Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 61 ... 90 | 112 - Kök: خوف
1.
[19:45]
yâ ebeti innî eḫâfü ey yemesseke `aẕâbüm mine-rraḥmâni fetekûne lişşeyṭâni veliyyâ.يا أبت إني أخاف أن يمسك عذاب من الرحمن فتكون للشيطان وليا
يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمَن فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا
Elmalılı "Babacığım! Doğrusu ben korkarım ki, sana Rahmân'dan bir azab dokunur da şeytana (cehennemde arkadaş) olursun."
Y. Ali"O my father! I fear lest a Penalty afflict thee from (Allah) Most Gracious, so that thou become to Satan a friend."
 Words|
2.
[20:21]
ḳâle ḫuẕhâ velâ teḫaf. senü`îdühâ sîratehe-l'ûlâ.قال خذها ولا تخف سنعيدها سيرتها الأولى
قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى
Elmalılı Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz"
Y. Ali(Allah) said, "Seize it, and fear not: We shall return it at once to its former condition"..
 Words|
3.
[20:45]
ḳâlâ rabbenâ innenâ neḫâfü ey yefruṭa `aleynâ ev ey yaṭgâ.قالا ربنا إننا نخاف أن يفرط علينا أو أن يطغى
قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَن يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَن يَطْغَى
Elmalılı (Musa ile Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasından veya azgınlığını artırmasından korkarız" dediler.
Y. AliThey (Moses and Aaron) said: "Our Lord! We fear lest he hasten with insolence against us, or lest he transgress all bounds."
 Words|
4.
[20:46]
ḳâle lâ teḫâfâ innenî me`akümâ esme`u veerâ.قال لا تخافا إنني معكما أسمع وأرى
قَالَ لَا تَخَافَا إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَى
Elmalılı Allah buyurdu ki: "Korkmayın, zira ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm."
Y. AliHe said: "Fear not: for I am with you: I hear and see (everything).
 Words|
5.
[20:67]
feevcese fî nefsihî ḫîfetem mûsâ.فأوجس في نفسه خيفة موسى
فَأَوْجَسَ فِي نَفْسِهِ خِيفَةً مُّوسَى
Elmalılı Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti.
Y. AliSo Moses conceived in his mind a (sort of) fear.
 Words|
6.
[20:68]
ḳulnâ lâ teḫaf inneke ente-l'a`lâ.قلنا لا تخف إنك أنت الأعلى
قُلْنَا لَا تَخَفْ إِنَّكَ أَنتَ الْأَعْلَى
Elmalılı Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (galib geleceksin) "
Y. AliWe said: "Fear not! for thou hast indeed the upper hand:
 Words|
7.
[20:77]
veleḳad evḥaynâ ilâ mûsâ en esri bi`ibâdî faḍrib lehüm ṭarîḳan fi-lbaḥri yebesâ. lâ teḫâfü derakev velâ taḫşâ.ولقد أوحينا إلى موسى أن أسر بعبادي فاضرب لهم طريقا في البحر يبسا لا تخاف دركا ولا تخشى
وَلَقَدْ أَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي فَاضْرِبْ لَهُمْ طَرِيقًا فِي الْبَحْرِ يَبَسًا لَّا تَخَافُ دَرَكًا وَلَا تَخْشَى
Elmalılı Gerçekten Musa'ya şöyle vahyettik: "Kullarımla geceleyin yürü (Mısır'dan çık) de (asânı vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artık firavun tarafından) yetişilmekten korkmazsın ve (boğulmaktan) endişe de etmezsin."
Y. AliWe sent an inspiration to Moses: "Travel by night with My servants, and strike a dry path for them through the sea, without fear of being overtaken (by Pharaoh) and without (any other) fear."
 Words|
8.
