1. [1:7] | ṣirâṭa-lleẕîne en`amte `aleyhim gayri-lmagḍûbi `aleyhim vele-ḍḍâllîn. | صراط الذين أنعمت عليهم غير المغضوب عليهم ولا الضالين صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلا الضَّالِّينَ |
---|
Elmalılı | O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil. |
Y. Ali | The way of those on whom Thou hast bestowed Thy Grace, those whose (portion) is not wrath, and who go not astray.
|
Words | | |
2. [2:198] | leyse `aleyküm cünâḥun en tebtegû faḍlem mir rabbiküm. feiẕâ efaḍtüm min `arafâtin feẕkürü-llâhe `inde-lmeş`ari-lḥarâm. veẕkürûhü kemâ hedâküm. vein küntüm min ḳablihî lemine-ḍḍâllîn. | ليس عليكم جناح أن تبتغوا فضلا من ربكم فإذا أفضتم من عرفات فاذكروا الله عند المشعر الحرام واذكروه كما هداكم وإن كنتم من قبله لمن الضالين لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَبْتَغُواْ فَضْلاً مِّن رَّبِّكُمْ فَإِذَا أَفَضْتُم مِّنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُواْ اللّهَ عِندَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدَاكُمْ وَإِن كُنتُم مِّن قَبْلِهِ لَمِنَ الضَّآلِّينَ |
---|
Elmalılı | Rabbinizin lütfunu istemenizde size bir günah yoktur. Arafat'tan indiğiniz zaman Meş'ari Haram yanında (Müzdelife'de) Allah'ı zikredin. O'nu, size gösterdiği şekilde zikredin. Doğrusu siz, bundan önce gerçekten sapmışlardandınız. |
Y. Ali | It is no crime in you if ye seek of the bounty of your Lord (during pilgrimage). Then when ye pour down from (Mount) Arafat, celebrate the praises of Allah at the Sacred Monument, and celebrate His praises as He has directed you, even though, before this, ye went astray.
|
Words | | |
3. [6:77] | felemmâ rae-lḳamera bâzigan ḳâle hâẕâ rabbî. felemmâ efele ḳâle leil lem yehdinî rabbî leekûnenne mine-lḳavmi-ḍḍâllîn. | فلما رأى القمر بازغا قال هذا ربي فلما أفل قال لئن لم يهدني ربي لأكونن من القوم الضالين فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَـذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِن لَّمْ يَهْدِنِي رَبِّي لَأَكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ |
---|
Elmalılı | Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur" dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum" dedi. |
Y. Ali | When he saw the moon rising in splendour, he said: "This is my Lord." But when the moon set, He said: "unless my Lord guide me, I shall surely be among those who go astray."
|
Words | | |
4. [26:20] | ḳâle fe`altühâ iẕev veenâ mine-ḍḍâllîn. | قال فعلتها إذا وأنا من الضالين قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ |
---|
Elmalılı | Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım." |
Y. Ali | Moses said: "I did it then, when I was in error.
|
Words | | |
5. [26:86] | vagfir liebî innehû kâne mine-ḍḍâllîn. | واغفر لأبي إنه كان من الضالين وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ |
---|
Elmalılı | "Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. " |
Y. Ali | "Forgive my father, for that he is among those astray;
|
Words | | |
6. [56:92] | veemmâ in kâne mine-lmükeẕẕibîne-ḍḍâllîn. | وأما إن كان من المكذبين الضالين وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ |
---|
Elmalılı | Ama yalanlayıcı sapıklardan ise; |
Y. Ali | And if he be of those who treat (Truth) as Falsehood, who go wrong,
|
Words | | |