1. [7:154] | velemmâ sekete `am mûse-lgaḍabü eḫaẕe-l'elvâḥ. vefî nüsḫatihâ hüdev veraḥmetül lilleẕîne hüm lirabbihim yerhebûn. | ولما سكت عن موسى الغضب أخذ الألواح وفي نسختها هدى ورحمة للذين هم لربهم يرهبون وَلَمَّا سَكَتَ عَن مُّوسَى الْغَضَبُ أَخَذَ الْأَلْوَاحَ وَفِي نُسْخَتِهَا هُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ هُمْ لِرَبِّهِمْ يَرْهَبُونَ |
---|
Elmalılı | Musa'nın öfkesi geçince levhaları aldı. Onlardaki yazıda, ancak Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve rahmet vardı. |
Y. Ali | When the anger of Moses was appeased, he took up the tablets: in the writing thereon was guidance and Mercy for such as fear their Lord.
|
Words | | |
2. [13:18] | lilleẕîne-stecâbû lirabbihimü-lḥusnâ. velleẕîne lem yestecîbû lehû lev enne lehüm mâ fi-l'arḍi cemî`av vemiŝlehû me`ahû leftedev bih. ülâike lehüm sûü-lḥisâbi veme'vâhüm cehennem. vebi'se-lmihâd. | للذين استجابوا لربهم الحسنى والذين لم يستجيبوا له لو أن لهم ما في الأرض جميعا ومثله معه لافتدوا به أولئك لهم سوء الحساب ومأواهم جهنم وبئس المهاد لِلَّذِينَ اسْتَجَابُواْ لِرَبِّهِمُ الْحُسْنَى وَالَّذِينَ لَمْ يَسْتَجِيبُواْ لَهُ لَوْ أَنَّ لَهُم مَّا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لاَفْتَدَوْاْ بِهِ أُوْلَـئِكَ لَهُمْ سُوءُ الْحِسَابِ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُ |
---|
Elmalılı | Rablerinin emirlerine uyanlar için daha güzeli vardır. O'na itaat etmeyenler ise, yeryüzünde bulunan ne varsa hepsi kendilerinin olsa da onu ve bir o kadarını bütünüyle kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte onlar, hesabın kötüsü kendileri için olanlardır. Varacakları yer de cehennemdir. Orası da ne fena yataktır. |
Y. Ali | For those who respond to their Lord, are (all) good things. But those who respond not to Him,- Even if they had all that is in the heavens and on earth, and as much more, (in vain) would they offer it for ransom. For them will the reckoning be terrible: their abode will be Hell,- what a bed of misery!
|
Words | | |
3. [23:76] | veleḳad eḫaẕnâhüm bil`aẕâbi feme-stekânû lirabbihim vemâ yeteḍarra`ûn. | ولقد أخذناهم بالعذاب فما استكانوا لربهم وما يتضرعون وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُم بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ |
---|
Elmalılı | Andolsun, biz onları sıkıntıya düşürdük de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarru' ve niyazda da bulunmadılar. |
Y. Ali | We inflicted Punishment on them, but they humbled not themselves to their Lord, nor do they submissively entreat (Him)!-
|
Words | | |
4. [25:64] | velleẕîne yebîtûne lirabbihim süccedev veḳiyâmâ. | والذين يبيتون لربهم سجدا وقياما وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا |
---|
Elmalılı | Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek yatarlar. |
Y. Ali | Those who spend the night in adoration of their Lord prostrate and standing;
|
Words | | |
5. [42:38] | velleẕîne-stecâbû lirabbihim veeḳâmu-ṣṣalâh. veemruhüm şûrâ beynehüm. vemimmâ razaḳnâhüm yünfiḳûn. | والذين استجابوا لربهم وأقاموا الصلاة وأمرهم شورى بينهم ومما رزقناهم ينفقون وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar. |
Y. Ali | Those who hearken to their Lord, and establish regular Prayer; who (conduct) their affairs by mutual Consultation; who spend out of what We bestow on them for Sustenance;
|
Words | | |