1. [7:64] | fekeẕẕebûhü feenceynâhü velleẕîne me`ahû fi-lfülki veagraḳne-lleẕîne keẕẕebû biâyâtinâ. innehüm kânû ḳavmen `amîn. | فكذبوه فأنجيناه والذين معه في الفلك وأغرقنا الذين كذبوا بآياتنا إنهم كانوا قوما عمين فَكَذَّبُوهُ فَأَنجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُواْ قَوْماً عَمِينَ |
---|
Elmalılı | O'nu yalanladılar, biz de O'nu ve O'nunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları boğduk! Çünkü onlar, kalb gözleri körleşmiş bir kavim idiler. |
Y. Ali | But they rejected him, and We delivered him, and those with him, in the Ark: but We overwhelmed in the flood those who rejected Our signs. They were indeed a blind people!
|
Words | | |
2. [7:72] | feenceynâhü velleẕîne me`ahû biraḥmetim minnâ veḳaṭa`nâ dâbira-lleẕîne keẕẕebû biâyâtinâ vemâ kânû mü'minîn. | فأنجيناه والذين معه برحمة منا وقطعنا دابر الذين كذبوا بآياتنا وما كانوا مؤمنين فَأَنجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَمَا كَانُواْ مُؤْمِنِينَ |
---|
Elmalılı | Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik. |
Y. Ali | We saved him and those who adhered to him. By Our mercy, and We cut off the roots of those who rejected Our signs and did not believe.
|
Words | | |
3. [7:83] | feenceynâhü veehlehû ille-mraeteh. kânet mine-lgâbirîn. | فأنجيناه وأهله إلا امرأته كانت من الغابرين فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلاَّ امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ |
---|
Elmalılı | Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı(nı kurtarmadık) çünkü o, geride kalanlardan oldu. |
Y. Ali | But we saved him and his family, except his wife: she was of those who legged behind.
|
Words | | |
4. [26:119] | feenceynâhü vemem me`ahû fi-lfülki-lmeşḥûn. | فأنجيناه ومن معه في الفلك المشحون فَأَنجَيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
---|
Elmalılı | Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık. |
Y. Ali | So We delivered him and those with him, in the Ark filled (with all creatures).
|
Words | | |
5. [27:57] | feenceynâhü veehlehû ille-mraeteh. ḳaddernâhâ mine-lgâbirîn. | فأنجيناه وأهله إلا امرأته قدرناها من الغابرين فَأَنجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِرِينَ |
---|
Elmalılı | Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik. |
Y. Ali | But We saved him and his family, except his wife; her We destined to be of those who lagged behind.
|
Words | | |
6. [29:15] | feenceynâhü veaṣḥâbe-ssefîneti vece`alnâhâ âyetel lil`âlemîn. | فأنجيناه وأصحاب السفينة وجعلناها آية للعالمين فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ وَجَعَلْنَاهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık. |
Y. Ali | But We saved him and the companions of the Ark, and We made the (Ark) a Sign for all peoples!
|
Words | | |