[20:112]
vemey ya`mel mine-ṣṣâliḥâti vehüve mü'minün felâ yeḫâfü żulmev velâ haḍmâ.ومن يعمل من الصالحات وهو مؤمن فلا يخاف ظلما ولا هضما
وَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا يَخَافُ ظُلْمًا وَلَا هَضْمًا
Elmalılı Her kim de mümin olarak salih amelleri işlerse, artık o, ne bir haksızlıktan ve ne de çiğnenmekden korkar.
Y. AliBut he who works deeds of righteousness, and has faith, will have no fear of harm nor of any curtailment (of what is his due).
 Words|
9.
[24:37]
ricâlül lâ tülhîhim ticâratüv velâ bey`un `an ẕikri-llâhi veiḳâmi-ṣṣalâti veîtâi-zzekâti yeḫâfûne yevmen teteḳallebü fîhi-lḳulûbü vel'ebṣâr.رجال لا تلهيهم تجارة ولا بيع عن ذكر الله وإقام الصلاة وإيتاء الزكاة يخافون يوما تتقلب فيه القلوب والأبصار
رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
Elmalılı Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Y. AliBy men whom neither traffic nor merchandise can divert from the Remembrance of Allah, nor from regular Prayer, nor from the practice of regular Charity: Their (only) fear is for the Day when hearts and eyes will be transformed (in a world wholly new),-
 Words|
10.
[24:50]
efî ḳulûbihim meraḍun emi-rtâbû em yeḫâfûne ey yeḥîfe-llâhü `aleyhim verasûlüh. bel ülâike hümu-żżâlimûn.أفي قلوبهم مرض أم ارتابوا أم يخافون أن يحيف الله عليهم ورسوله بل أولئك هم الظالمون
أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ بَلْ أُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Elmalılı Kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa şüphe ve tereddüd içinde midirler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!
Y. AliIs it that there is a disease in their hearts? or do they doubt, or are they in fear, that Allah and His Messenger will deal unjustly with them? Nay, it is they themselves who do wrong.
 Words|
11.
[24:55]
ve`ade-llâhü-lleẕîne âmenû minküm ve`amilu-ṣṣâliḥâti leyestaḫlifennehüm fi-l'arḍi keme-staḫlefe-lleẕîne min ḳablihim. veleyümekkinenne lehüm dînehümü-lleẕi-rteḍâ lehüm veleyübeddilennehüm mim ba`di ḫavfihim emnâ. ya`büdûnenî lâ yüşrikûne bî şey'â. vemen kefera ba`de ẕâlike feülâike hümü-lfâsiḳûn.وعد الله الذين آمنوا منكم وعملوا الصالحات ليستخلفنهم في الأرض كما استخلف الذين من قبلهم وليمكنن لهم دينهم الذي ارتضى لهم وليبدلنهم من بعد خوفهم أمنا يعبدونني لا يشركون بي شيئا ومن كفر بعد ذلك فأولئك هم الفاسقون
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Elmalılı Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi, kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağnı vaad etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler. Hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkarlardır.
Y. AliAllah has promised, to those among you who believe and work righteous deeds, that He will, of a surety, grant them in the land, inheritance (of power), as He granted it to those before them; that He will establish in authority their religion - the one which He has chosen for them; and that He will change (their state), after the fear in which they (lived), to one of security and peace: 'They will worship Me (alone) and not associate aught with Me. 'If any do reject Faith after this, they are rebellious and wicked.
 Words|
12.
[26:12]
ḳâle rabbi innî eḫâfü ey yükeẕẕibûn.قال رب إني أخاف أن يكذبون
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ
Elmalılı (Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar."
Y. AliHe said: "O my Lord! I do fear that they will charge me with falsehood:
 Words|
13.
[26:14]
velehüm `aleyye ẕembün feeḫâfü ey yaḳtülûn.ولهم علي ذنب فأخاف أن يقتلون
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ
Elmalılı "Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler."
Y. Ali"And (further), they have a charge of crime against me; and I fear they may slay me."
 Words|
14.
