1. [5:28] | leim besaṭte ileyye yedeke litaḳtülenî mâ ene bibâsiṭiy yediye ileyke liaḳtülek. innî eḫâfü-llâhe rabbe-l`âlemîn. | لئن بسطت إلي يدك لتقتلني ما أنا بباسط يدي إليك لأقتلك إني أخاف الله رب العالمين لَئِن بَسَطتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَاْ بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لِأَقْتُلَكَ إِنِّي أَخَافُ اللّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "Allah'a yemin ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim, ben âlemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım. |
Y. Ali | "If thou dost stretch thy hand against me, to slay me, it is not for me to stretch my hand against thee to slay thee: for I do fear Allah, the cherisher of the worlds.
|
Words | | |
2. [6:15] | ḳul innî eḫâfü in `aṣaytü rabbî `aẕâbe yevmin `ażîm. | قل إني أخاف إن عصيت ربي عذاب يوم عظيم قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
---|
Elmalılı | De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım". |
Y. Ali | Say: "I would, if I disobeyed my Lord, indeed have fear of the penalty of a Mighty Day.
|
Words | | |
3. [6:80] | veḥâccehû ḳavmüh. ḳâle etüḥâccûnnî fi-llâhi veḳad hedân. velâ eḫâfü mâ tüşrikûne bihî illâ ey yeşâe rabbî şey'â. vesi`a rabbî külle şey'in `ilmâ. efelâ teteẕekkerûn. | وحاجه قومه قال أتحاجوني في الله وقد هدان ولا أخاف ما تشركون به إلا أن يشاء ربي شيئا وسع ربي كل شيء علما أفلا تتذكرون وَحَآجَّهُ قَوْمُهُ قَالَ أَتُحَاجُّونِّي فِي اللّهِ وَقَدْ هَدَانِ وَلاَ أَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ بِهِ إِلاَّ أَن يَشَاءَ رَبِّي شَيْئًا وَسِعَ رَبِّي كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا أَفَلاَ تَتَذَكَّرُونَ |
---|
Elmalılı | Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: "Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?" |
Y. Ali | His people disputed with him. He said: "(Come) ye to dispute with me, about Allah, when He (Himself) hath guided me? I fear not (the beings) ye associate with Allah: Unless my Lord willeth, (nothing can happen). My Lord comprehendeth in His knowledge all things. Will ye not (yourselves) be admonished?
|
Words | | |
4. [6:81] | vekeyfe eḫâfü mâ eşraktüm velâ teḫâfûne enneküm eşraktüm billâhi mâ lem yünezzil bihî `aleyküm sülṭânâ. feeyyü-lferîḳayni eḥaḳḳu bil'emn. in küntüm ta`lemûn. | وكيف أخاف ما أشركتم ولا تخافون أنكم أشركتم بالله ما لم ينزل به عليكم سلطانا فأي الفريقين أحق بالأمن إن كنتم تعلمون وَكَيْفَ أَخَافُ مَا أَشْرَكْتُمْ وَلاَ تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُم بِاللّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ أَحَقُّ بِالْأَمْنِ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | "Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?" Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır? |
Y. Ali | "How should I fear (the beings) ye associate with Allah, when ye fear not to give partners to Allah without any warrant having been given to you? Which of (us) two parties hath more right to security? (tell me) if ye know.
|
Words | | |
5. [7:59] | leḳad erselnâ nûḥan ilâ ḳavmihî feḳâle yâ ḳavmi-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin `ażîm. | لقد أرسلنا نوحا إلى قومه فقال يا قوم اعبدوا الله ما لكم من إله غيره إني أخاف عليكم عذاب يوم عظيم لَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ إِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
---|
Elmalılı | Andolsun ki Nûh'u elçi olarak kavmine gönderdik de dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum." |
Y. Ali | We sent Noah to his people. He said: "O my people! worship Allah! ye have no other god but Him. I fear for you the punishment of a dreadful day!
