1. [63:11] | veley yü'eḫḫira-llâhü nefsen iẕâ câe ecelühâ. vellâhü ḫabîrum bimâ ta`melûn. | ولن يؤخر الله نفسا إذا جاء أجلها والله خبير بما تعملون وَلَن يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْسًا إِذَا جَاءَ أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | Allah süresi geldiği zaman hiç bir canı ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. |
Y. Ali | But to no soul will Allah grant respite when the time appointed (for it) has come; and Allah is well acquainted with (all) that ye do.
|
Words | | |
2. [64:2] | hüve-lleẕî ḫaleḳaküm feminküm kâfiruv veminküm mü'min. vellâhü bimâ ta`melûne beṣîr. | هو الذي خلقكم فمنكم كافر ومنكم مؤمن والله بما تعملون بصير هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
---|
Elmalılı | Sizi O yarattı. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptıklarınızı görmektedir. |
Y. Ali | It is He Who has created you; and of you are some that are Unbelievers, and some that are Believers: and Allah sees well all that ye do.
|
Words | | |
3. [64:7] | za`ame-lleẕîne keferû el ley yüb`aŝû. ḳul belâ verabbî letüb`aŝünne ŝümme letünebbeünne bimâ `amiltüm. veẕâlike `ale-llâhi yesîr. | زعم الذين كفروا أن لن يبعثوا قل بلى وربي لتبعثن ثم لتنبؤن بما عملتم وذلك على الله يسير زَعَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَن لَّن يُبْعَثُوا قُلْ بَلَى وَرَبِّي لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ وَذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ |
---|
Elmalılı | İnkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Hayır! Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır". |
Y. Ali | The Unbelievers think that they will not be raised up (for Judgment). Say: "Yea, By my Lord, Ye shall surely be raised up: then shall ye be told (the truth) of all that ye did. And that is easy for Allah."
|
Words | | |
4. [64:8] | feâminû billâhi verasûlihî vennûri-lleẕî enzelnâ. vellâhü bimâ ta`melûne ḫabîr. | فآمنوا بالله ورسوله والنور الذي أنزلنا والله بما تعملون خبير فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنزَلْنَا وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
---|
Elmalılı | Artık Allah'a, Resulüne ve indirdiğimiz nura (Kur'ân'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. |
Y. Ali | Believe, therefore, in Allah and His Messenger, and in the Light which we have sent down. And Allah is well acquainted with all that ye do.
|
Words | | |
5. [69:24] | külû veşrabû henîem bimâ esleftüm fi-l'eyyâmi-lḫâliyeh. | كلوا واشربوا هنيئا بما أسلفتم في الأيام الخالية كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ |
---|
Elmalılı | "Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yeyin, için." (denir). |
Y. Ali | "Eat ye and drink ye, with full satisfaction; because of the (good) that ye sent before you, in the days that are gone!"
|
Words | | |
6. [69:38] | felâ uḳsimü bimâ tübṣirûn. | فلا أقسم بما تبصرون فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Andolsun gördüklerinize, |
Y. Ali | So I do call to witness what ye see,
|
Words | | |
7. [72:28] | liya`leme en ḳad eblegû risâlâti rabbihim veeḥâṭa bimâ ledeyhim veaḥṣâ külle şey'in `adedâ. | ليعلم أن قد أبلغوا رسالات ربهم وأحاط بما لديهم وأحصى كل شيء عددا لِّيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا |
---|
Elmalılı | Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır |
Y. Ali | "That He may know that they have (truly) brought and delivered the Messages of their Lord: and He surrounds (all the mysteries) that are with them, and takes account of every single thing."
|
Words | | |
8. [74:38] | küllü nefsim bimâ kesebet rahîneh. | كل نفس بما كسبت رهينة كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ |
---|
Elmalılı | Her nefis kendi kazancına bağlıdır. |
Y. Ali | Every soul will be (held) in pledge for its deeds.
|
Words | | |
9. [75:13] | yünebbeü-l'insânü yevmeiẕim bimâ ḳaddeme veeḫḫar. | ينبأ الإنسان يومئذ بما قدم وأخر يُنَبَّؤُاْ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ |
---|
Elmalılı | O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir. |
Y. Ali | That Day will Man be told (all) that he put forward, and all that he put back.
|
Words | | |
10. [76:12] | vecezâhüm bimâ ṣaberû cennetev veḥarîrâ. | وجزاهم بما صبروا جنة وحريرا وَجَزَاهُم بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا |
---|
Elmalılı | Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir. |
Y. Ali | And because they were patient and constant, He will reward them with a Garden and (garments of) silk.
|
Words | | |
11. [77:43] | külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn. | كلوا واشربوا هنيئا بما كنتم تعملون كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için" (denir). |
Y. Ali | "Eat ye and drink ye to your heart's content: for that ye worked (Righteousness).
|
Words | | |
12. [84:23] | vellâhü a`lemü bimâ yû`ûn. | والله أعلم بما يوعون وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ |
---|
Elmalılı | Oysa Allah içlerinde sakladıklarını biliyor. |
Y. Ali | But Allah has full knowledge of what they secrete (in their breasts)
|
Words | | |