1. [2:198] | leyse `aleyküm cünâḥun en tebtegû faḍlem mir rabbiküm. feiẕâ efaḍtüm min `arafâtin feẕkürü-llâhe `inde-lmeş`ari-lḥarâm. veẕkürûhü kemâ hedâküm. vein küntüm min ḳablihî lemine-ḍḍâllîn. | ليس عليكم جناح أن تبتغوا فضلا من ربكم فإذا أفضتم من عرفات فاذكروا الله عند المشعر الحرام واذكروه كما هداكم وإن كنتم من قبله لمن الضالين لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَبْتَغُواْ فَضْلاً مِّن رَّبِّكُمْ فَإِذَا أَفَضْتُم مِّنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُواْ اللّهَ عِندَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدَاكُمْ وَإِن كُنتُم مِّن قَبْلِهِ لَمِنَ الضَّآلِّينَ |
---|
Elmalılı | Rabbinizin lütfunu istemenizde size bir günah yoktur. Arafat'tan indiğiniz zaman Meş'ari Haram yanında (Müzdelife'de) Allah'ı zikredin. O'nu, size gösterdiği şekilde zikredin. Doğrusu siz, bundan önce gerçekten sapmışlardandınız. |
Y. Ali | It is no crime in you if ye seek of the bounty of your Lord (during pilgrimage). Then when ye pour down from (Mount) Arafat, celebrate the praises of Allah at the Sacred Monument, and celebrate His praises as He has directed you, even though, before this, ye went astray.
|
Words | | ليس - Not is| عليكم - on you| جناح - any sin| أن - that| تبتغوا - you seek| فضلا - bounty| من - from| ربكم - your Lord.| فإذا - And when| أفضتم - you depart| من - from| عرفات - (Mount) Arafat| فاذكروا - then remember| الله - Allah| عند - near| المشعر - the Monument| الحرام - [the] Sacred.| واذكروه - And remember Him| كما - as| هداكم - He (has) guided you,| وإن - [and] though| كنتم - you were| من - [from]| قبله - before [it],| لمن - surely among| الضالين - those who went astray.| |
Pickthal | It is no sin for you that ye seek the bounty of your Lord (by trading). But, when ye press on in the multitude from 'Arafat, remember Allah by the sacred monument. Remember Him as He hath guided you, although before ye were of those astray. |
Arberry | It is no fault in you, that you should seek bounty from your Lord; but when you press on from Arafat, then remember God at the Holy Waymark, and remember Him as He has guided you, though formerly you were gone astray. |
Shakir | There is no blame on you in seeking bounty from your Lord, so when you hasten on from "Arafat", then remember Allah near the Holy Monument, and remember Him as He has guided you, though before that you were certainly of the erring ones. |
Free Minds | There is no sin upon you to seek goodness from your Lord. So when you disperse from the elevated location, then remember God towards the decree which is restricted, and remember Him as He has guided you, for you were before that straying. |
Qaribullah | It shall be no offense for you to seek the bounty of your Lord. When you surge on from Arafat, remember Allah as you approach the Holy Mountain of Mash'ar. Remember Him as it is He who guided you though before that you were amongst the astray. |
Asad | [However,] you will be committing no sin if [during the pilgrimage] you seek to obtain any bounty from your Sustainer. And when you surge downward in multitudes from `Arafat, remember God at the holy place, and remember Him as the One who guided you after you had indeed been lost on your way; |
Diyanet Vakfı | (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz. |
Diyanet | Rabbiniz'den refah istemenizde bir engel yoktur. Arafat'tan indiğinizde, Allah'ı Meşari Haram'da anın; O'nu, size gösterdiği şekilde zikredin. Nitekim siz önceleri hiç şüphesiz sapıklardandınız. |
Edip Yüksel | Rabbinizin lütfunu (hac bölgesinde ticaret yaparak) aramanızda sakınca yok. Arafat'tan ayrıldığınızda Kutsal Bölgede ALLAH'ı anın. Sizi doğru yola ilettiği için O'nu anın; bundan önce siz sapıtmıştınız. |
Suat Yıldırım | Hac mevsiminde ticaret yaparak, Rabbinizden size gelecek kâr ve yarar taleb etmenizde size bir vebal yoktur. Arafat'ta vakfeden ayrılıp sel gibi Müzdelife’ye doğru akın ettiğinizde, Meş’ar-ı Haram’da Allah’ı zikredin. O size nasıl güzelce doğru yolu gösterdiyse, siz de öyle güzel bir şekilde O’nu zikredin! Bilirsiniz ki, O’nun yol göstermesinden önce siz yolu şaşırmış kimselerdendiniz. |
Yaşar Nuri Öztürk | Rabbinizden bir lütuf ve bereket istemenizde hiçbir sakınca yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin. O'nu, O'nun size gösterdiği gibi anın. Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Rabbinizden rızık fazlalığı isteyerek ticarette bulunmanızda bir beis yok. Arafat'tan seller gibi boşanıp hep beraber inince de Meş'arülHaram'da Allah'ı anın. Hem de o, size doğru yolu nasıl gösterdi, onu anmanızı nasıl bellettiyse öyle anın. Bundan önce gerçekten de sapıklardandınız ya. |
Ali Bulaç | Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız. |
Süleyman Ateş | Rabbinizin lutuf ve keremini aramanızda sizin için bir günah yoktur. Arafat(taki duruş)tan ayrılıp (Müzdelife'ye) akın edince Meş'ar-i haram'da Allah'ı anın, O'nun size gösterdiği biçimde O'nu anın. O'nun yol göstermesinden önce siz, sapıklardan idiniz. |
Önceki [2:197]< >[2:199] Sonraki |