|
Words | | |
6. [8:48] | veiẕ zeyyene lehümü-şşeyṭânü a`mâlehüm veḳâle lâ gâlibe lekümü-lyevme mine-nnâsi veinnî cârul leküm. felemmâ terâeti-lfietâni nekeṣa `alâ `aḳibeyhi veḳâle innî berîüm minküm innî erâ mâ lâ teravne innî eḫâfü-llâh. vellâhü şedîdü-l`iḳâb. | وإذ زين لهم الشيطان أعمالهم وقال لا غالب لكم اليوم من الناس وإني جار لكم فلما تراءت الفئتان نكص على عقبيه وقال إني بريء منكم إني أرى ما لا ترون إني أخاف الله والله شديد العقاب وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ وَقَالَ لاَ غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَّكُمْ فَلَمَّا تَرَاءَتِ الْفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَى عَقِبَيْهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكُمْ إِنِّي أَرَى مَا لاَ تَرَوْنَ إِنِّيَ أَخَافُ اللّهَ وَاللّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ |
---|
Elmalılı | Şeytan, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, "Bu gün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım." demişti. Fakat iki tarafın karşı karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle dedi: "Ben sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeyeceğiniz şeyler görüyorum ve ben Allah'dan korkarım. Ayrıca Allah'ın azabı çok çetindir." |
Y. Ali | Remember Satan made their (sinful) acts seem alluring to them, and said: "No one among men can overcome you this day, while I am near to you": But when the two forces came in sight of each other, he turned on his heels, and said: "Lo! I am clear of you; lo! I see what ye see not; Lo! I fear Allah: for Allah is strict in punishment."
|
Words | | |
7. [10:15] | veiẕâ tütlâ `aleyhim âyâtünâ beyyinâtin ḳâle-lleẕîne lâ yercûne liḳâene-'ti biḳur'ânin gayri hâẕâ ev beddilh. ḳul mâ yekûnü lî en übeddilehû min tilḳâi nefsî. in ettebi`u illâ mâ yûḥâ ileyy. innî eḫâfü in `aṣaytü rabbî `aẕâbe yevmin `ażîm. | وإذا تتلى عليهم آياتنا بينات قال الذين لا يرجون لقاءنا ائت بقرآن غير هذا أو بدله قل ما يكون لي أن أبدله من تلقاء نفسي إن أتبع إلا ما يوحى إلي إني أخاف إن عصيت ربي عذاب يوم عظيم وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذِينَ لاَ يَرْجُونَ لِقَاءَنَا ائْتِ بِقُرْآنٍ غَيْرِ هَـذَا أَوْ بَدِّلْهُ قُلْ مَا يَكُونُ لِي أَنْ أُبَدِّلَهُ مِن تِلْقَاءِ نَفْسِي إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
---|
Elmalılı | Böyle iken, âyetlerimiz, kesin birer belge olarak kendilerine okunduğu zaman, o bizimle karşılaşmayı ummayanlar, "Bundan başka bir Kur'ân getir veya bunu değiştir." dediler. De ki, "Onu kendiliğimden değiştiremem, benim açımdan bu olacak bir şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Rabbime isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım." |
Y. Ali | But when Our Clear Signs are rehearsed unto them, those who rest not their hope on their meeting with Us, Say: "Bring us a reading other than this, or change this," Say: "It is not for me, of my own accord, to change it: I follow naught but what is revealed unto me: if I were to disobey my Lord, I should myself fear the penalty of a Great Day (to come)."
|
Words | | |
8. [11:3] | veeni-stagfirû rabbeküm ŝümme tûbû ileyhi yümetti`küm metâ`an ḥasenen ilâ ecelim müsemmev veyü'ti külle ẕî faḍlin faḍleh. vein tevellev feinnî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin kebîr. | وأن استغفروا ربكم ثم توبوا إليه يمتعكم متاعا حسنا إلى أجل مسمى ويؤت كل ذي فضل فضله وإن تولوا فإني أخاف عليكم عذاب يوم كبير وَأَنِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُم مَّتَاعًا حَسَنًا إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذِي فَضْلٍ فَضْلَهُ وَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبِيرٍ |
---|
Elmalılı | Ve Rabbinizin mağfiretini isteyin, sonra ona tevbe edin ki sizi, belli bir süreye kadar güzel güzel yaşatsın. Ve her fazilet sahibine layık olduğu ihsanı versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük bir günün azabından korkarım. |
Y. Ali | "(And to preach thus), 'Seek ye the forgiveness of your Lord, and turn to Him in repentance; that He may grant you enjoyment, good (and true), for a term appointed, and bestow His abounding grace on all who abound in merit! But if ye turn away, then I fear for you the penalty of a great day:
|
Words | | |
9. [11:26] | el lâ ta`büdû ille-llâh. innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin elîm. | أن لا تعبدوا إلا الله إني أخاف عليكم عذاب يوم أليم أَن لاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ اللّهَ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ أَلِيمٍ |
---|
Elmalılı | "Allah'dan başkasına ibadet etmeyin! Ben, size gelecek acı bir günün azabından korkarım." |
