1. [38:4] | ve`acibû en câehüm münẕirum minhüm. veḳâle-lkâfirûne hâẕâ sâḥirun keẕẕâb. | وعجبوا أن جاءهم منذر منهم وقال الكافرون هذا ساحر كذاب وَعَجِبُوا أَن جَاءَهُم مُّنذِرٌ مِّنْهُمْ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ |
---|
Elmalılı | İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdır, yalancıdır" dediler. |
Y. Ali | So they wonder that a Warner has come to them from among themselves! and the Unbelievers say, "This is a sorcerer telling lies!
|
Words | | |
2. [40:24] | ilâ fir`avne vehâmâne veḳârûne feḳâlû sâḥirun keẕẕâb. | إلى فرعون وهامان وقارون فقالوا ساحر كذاب إِلَى فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَقَارُونَ فَقَالُوا سَاحِرٌ كَذَّابٌ |
---|
Elmalılı | Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a da onlar: "Bu bir sihirbaz, bir yalancıdır" dediler. |
Y. Ali | To Pharaoh, Haman, and Qarun; but they called (him)" a sorcerer telling lies!"...
|
Words | | |
3. [40:28] | veḳâle racülüm mü'min. min âli fir`avne yektümü îmânehû etaḳtülûne racülen ey yeḳûle rabbiye-llâhü veḳad câeküm bilbeyyinâti mir rabbiküm. veiy yekü kâẕiben fe`aleyhi keẕibüh. veiy yekü ṣâdiḳay yüṣibküm ba`ḍu-lleẕî ye`idüküm. inne-llâhe lâ yehdî men hüve müsrifün keẕẕâb. | وقال رجل مؤمن من آل فرعون يكتم إيمانه أتقتلون رجلا أن يقول ربي الله وقد جاءكم بالبينات من ربكم وإن يك كاذبا فعليه كذبه وإن يك صادقا يصبكم بعض الذي يعدكم إن الله لا يهدي من هو مسرف كذاب وَقَالَ رَجُلٌ مُّؤْمِنٌ مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيْمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَن يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُم بِالْبَيِّنَاتِ مِن رَّبِّكُمْ وَإِن يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ وَإِن يَكُ صَادِقًا يُصِبْكُم بَعْضُ الَّذِي يَعِدُكُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ كَذَّابٌ |
---|
Elmalılı | Firavun ailesinden imanını saklayan bir adam da şöyle dedi: "Bir adamı, Rabbim Allah dediği için öldürecek misiniz? Halbuki o size Rabbinizden delillerle gelmiştir. Hem o bir yalancı ise çok sürmez, yalanı boynuna geçer. Fakat doğru ise size yaptığı tehditlerin birkısmı olsun başınıza gelir. Şüphe yok ki Allah aşırı giden bir yalancıyı doğru yola çıkarmaz." |
Y. Ali | A believer, a man from among the people of Pharaoh, who had concealed his faith, said: "Will ye slay a man because he says, 'My Lord is Allah'?- when he has indeed come to you with Clear (Signs) from your Lord? and if he be a liar, on him is (the sin of) his lie: but, if he is telling the Truth, then will fall on you something of the (calamity) of which he warns you: Truly Allah guides not one who transgresses and lies!
|
Words | | |
4. [54:25] | eülḳiye-ẕẕikru `aleyhi mim beyninâ bel hüve keẕẕâbün eşir. | أألقي الذكر عليه من بيننا بل هو كذاب أشر أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ |
---|
Elmalılı | "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir" (dediler). |
Y. Ali | "Is it that the Message is sent to him, of all people amongst us? Nay, he is a liar, an insolent one!"
|
Words | | |