1. [17:110] | ḳuli-d`ü-llâhe evi-d`ü-rraḥmân. eyyem mâ ted`û felehü-l'esmâü-lḥusnâ. velâ techer biṣalâtike velâ tüḫâfit bihâ vebtegi beyne ẕâlike sebîlâ. | قل ادعوا الله أو ادعوا الرحمن أيا ما تدعوا فله الأسماء الحسنى ولا تجهر بصلاتك ولا تخافت بها وابتغ بين ذلك سبيلا قُلِ ادْعُواْ اللّهَ أَوِ ادْعُواْ الرَّحْمَـنَ أَيًّا مَّا تَدْعُواْ فَلَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاً |
---|
Elmalılı | (Sen onlara) de ki: İster "Allah" deyin, ister "Rahmân" deyin, nasıl çağırırsanız çağırın. En güzel isimler O'nundur. Namazında sesini pek yükseltme, çok da gizli okuma, orta yolu seç. |
Y. Ali | Say: "Call upon Allah, or call upon Rahman: by whatever name ye call upon Him, (it is well): for to Him belong the Most Beautiful Names. Neither speak thy Prayer aloud, nor speak it in a low tone, but seek a middle course between."
|
Words | | |
2. [20:103] | yeteḫâfetûne beynehüm il lebiŝtüm illâ `aşrâ. | يتخافتون بينهم إن لبثتم إلا عشرا يَتَخَافَتُونَ بَيْنَهُمْ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا عَشْرًا |
---|
Elmalılı | "Siz dünyada sadece on(gün) kaldınız" diye kendi aralarında gizli gizli konuşurlar. |
Y. Ali | In whispers will they consult each other: "Yet tarried not longer than ten (Days);
|
Words | | |
3. [68:23] | fenṭaleḳû vehüm yeteḫâfetûn. | فانطلقوا وهم يتخافتون فَانطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَ |
---|
Elmalılı | Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı. |
Y. Ali | So they departed, conversing in secret low tones, (saying)-
|
Words | | |