Y. Ali | "That ye serve none but Allah: Verily I do fear for you the penalty of a grievous day."
|
Words | | |
10. [11:84] | veilâ medyene eḫâhüm şu`aybâ. ḳâle yâ ḳavmi-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. velâ tenḳuṣü-lmikyâle velmîzâne innî erâküm biḫayriv veinnî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmim müḥîṭ. | وإلى مدين أخاهم شعيبا قال يا قوم اعبدوا الله ما لكم من إله غيره ولا تنقصوا المكيال والميزان إني أراكم بخير وإني أخاف عليكم عذاب يوم محيط وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ وَلاَ تَنقُصُواْ الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إِنِّيَ أَرَاكُم بِخَيْرٍ وَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ مُّحِيطٍ |
---|
Elmalılı | Medyen'e de kardeşleri Şu'ayb'i gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur. Ölçeği de, teraziyi de eksik tutmayın. Ben sizi hayır (bolluk) içinde görüyorum. Bununla beraber yine de sizi kuşatacak bir gününazabından korkuyorum." |
Y. Ali | To the Madyan People (We sent) Shu'aib, one of their own brethren: he said: "O my people! worship Allah: Ye have no other god but Him. And give not short measure or weight: I see you in prosperity, but I fear for you the penalty of a day that will compass (you) all round.
|
Words | | |
11. [19:45] | yâ ebeti innî eḫâfü ey yemesseke `aẕâbüm mine-rraḥmâni fetekûne lişşeyṭâni veliyyâ. | يا أبت إني أخاف أن يمسك عذاب من الرحمن فتكون للشيطان وليا يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمَن فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا |
---|
Elmalılı | "Babacığım! Doğrusu ben korkarım ki, sana Rahmân'dan bir azab dokunur da şeytana (cehennemde arkadaş) olursun." |
Y. Ali | "O my father! I fear lest a Penalty afflict thee from (Allah) Most Gracious, so that thou become to Satan a friend."
|
Words | | |
12. [26:12] | ḳâle rabbi innî eḫâfü ey yükeẕẕibûn. | قال رب إني أخاف أن يكذبون قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ |
---|
Elmalılı | (Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar." |
Y. Ali | He said: "O my Lord! I do fear that they will charge me with falsehood:
|
Words | | |
13. [26:135] | innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin `ażîm. | إني أخاف عليكم عذاب يوم عظيم إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
---|
Elmalılı | "Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum." |
Y. Ali | "Truly I fear for you the Penalty of a Great Day."
|
Words | | |
14. [28:34] | veeḫî hârûnü hüve efṣaḥu minnî lisânen feersilhü me`iye rid'ey yüṣaddiḳunî. innî eḫâfü ey yükeẕẕibûn. | وأخي هارون هو أفصح مني لسانا فأرسله معي ردءا يصدقني إني أخاف أن يكذبون وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي إِنِّي أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ |
---|
Elmalılı | "Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum." |
Y. Ali | "And my brother Aaron - He is more eloquent in speech than I: so send him with me as a helper, to confirm (and strengthen) me: for I fear that they may accuse me of falsehood."
