîne min ḳablihim feleya`lemenne-llâhü-lleẕîne ṣadeḳû veleya`lemenne-lkâẕibîn.ولقد فتنا الذين من قبلهم فليعلمن الله الذين صدقوا وليعلمن الكاذبين
وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبِينَ
Elmalılı Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.
Y. AliWe did test those before them, and Allah will certainly know those who are true from those who are false.
 Words|
9.
[29:12]
veḳâle-lleẕîne keferû lilleẕîne âmenü-ttebi`û sebîlenâ velnaḥmil ḫaṭâyâküm. vemâ hüm biḥâmilîne min ḫaṭâyâhüm min şey'. innehüm lekâẕibûn.وقال الذين كفروا للذين آمنوا اتبعوا سبيلنا ولنحمل خطاياكم وما هم بحاملين من خطاياهم من شيء إنهم لكاذبون
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا اتَّبِعُوا سَبِيلَنَا وَلْنَحْمِلْ خَطَايَاكُمْ وَمَا هُم بِحَامِلِينَ مِنْ خَطَايَاهُم مِّن شَيْءٍ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Elmalılı Kâfirler, iman edenlere, "Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim" derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.
Y. AliAnd the Unbelievers say to those who believe: "Follow our path, and we will bear (the consequences) of your faults." Never in the least will they bear their faults: in fact they are liars!
 Words|
10.
[29:18]
vein tükeẕẕibû feḳad keẕẕebe ümemüm min ḳabliküm. vemâ `ale-rrasûli ille-lbelâgu-lmübîn.وإن تكذبوا فقد كذب أمم من قبلكم وما على الرسول إلا البلاغ المبين
وَإِن تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِّن قَبْلِكُمْ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
Elmalılı Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de yalan saymışlardı. Peygambere düşen yalnız açık bir tebliğdir.
Y. Ali"And if ye reject (the Message), so did generations before you: and the duty of the messenger is only to preach publicly (and clearly)."
 Words|
11.
[29:37]
fekeẕẕebûhü feeḫaẕethümü-rracfetü feaṣbeḥû fî dârihim câŝimîn.فكذبوه فأخذتهم الرجفة فأصبحوا في دارهم جاثمين
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Elmalılı Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Y. AliBut they rejected him: Then the mighty Blast seized them, and they lay prostrate in their homes by the morning.
 Words|
12.
[29:68]
vemen ażlemü mimmeni-fterâ `ale-llâhi keẕiben ev keẕẕebe bilḥaḳḳi lemmâ câeh. eleyse fî cehenneme meŝvel lilkâfirîn.ومن أظلم ممن افترى على الله كذبا أو كذب بالحق لما جاءه أليس في جهنم مثوى للكافرين
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ
Elmalılı Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok?
Y. AliAnd who does more wrong than he who invents a lie against Allah or rejects the Truth when it reaches him? Is there not a home in Hell for those who reject Faith?
 Words|
13.
[30:10]
ŝümme kâne `âḳibete-lleẕîne esâü-ssûâ en keẕẕebû biâyâti-llâhi vekânû bihâ yestehziûn.ثم كان عاقبة الذين أساءوا السوأى أن كذبوا بآيات الله وكانوا بها يستهزئون
ثُمَّ كَانَ عَاقِبَةَ الَّذِينَ أَسَاؤُوا السُّوأَى أَن كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَكَانُوا بِهَا يَسْتَهْزِؤُون
Elmalılı Sonra o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini yalan saydılar ve onlarla alay ediyorlardı.
Y. AliIn the long run evil in the extreme will be the End of those who do evil; for that they rejected the Signs of Allah, and held them up to ridicule.
 Words|
14.
[30:16]
veemme-lleẕîne keferû vekeẕẕebû biâyâtinâ veliḳâi-l'âḫirati feülâike fi-l`aẕâbi muḥḍarûn.وأما الذين كفروا وكذبوا بآياتنا ولقاء الآخرة فأولئك في العذاب محضرون
وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاءِ الْآخِرَةِ فَأُوْلَئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ
Elmalılı Âyetlerimizi ve âhiret buluşmasını yalan sayıp da küfredenlere gelince, işte onlar o zaman azab içinde hazır bulundurulurlar.
Y. AliAnd those who have rejected Faith and falsely denied our Signs and the meeting of the Hereafter,- such shall be brought forth to Punishment.
 Words|
15.