[26:21]
feferartü minküm lemmâ ḫiftüküm fevehebe lî rabbî ḥukmev vece`alenî mine-lmürselîn.ففررت منكم لما خفتكم فوهب لي ربي حكما وجعلني من المرسلين
فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı."
Y. Ali"So I fled from you (all) when I feared you; but my Lord has (since) invested me with judgment (and wisdom) and appointed me as one of the messengers.
 Words|
15.
[26:135]
innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin `ażîm.إني أخاف عليكم عذاب يوم عظيم
إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Elmalılı "Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."
Y. Ali"Truly I fear for you the Penalty of a Great Day."
 Words|
16.
[27:10]
veelḳi `aṣâk. felemmâ raâhâ tehtezzü keennehâ cânnüv vellâ müdbirav velem yü`aḳḳib. yâ mûsâ lâ teḫaf innî lâ yeḫâfü ledeyye-lmürselûn.وألق عصاك فلما رآها تهتز كأنها جان ولى مدبرا ولم يعقب يا موسى لا تخف إني لا يخاف لدي المرسلون
وَأَلْقِ عَصَاكَ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ يَا مُوسَى لَا تَخَفْ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَ
Elmalılı "Asânı at!" (Asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Dedik ki): "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz."
Y. Ali"Now do thou throw thy rod!" But when he saw it moving (of its own accord)as if it had been a snake, he turned back in retreat, and retraced not his steps: "O Moses!" (it was said), "Fear not: truly, in My presence, those called as messengers have no fear,-
 Words|
17.
[28:7]
veevḥaynâ ilâ ümmi mûsâ en arḍi`îh. feiẕâ ḫifti `aleyhi feelḳîhi fi-lyemmi velâ teḫâfî velâ taḥzenî. innâ râddûhü ileyki vecâ`ilûhü mine-lmürselîn.وأوحينا إلى أم موسى أن أرضعيه فإذا خفت عليه فألقيه في اليم ولا تخافي ولا تحزني إنا رادوه إليك وجاعلوه من المرسلين
وَأَوْحَيْنَا إِلَى أُمِّ مُوسَى أَنْ أَرْضِعِيهِ فَإِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَأَلْقِيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحْزَنِي إِنَّا رَادُّوهُ إِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı O esnada Musa'nın anasına "Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden kaygılandığında onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu tekrar sana vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız" diye bildirdik.
Y. AliSo We sent this inspiration to the mother of Moses: "Suckle (thy child), but when thou hast fears about him, cast him into the river, but fear not nor grieve: for We shall restore him to thee, and We shall make him one of Our messengers."
 Words|
18.
[28:18]
feaṣbeḥa fi-lmedîneti ḫâifey yeteraḳḳabü feiẕe-lleẕi-stenṣarahû bil'emsi yestaṣriḫuh. ḳâle lehû mûsâ inneke legaviyyüm mübîn.فأصبح في المدينة خائفا يترقب فإذا الذي استنصره بالأمس يستصرخه قال له موسى إنك لغوي مبين
فَأَصْبَحَ فِي الْمَدِينَةِ خَائِفًا يَتَرَقَّبُ فَإِذَا الَّذِي اسْتَنصَرَهُ بِالْأَمْسِ يَسْتَصْرِخُهُ قَالَ لَهُ مُوسَى إِنَّكَ لَغَوِيٌّ مُّبِينٌ
Elmalılı Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse feryad ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona dedi ki: "Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!"
Y. AliSo he saw the morning in the city, looking about, in a state of fear, when behold, the man who had, the day before, sought his help called aloud for his help (again). Moses said to him: "Thou art truly, it is clear, a quarrelsome fellow!"
 Words|
19.
[28:21]
feḫarace minhâ ḫâifey yeteraḳḳab. ḳâle rabbi neccinî mine-lḳavmi-żżâlimîn.فخرج منها خائفا يترقب قال رب نجني من القوم الظالمين
فَخَرَجَ مِنْهَا خَائِفًا يَتَرَقَّبُ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı. "Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar" dedi.