|
Words | | |
15. [39:13] | ḳul innî eḫâfü in `aṣaytü rabbî `aẕâbe yevmin `ażîm. | قل إني أخاف إن عصيت ربي عذاب يوم عظيم قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
---|
Elmalılı | De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım." |
Y. Ali | Say: "I would, if I disobeyed my Lord, indeed have fear of the Penalty of a Mighty Day."
|
Words | | |
16. [40:26] | veḳâle fir`avnü ẕerûnî aḳtül mûsâ velyed`u rabbeh. innî eḫâfü ey yübeddile dîneküm ev ey yużhira fi-l'arḍi-lfesâd. | وقال فرعون ذروني أقتل موسى وليدع ربه إني أخاف أن يبدل دينكم أو أن يظهر في الأرض الفساد وَقَالَ فِرْعَوْنُ ذَرُونِي أَقْتُلْ مُوسَى وَلْيَدْعُ رَبَّهُ إِنِّي أَخَافُ أَن يُبَدِّلَ دِينَكُمْ أَوْ أَن يُظْهِرَ فِي الْأَرْضِ الْفَسَادَ |
---|
Elmalılı | Bir de Firavun: "Bırakın beni, öldüreyim Musa'yı da o Rabbine dua etsin. Çünkü ben onun, dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum" dedi. |
Y. Ali | Said Pharaoh: "Leave me to slay Moses; and let him call on his Lord! What I fear is lest he should change your religion, or lest he should cause mischief to appear in the land!"
|
Words | | |
17. [40:30] | veḳâle-lleẕî âmene yâ ḳavmi innî eḫâfü `aleyküm miŝle yevmi-l'aḥzâb. | وقال الذي آمن يا قوم إني أخاف عليكم مثل يوم الأحزاب وَقَالَ الَّذِي آمَنَ يَا قَوْمِ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُم مِّثْلَ يَوْمِ الْأَحْزَابِ |
---|
Elmalılı | O iman etmiş olan kimse de: "Ey kavmim! Doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum." |
Y. Ali | Then said the man who believed: "O my people! Truly I do fear for you something like the Day (of disaster) of the Confederates (in sin)!-
|
Words | | |
18. [40:32] | veyâ ḳavmi innî eḫâfü `aleyküm yevme-ttenâd. | ويا قوم إني أخاف عليكم يوم التناد وَيَا قَوْمِ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ يَوْمَ التَّنَادِ |
---|
Elmalılı | "Ey kavmim! Ben size gelecek o çağrışma gününden (kıyamet gününden) korkuyorum." |
Y. Ali | "And O my people! I fear for you a Day when there will be Mutual calling (and wailing),-
|
Words | | |
19. [46:21] | veẕkür eḫâ `âdin. iẕ enẕera ḳavmehû bil'aḥḳâfi veḳad ḫaleti-nnüẕüru mim beyni yedeyhi vemin ḫalfihî ellâ ta`büdû ille-llâh. innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin `ażîm. | واذكر أخا عاد إذ أنذر قومه بالأحقاف وقد خلت النذر من بين يديه ومن خلفه ألا تعبدوا إلا الله إني أخاف عليكم عذاب يوم عظيم وَاذْكُرْ أَخَا عَادٍ إِذْ أَنذَرَ قَوْمَهُ بِالْأَحْقَافِ وَقَدْ خَلَتِ النُّذُرُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
---|
Elmalılı | Ey Muhammed! Âd kavminin kardeşi Hud'u hatırla. Hani O, Ahkâf denilen yerde kavmini uyarmıştı. O'ndan önce ve sonra da nice peygamberler gelip geçmiştir. Hud, kavmine: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Çünkü ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum." demişti. |
Y. Ali | Mention (Hud) one of 'Ad's (own) brethren: Behold, he warned his people about the winding Sand-tracts: but there have been warners before him and after him: "Worship ye none other than Allah: Truly I fear for you the Penalty of a Mighty Day."
|
Words | | |
20. [59:16] | kemeŝeli-şşeyṭâni iẕ ḳâle lil'insâni-kfür. felemmâ kefera ḳâle innî berîüm minke innî eḫâfü-llâhe rabbe-l`âlemîn. | كمثل الشيطان إذ قال للإنسان اكفر فلما كفر قال إني بريء منك إني أخاف الله رب العالمين كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | (Yahudileri kandıran münafıkların durumu da) tıpkı şeytanın durumuna benzer ki insana "İnkâr et." dedi, (insan) inkar edince de: "Ben senden uzağım, ben âlemlerin Rabb'i Allah'tan korkarım!" dedi. |
Y. Ali | (Their allies deceived them), like the Evil One, when he says to man, "Deny Allah": but when (man) denies Allah, (the Evil One) says, "I am free of thee: I do fear Allah, the Lord of the Worlds!"
|
Words | | |