[32:20]
veemme-lleẕîne feseḳû feme'vâhümü-nnâr. küllemâ erâdû ey yaḫrucû minhâ ü`îdû fîhâ veḳîle lehüm ẕûḳû `aẕâbe-nnâri-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.وأما الذين فسقوا فمأواهم النار كلما أرادوا أن يخرجوا منها أعيدوا فيها وقيل لهم ذوقوا عذاب النار الذي كنتم به تكذبون
وَأَمَّا الَّذِينَ فَسَقُوا فَمَأْوَاهُمُ النَّارُ كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا أُعِيدُوا فِيهَا وَقِيلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı Ama fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: "Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!" denir.
Y. AliAs to those who are rebellious and wicked, their abode will be the Fire: every time they wish to get away therefrom, they will be forced thereinto, and it will be said to them: "Taste ye the Penalty of the Fire, the which ye were wont to reject as false."
 Words|
16.
[34:8]
efterâ `ale-llâhi keẕiben em bihî cinneh. beli-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati fi-l`aẕâbi veḍḍalâli-lbe`îd.أفترى على الله كذبا أم به جنة بل الذين لا يؤمنون بالآخرة في العذاب والضلال البعيد
أَفْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَم بِهِ جِنَّةٌ بَلِ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ فِي الْعَذَابِ وَالضَّلَالِ الْبَعِيدِ
Elmalılı O, bir yalanı Allah'a iftira mı etti, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, doğrusu âhirete inanmayanlar, derin bir sapıklıkla azab içindedirler.
Y. Ali"Has he invented a falsehood against Allah, or has a spirit (seized) him?"- Nay, it is those who believe not in the Hereafter, that are in (real) Penalty, and in farthest error.
 Words|
17.
[34:42]
felyevme lâ yemlikü ba`ḍuküm liba`ḍin nef`av velâ ḍarrâ. veneḳûlü lilleẕîne żalemû ẕûḳû `aẕâbe-nnâri-lletî küntüm bihâ tükeẕẕibûn.فاليوم لا يملك بعضكم لبعض نفعا ولا ضرا ونقول للذين ظلموا ذوقوا عذاب النار التي كنتم بها تكذبون
فَالْيَوْمَ لَا يَمْلِكُ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ نَّفْعًا وَلَا ضَرًّا وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Elmalılı İşte o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere: "Tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!" deriz.
Y. AliSo on that Day no power shall they have over each other, for profit or harm: and We shall say to the wrong-doers, "Taste ye the Penalty of the Fire,- the which ye were wont to deny!"
 Words|
18.
[34:45]
vekeẕẕebe-lleẕîne min ḳablihim vemâ belegû mi`şâra mâ âteynâhüm fekeẕẕebû rusülî. fekeyfe kâne nekîr.وكذب الذين من قبلهم وما بلغوا معشار ما آتيناهم فكذبوا رسلي فكيف كان نكير
وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا آتَيْنَاهُمْ فَكَذَّبُوا رُسُلِي فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Elmalılı Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu?
Y. AliAnd their predecessors rejected (the Truth); these have not received a tenth of what We had granted to those: yet when they rejected My messengers, how (terrible) was My rejection (of them)!
 Words|
19.
[35:4]
veiy yükeẕẕibûke feḳad küẕẕibet rusülüm min ḳablik. veile-llâhi türce`u-l'ümûr.وإن يكذبوك فقد كذبت رسل من قبلك وإلى الله ترجع الأمور
وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ
Elmalılı Eğer onlar seni yalanlıyorlarsa, senden önce birçok peygamberler de yalanlandılar. Bütün işler Allah'a döndürülür.
Y. AliAnd if they reject thee, so were messengers rejected before thee: to Allah back for decision all affairs.
 Words|
20.
[35:25]
veiy yükeẕẕibûke feḳad keẕẕebe-lleẕîne min ḳablihim. câethüm rusülühüm bilbeyyinâti vebizzübüri vebilkitâbi-lmünîr.وإن يكذبوك فقد كذب الذين من قبلهم جاءتهم رسلهم بالبينات وبالزبر وبالكتاب المنير
وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُنِيرِ
Elmalılı Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Onlara peygamberleri mucizelerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.
Y. AliAnd if they reject thee, so did their predecessors, to whom came their messengers with Clear Signs, Books of dark prophecies, and the Book of Enlightenment.
 Words|
21.
[36:14]
iẕ erselnâ ileyhimü-ŝneyni fekeẕẕebûhümâ fe`azzeznâ biŝâliŝin feḳâlû innâ ileyküm mürselûn.إذ أرسلنا إليهم اثنين فكذبوهما فعززنا بثالث فقالوا إنا إليكم مرسلون
إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُوا إِنَّا إِلَيْكُم مُّرْسَلُونَ
Elmalılı Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. Biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz." dediler.
