1. [3:169] | velâ taḥsebenne-lleẕîne ḳutilû fî sebîli-llâhi emvâtâ. bel aḥyâün `inde rabbihim yürzeḳûn. | ولا تحسبن الذين قتلوا في سبيل الله أمواتا بل أحياء عند ربهم يرزقون وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاءٌ عِندَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ |
---|
Elmalılı | Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rab'leri katında rızıklanmaktadırlar. |
Y. Ali | Think not of those who are slain in Allah's way as dead. Nay, they live, finding their sustenance in the presence of their Lord;
|
Words | | |
2. [3:188] | lâ taḥsebenne-lleẕîne yefraḥûne bimâ etev veyüḥibbûne ey yuḥmedû bimâ lem yef`alû felâ taḥsebennehüm bimefâzetim mine-l`aẕâb. velehüm `aẕâbün elîm. | لا تحسبن الذين يفرحون بما أتوا ويحبون أن يحمدوا بما لم يفعلوا فلا تحسبنهم بمفازة من العذاب ولهم عذاب أليم لاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ يَفْرَحُونَ بِمَا أَتَواْ وَّيُحِبُّونَ أَن يُحْمَدُواْ بِمَا لَمْ يَفْعَلُواْ فَلاَ تَحْسَبَنَّهُمْ بِمَفَازَةٍ مِّنَ الْعَذَابِ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ |
---|
Elmalılı | O yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları şeylerle de övülmek isteyenlerin (onacaklarını) sanma! Onların azaptan kurtulacaklarını da sanma! Onlar için can yakıcı bir azap vardır. |
Y. Ali | Think not that those who exult in what they have brought about, and love to be praised for what they have not done,- think escape the penalty. For them is a penalty Grievous indeed.
|
Words | | |
3. [14:42] | velâ taḥsebenne-llâhe gâfilen `ammâ ya`melu-żżâlimûne. innemâ yü'eḫḫiruhüm liyevmin teşḫaṣu fîhi-l'ebṣâr. | ولا تحسبن الله غافلا عما يعمل الظالمون إنما يؤخرهم ليوم تشخص فيه الأبصار وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الْأَبْصَارُ |
---|
Elmalılı | Ey Peygamber! Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ın gâfil olduğunu sanma! Ancak Allah, onların cezalarını, gözlerin dışa fırlayacağı güne erteler. |
Y. Ali | Think not that Allah doth not heed the deeds of those who do wrong. He but giveth them respite against a Day when the eyes will fixedly stare in horror,-
|
Words | | |
4. [14:47] | felâ taḥsebenne-llâhe muḫlife va`dihî rusüleh. inne-llâhe `azîzün ẕü-ntiḳâm. | فلا تحسبن الله مخلف وعده رسله إن الله عزيز ذو انتقام فَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ |
---|
Elmalılı | O halde sakın Allah'ın peygamberlerine olan vaadinden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah her şeye galiptir, intikam sahibidir. |
Y. Ali | Never think that Allah would fail his messengers in His promise: for Allah is Exalted in power, - the Lord of Retribution.
|
Words | | |
5. [24:57] | lâ taḥsebenne-lleẕîne keferû mü`cizîne fi-l'arḍ. veme'vâhümü-nnâr. velebi'se-lmeṣîr. | لا تحسبن الذين كفروا معجزين في الأرض ومأواهم النار ولبئس المصير لَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ وَلَبِئْسَ الْمَصِيرُ |
---|
Elmalılı | İnkâr edenlerin, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacaklarını sanmayasın! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir orası! |
Y. Ali | Never think thou that the Unbelievers are going to frustrate (Allah's Plan) on earth: their abode is the Fire,- and it is indeed an evil refuge!
|
Words | | |