1. [19:87] | lâ yemlikûne-şşefâ`ate illâ meni-tteḫaẕe `inde-rraḥmâni `ahdâ. | لا يملكون الشفاعة إلا من اتخذ عند الرحمن عهدا لاَ يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلاَّ مَنِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَنِ عَهْدًا |
---|
Elmalılı | (O gün) Rahmân (olan Allah)'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır. |
Y. Ali | None shall have the power of intercession, but such a one as has received permission (or promise) from (Allah) Most Gracious.
|
Words | | |
2. [20:109] | yevmeiẕil lâ tenfe`u-şşefâ`atü illâ men eẕine lehü-rraḥmânü veraḍiye lehû ḳavlâ. | يومئذ لا تنفع الشفاعة إلا من أذن له الرحمن ورضي له قولا يَوْمَئِذٍ لَّا تَنفَعُ الشَّفَاعَةُ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلًا |
---|
Elmalılı | O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud olduğu kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez. |
Y. Ali | On that Day shall no intercession avail except for those for whom permission has been granted by (Allah) Most Gracious and whose word is acceptable to Him.
|
Words | | |
3. [34:23] | velâ tenfe`u-şşefâ`atü `indehû illâ limen eẕine leh. ḥattâ iẕâ füzzi`a `an ḳulûbihim ḳâlû mâẕâ ḳâle rabbüküm. ḳâlü-lḥaḳḳ. vehüve-l`aliyyü-lkebîr. | ولا تنفع الشفاعة عنده إلا لمن أذن له حتى إذا فزع عن قلوبهم قالوا ماذا قال ربكم قالوا الحق وهو العلي الكبير وَلَا تَنفَعُ الشَّفَاعَةُ عِندَهُ إِلَّا لِمَنْ أَذِنَ لَهُ حَتَّى إِذَا فُزِّعَ عَن قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ |
---|
Elmalılı | Allah'ın huzurunda şefaat da fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. (Şefaat sahipleri de): "Hakkı söyledi" derler. O, her şeyden yüksek ve büyüktür. |
Y. Ali | "No intercession can avail in His Presence, except for those for whom He has granted permission. So far (is this the case) that, when terror is removed from their hearts (at the Day of Judgment, then) will they say, 'what is it that your Lord commanded?' they will say, 'That which is true and just; and He is the Most High Most Great'."
|
Words | | |
4. [39:44] | ḳul lillâhi-şşefâ`atü cemî`â. lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. ŝümme ileyhi türce`ûn. | قل لله الشفاعة جميعا له ملك السماوات والأرض ثم إليه ترجعون قُل لِّلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعًا لَّهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
---|
Elmalılı | De ki: "Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz." |
Y. Ali | Say: "To Allah belongs exclusively (the right to grant) intercession: to Him belongs the dominion of the heavens and the earth: In the End, it is to Him that ye shall be brought back."
|
Words | | |
5. [43:86] | velâ yemlikü-lleẕîne yed`ûne min dûnihi-şşefâ`ate illâ men şehide bilḥaḳḳi vehüm ya`lemûn. | ولا يملك الذين يدعون من دونه الشفاعة إلا من شهد بالحق وهم يعلمون وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَن شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | Onların Allah'ı bırakıp da tapdıkları putlar şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefâat edebilir. |
Y. Ali | And those whom they invoke besides Allah have no power of intercession;- only he who bears witness to the Truth, and they know (him).
|
Words | | |