Y. AliWhen We (first) sent to them two messengers, they rejected them: But We strengthened them with a third: they said, "Truly, we have been sent on a mission to you."
 Words|
22.
[36:15]
ḳâlû mâ entüm illâ beşerum miŝlünâ vemâ enzele-rraḥmânü min şey'in in entüm illâ tekẕibûn.قالوا ما أنتم إلا بشر مثلنا وما أنزل الرحمن من شيء إن أنتم إلا تكذبون
قَالُوا مَا أَنتُمْ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَمَا أَنزَلَ الرَّحْمَن مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ تَكْذِبُونَ
Elmalılı Onlar da: "Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.
Y. AliThe (people) said: "Ye are only men like ourselves; and (Allah) Most Gracious sends no sort of revelation: ye do nothing but lie."
 Words|
23.
[37:21]
hâẕâ yevmü-lfaṣli-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.هذا يوم الفصل الذي كنتم به تكذبون
هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı (Onlara): "İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir.
Y. Ali(A voice will say,) "This is the Day of Sorting Out, whose truth ye (once) denied!"
 Words|
24.
[37:127]
fekeẕẕebûhü feinnehüm lemuḥḍarûn.فكذبوه فإنهم لمحضرون
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ
Elmalılı Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.
Y. AliBut they rejected him, and they will certainly be called up (for punishment),-
 Words|
25.
[37:152]
velede-llâhü veinnehüm lekâẕibûn.ولد الله وإنهم لكاذبون
وَلَدَ اللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Elmalılı Ha!.. Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından dolayı: "Allah doğurdu" derler. Hiç şüphesiz onlar, yalancıdırlar.
Y. Ali"Allah has begotten children"? but they are liars!
 Words|
26.
[38:4]
ve`acibû en câehüm münẕirum minhüm. veḳâle-lkâfirûne hâẕâ sâḥirun keẕẕâb.وعجبوا أن جاءهم منذر منهم وقال الكافرون هذا ساحر كذاب
وَعَجِبُوا أَن جَاءَهُم مُّنذِرٌ مِّنْهُمْ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ
Elmalılı İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdır, yalancıdır" dediler.
Y. AliSo they wonder that a Warner has come to them from among themselves! and the Unbelievers say, "This is a sorcerer telling lies!
 Words|
27.
[38:12]
keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥiv ve`âdüv vefir`avnü ẕü-l'evtâd.كذبت قبلهم قوم نوح وعاد وفرعون ذو الأوتاد
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
Elmalılı Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamışlardı.
Y. AliBefore them (were many who) rejected messengers,- the people of Noah, and 'Ad, and Pharaoh, the Lord of Stakes,
 Words|
28.
[38:14]
in küllün illâ keẕẕebe-rrusüle feḥaḳḳa `iḳâb.إن كل إلا كذب الرسل فحق عقاب
إِن كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ
Elmalılı Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu.
Y. AliNot one (of them) but rejected the messengers, but My punishment came justly and inevitably (on them).
 Words|
29.
[39:3]
elâ lillâhi-ddînü-lḫâliṣ. velleẕîne-tteḫaẕû min dûnihî evliyâ'. mâ na`büdühüm illâ liyüḳarribûnâ ile-llâhi zülfâ. inne-llâhe yaḥkümü beynehüm fî mâ hüm fîhi yaḫtelifûn. inne-llâhe lâ yehdî men hüve kâẕibün keffâr.ألا لله الدين الخالص والذين اتخذوا من دونه أولياء ما نعبدهم إلا ليقربونا إلى الله زلفى إن الله يحكم بينهم في ما هم فيه يختلفون إن الله لا يهدي من هو كاذب كفار
أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَى إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
Elmalılı İyi bil ki, halis din ancak Allah'ındır. O'ndan başka birtakım dostlar tutanlar da şöyle demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz.
Y. AliIs it not to Allah that sincere devotion is due? But those who take for protectors other than Allah (say): "We only serve them in order that they may bring us nearer to Allah." Truly Allah will judge between them in that wherein they differ. But Allah guides not such as are false and ungrateful.
 Words|
30.
[39:25]
keẕẕebe-lleẕîne min ḳablihim feetâhümü-l`aẕâbü min ḥayŝü lâ yeş`urûn.كذب الذين من قبلهم فأتاهم العذاب من حيث لا يشعرون
كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَأَتَاهُمْ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ
Elmalılı Onlardan öncekiler de yalanladılar da kendilerine, hatırlarına gelmez yönden azab geliverdi.
Y. AliThose before them (also) rejected (revelation), and so the Punishment came to them from directions they did not perceive.
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17