Y. AliHe therefore got away therefrom, looking about, in a state of fear. He prayed "O my Lord! save me from people given to wrong-doing."
 Words|
20.
[28:25]
fecâethü iḥdâhümâ temşî `ale-stiḥyâ'. ḳâlet inne ebî yed`ûke liyecziyeke ecra mâ seḳayte lenâ. felemmâ câehû veḳaṣṣa `aleyhi-lḳaṣaṣa ḳâle lâ teḫaf. necevte mine-lḳavmi-żżâlimîn.فجاءته إحداهما تمشي على استحياء قالت إن أبي يدعوك ليجزيك أجر ما سقيت لنا فلما جاءه وقص عليه القصص قال لا تخف نجوت من القوم الظالمين
فَجَاءَتْهُ إِحْدَاهُمَا تَمْشِي عَلَى اسْتِحْيَاءٍ قَالَتْ إِنَّ أَبِي يَدْعُوكَ لِيَجْزِيَكَ أَجْرَ مَا سَقَيْتَ لَنَا فَلَمَّا جَاءَهُ وَقَصَّ عَلَيْهِ الْقَصَصَ قَالَ لَا تَخَفْ نَجَوْتَ مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Derken, o iki kadından biri utana utana yürüyerek ona geldi. "Babam, dedi, bizim yerimize (hayvanları) sulamanın karşılığını ödemek için seni çağırıyor." Musa, ona (Hz. Şuayb'a) gelip başından geçeni anlatınca o, "korkma, o zalim kavimden kurtuldun"dedi.
Y. AliAfterwards one of the (damsels) came (back) to him, walking bashfully. She said: "My father invites thee that he may reward thee for having watered (our flocks) for us." So when he came to him and narrated the story, he said: "Fear thou not: (well) hast thou escaped from unjust people."
 Words|
21.
[28:31]
veen elḳi `aṣâk. felemmâ raâhâ tehtezzü keennehâ cânnüv vellâ müdbirav velem yü`aḳḳib. yâ mûsâ aḳbil velâ teḫaf. inneke mine-l'âminîn.وأن ألق عصاك فلما رآها تهتز كأنها جان ولى مدبرا ولم يعقب يا موسى أقبل ولا تخف إنك من الآمنين
وَأَنْ أَلْقِ عَصَاكَ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ يَا مُوسَى أَقْبِلْ وَلَا تَخَفْ إِنَّكَ مِنَ الْآمِنِينَ
Elmalılı Ve "Asânı at!" denildi. Musa (attığı) asâyı yılan gibi debrenir görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Musa! Beri gel, korkma. Çünkü sen emniyette olanlardansın." (buyuruldu.)
Y. Ali"Now do thou throw thy rod!" but when he saw it moving (of its own accord) as if it had been a snake, he turned back in retreat, and retraced not his steps: O Moses!" (It was said), "Draw near, and fear not: for thou art of those who are secure.
 Words|
22.
[28:33]
ḳâle rabbi innî ḳateltü minhüm nefsen feeḫâfü ey yaḳtülûn.قال رب إني قتلت منهم نفسا فأخاف أن يقتلون
قَالَ رَبِّ إِنِّي قَتَلْتُ مِنْهُمْ نَفْسًا فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ
Elmalılı Musa dedi ki: "Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum."
Y. AliHe said: "O my Lord! I have slain a man among them, and I fear lest they slay me.
 Words|
23.
[28:34]
veeḫî hârûnü hüve efṣaḥu minnî lisânen feersilhü me`iye rid'ey yüṣaddiḳunî. innî eḫâfü ey yükeẕẕibûn.وأخي هارون هو أفصح مني لسانا فأرسله معي ردءا يصدقني إني أخاف أن يكذبون
وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي إِنِّي أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ
Elmalılı "Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum."
