1. [68:23] | fenṭaleḳû vehüm yeteḫâfetûn. | فانطلقوا وهم يتخافتون فَانطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَ |
---|
Elmalılı | Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı. |
Y. Ali | So they departed, conversing in secret low tones, (saying)-
|
Words | | فانطلقوا - So they went,| وهم - while they| يتخافتون - lowered (their) voices,| |
Pickthal | So they went off, saying one unto another in low tones: |
Arberry | So they departed, whispering together, |
Shakir | So they went, while they consulted together secretly, |
Free Minds | So they went, while conversing. |
Qaribullah | And so they departed, whispering to one another: |
Asad | Thus they launched forth, whispering unto one another, |
Diyanet Vakfı | Derken yürüyorlardı; fısıldaşıyorlardı. |
Diyanet | "Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. |
Edip Yüksel | Derken yola çıktılar, aralarında konuşuyorlardı. |
Suat Yıldırım | Hemen yola koyuldular. Bir taraftan da aralarında şöyle fiskos ediyorlardı: “Sakın, bugün yanımıza fakir fukara gelmesin, onların bahçeye girmelerine hiç imkân vermeyin!” |
Yaşar Nuri Öztürk | Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı: |
Abdulbaki Gölpınarlı | Derken yola düştüler ve birbirlerine de gizlice diyorlardı ki. |
Ali Bulaç | Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler: |
Süleyman Ateş | Derken yürüdüler; fısıldaşıyorlardı: |
Önceki [68:22]< >[68:24] Sonraki |