1. [3:127] | liyaḳṭa`a ṭarafem mine-lleẕîne keferû ev yekbitehüm feyenḳalibû ḫâibîn. | ليقطع طرفا من الذين كفروا أو يكبتهم فينقلبوا خائبين لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنقَلِبُواْ خَآئِبِينَ |
---|
Elmalılı | (Allah bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı). |
Y. Ali | That He might cut off a fringe of the Unbelievers or expose them to infamy, and they should then be turned back, frustrated of their purpose.
|
Words | | |
2. [14:15] | vestefteḥû veḫâbe küllü cebbârin `anîd. | واستفتحوا وخاب كل جبار عنيد وَاسْتَفْتَحُواْ وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ |
---|
Elmalılı | (Peygamberler, düşmanlarına karşı) fetih istediler, ve her zorba inatçı hüsrana uğradı. |
Y. Ali | But they sought victory and decision (there and then), and frustration was the lot of every powerful obstinate transgressor.
|
Words | | |
3. [20:61] | ḳâle lehüm mûsâ veyleküm lâ tefterû `ale-llâhi keẕiben feyüsḥiteküm bi`aẕâb. veḳad ḫâbe meni-fterâ. | قال لهم موسى ويلكم لا تفتروا على الله كذبا فيسحتكم بعذاب وقد خاب من افترى قَالَ لَهُم مُّوسَى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرَى |
---|
Elmalılı | Musa onlara dedi ki: "Yazıklar olsun size! Allah'a yalan uydur mayın. Sonra bir azab ile kökünüzü keser. Gerçekten (Allah'a) iftira eden hüsrana uğramıştır." |
Y. Ali | Moses said to him: Woe to you! Forge not ye a lie against Allah, lest He destroy you (at once) utterly by chastisement: the forger must suffer frustration!"
|
Words | | |
4. [20:111] | ve`aneti-lvucûhü lilḥayyi-lḳayyûm. veḳad ḫâbe men ḥamele żulmâ. | وعنت الوجوه للحي القيوم وقد خاب من حمل ظلما وَعَنَتِ الْوُجُوهُ لِلْحَيِّ الْقَيُّومِ وَقَدْ خَابَ مَنْ حَمَلَ ظُلْمًا |
---|
Elmalılı | Bütün yüzler, diri ve bütün yarattıklarını gözetip duran Allah'a baş eğmiştir. Bir zulüm yüklenen gerçekten hüsrana uğramıştır. |
Y. Ali | (All) faces shall be humbled before (Him) - the Living, the Self-Subsisting, Eternal: hopeless indeed will be the man that carries iniquity (on his back).
|
Words | | |
5. [91:10] | veḳad ḫâbe men dessâhâ. | وقد خاب من دساها وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا |
---|
Elmalılı | Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir. |
Y. Ali | And he fails that corrupts it!
|
Words | | |