Y. Ali"And my brother Aaron - He is more eloquent in speech than I: so send him with me as a helper, to confirm (and strengthen) me: for I fear that they may accuse me of falsehood."
 Words|
24.
[29:33]
velemmâ en câet rusülünâ lûṭan sîe bihim veḍâḳa bihim ẕer`av veḳâlû lâ teḫaf velâ taḥzen. innâ müneccûke veehleke ille-mraeteke kânet mine-lgâbirîn.ولما أن جاءت رسلنا لوطا سيء بهم وضاق بهم ذرعا وقالوا لا تخف ولا تحزن إنا منجوك وأهلك إلا امرأتك كانت من الغابرين
وَلَمَّا أَن جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Elmalılı Elçilerimiz Lut'a gelince, onlar hakkında tasalandı. Ve onlar(ı düşünmesi) sebebiyle takatten düştü. O'na: "Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de, aileni de kurtaracağız. Yalnız (azabda) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna" dediler.
Y. AliAnd when Our Messengers came to Lut, he was grieved on their account, and felt himself powerless (to protect) them: but they said: "Fear thou not, nor grieve: we are (here) to save thee and thy following, except thy wife: she is of those who lag behind.
 Words|
25.
[30:24]
vemin âyâtihî yürîkümü-lberḳa ḫavfev veṭame`av veyünezzilü mine-ssemâi mâen feyuḥyî bihi-l'arḍa ba`de mevtihâ. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy ya`ḳilûn.ومن آياته يريكم البرق خوفا وطمعا وينزل من السماء ماء فيحيي به الأرض بعد موتها إن في ذلك لآيات لقوم يعقلون
وَمِنْ آيَاتِهِ يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Elmalılı Yine O'nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ibretler vardır.
Y. AliAnd among His Signs, He shows you the lightning, by way both of fear and of hope, and He sends down rain from the sky and with it gives life to the earth after it is dead: verily in that are Signs for those who are wise.
 Words|
26.
[30:28]
ḍarabe leküm meŝelem min enfüsiküm. hel leküm mim mâ meleket eymânüküm min şürakâe fî mâ razaḳnâküm feentüm fîhi sevâün teḫâfûnehüm keḫîfetiküm enfüseküm. keẕâlike nüfeṣṣilü-l'âyâti liḳavmiy ya`ḳilûn.ضرب لكم مثلا من أنفسكم هل لكم من ما ملكت أيمانكم من شركاء في ما رزقناكم فأنتم فيه سواء تخافونهم كخيفتكم أنفسكم كذلك نفصل الآيات لقوم يعقلون
ضَرَبَ لَكُم مَّثَلًا مِنْ أَنفُسِكُمْ هَل لَّكُم مِّن مَّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُم مِّن شُرَكَاءَ فِي مَا رَزَقْنَاكُمْ فَأَنتُمْ فِيهِ سَوَاءٌ تَخَافُونَهُمْ كَخِيفَتِكُمْ أَنفُسَكُمْ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Elmalılı Allah, size kendinizden bir misâl verdi: Hiç size rızık olarak verdiğimiz şeylerde elleriniz altındaki kölelerinizden ortaklarınız bulunur da onlarla siz eşit olur, aranızda birbirinizi saydığınız gibi, onları da sayar mısınız? İşte biz, düşünecek bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz.
Y. AliHe does propound to you a similitude from your own (experience): do ye have partners among those whom your right hands possess, to share as equals in the wealth We have bestowed on you? Do ye fear them as ye fear each other? Thus do we explain the Signs in detail to a people that understand.
 Words|
27.
[32:16]
tetecâfâ cünûbühüm `ani-lmeḍâci`i yed`ûne rabbehüm ḫavfev veṭame`â. vemimmâ razaḳnâhüm yünfiḳûn.تتجافى جنوبهم عن المضاجع يدعون ربهم خوفا وطمعا ومما رزقناهم ينفقون
تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Elmalılı Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayıra sarfederler.
Y. AliTheir limbs do forsake their beds of sleep, the while they call on their Lord, in Fear and Hope: and they spend (in charity) out of the sustenance which We have bestowed on them.
 Words|
28.
[33:19]
eşiḥḥaten `aleyküm. feiẕâ câe-lḫavfü raeytehüm yenżurûne ileyke tedûru a`yünühüm kelleẕî yugşâ `aleyhi mine-lmevt. feiẕâ ẕehebe-lḫavfü seleḳûküm bielsinetin ḥidâdin eşiḥḥaten `ale-lḫayr. ülâike lem yü'minû feaḥbeṭa-llâhü a`mâlehüm. vekâne ẕâlike `ale-llâhi yesîrâ.أشحة عليكم فإذا جاء الخوف رأيتهم ينظرون إليك تدور أعينهم كالذي يغشى عليه من الموت فإذا ذهب الخوف سلقوكم بألسنة حداد أشحة على الخير أولئك لم يؤمنوا فأحبط الله أعمالهم وكان ذلك على الله يسيرا
أَشِحَّةً عَلَيْكُمْ فَإِذَا جَاءَ الْخَوْفُ رَأَيْتَهُمْ يَنظُرُونَ إِلَيْكَ تَدُورُ أَعْيُنُهُمْ كَالَّذِي يُغْشَى عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِ فَإِذَا ذَهَبَ الْخَوْفُ سَلَقُوكُم بِأَلْسِنَةٍ حِدَادٍ أَشِحَّةً عَلَى الْخَيْرِ أُوْلَئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا فَأَحْبَطَ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا
Elmalılı Size karşı kıskançlık ediyorlardı. Derken o korku hali gelince, gördün onları ki, ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlardı. O korku gidince, size keskin keskin diller sıyırdılar. Onlar hayra karşı kıskançlık ediyorlardı. İşte bunlar iman etmediler de Allah amellerini boşa çıkardı. Bu Allah'a göre önemsizdir.
Y. AliCovetous over you. Then when fear comes, thou wilt see them looking to thee, their eyes revolving, like (those of) one over whom hovers death: but when the fear is past, they will smite you with sharp tongues, covetous of goods. Such men have no faith, and so Allah has made their deeds of none effect: and that is easy for Allah.
 Words|
29.
[38:22]
iẕ deḫalû `alâ dâvûde fefezi`a minhüm ḳâlû lâ teḫaf. ḫaṣmâni begâ ba`ḍunâ `alâ ba`ḍin faḥküm beynenâ bilḥaḳḳi velâ tüşṭiṭ vehdinâ ilâ sevâi-ṣṣirâṭ.إذ دخلوا على داوود ففزع منهم قالوا لا تخف خصمان بغى بعضنا على بعض فاحكم بيننا بالحق ولا تشطط واهدنا إلى سواء الصراط
إِذْ دَخَلُوا عَلَى دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ قَالُوا لَا تَخَفْ خَصْمَانِ بَغَى بَعْضُنَا عَلَى بَعْضٍ فَاحْكُم بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ وَاهْدِنَا إِلَى سَوَاءِ الصِّرَاطِ
Elmalılı Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşe düştü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davacıyız. Birimiz, birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.
Y. AliWhen they entered the presence of David, and he was terrified of them, they said: "Fear not: we are two disputants, one of whom has wronged the other: Decide now between us with truth, and treat us not with injustice, but guide us to the even Path..
 Words|
30.
[39:13]
ḳul innî eḫâfü in `aṣaytü rabbî `aẕâbe yevmin `ażîm.قل إني أخاف إن عصيت ربي عذاب يوم عظيم
قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Elmalılı De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım."
Y. AliSay: "I would, if I disobeyed my Lord, indeed have fear of the Penalty of a Mighty Day."
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17