Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 271 301 331 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 301 ... 330 | 352 - Kök: كلل
1.
[47:15]
meŝelü-lcenneti-lletî vu`ide-lmütteḳûn. fîhâ enhârum mim mâin gayri âsin. veenhârum mil lebenil lem yetegayyer ṭa`müh. veenhârum min ḫamril leẕẕetil lişşâribîn. veenhârum min `aselim müṣaffâ. velehüm fîhâ min külli-ŝŝemerâti vemagfiratüm mir rabbihim. kemen hüve ḫâlidün fi-nnâri vesüḳû mâen ḥamîmen feḳaṭṭa`a em`âehüm.مثل الجنة التي وعد المتقون فيها أنهار من ماء غير آسن وأنهار من لبن لم يتغير طعمه وأنهار من خمر لذة للشاربين وأنهار من عسل مصفى ولهم فيها من كل الثمرات ومغفرة من ربهم كمن هو خالد في النار وسقوا ماء حميما فقطع أمعاءهم
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ فِيهَا أَنْهَارٌ مِّن مَّاءٍ غَيْرِ آسِنٍ وَأَنْهَارٌ مِن لَّبَنٍ لَّمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُ وَأَنْهَارٌ مِّنْ خَمْرٍ لَّذَّةٍ لِّلشَّارِبِينَ وَأَنْهَارٌ مِّنْ عَسَلٍ مُّصَفًّى وَلَهُمْ فِيهَا مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِّن رَّبِّهِمْ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَاءً حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَاءَهُمْ
Elmalılı Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?
Y. Ali(Here is) a Parable of the Garden which the righteous are promised: in it are rivers of water incorruptible; rivers of milk of which the taste never changes; rivers of wine, a joy to those who drink; and rivers of honey pure and clear. In it there are for them all kinds of fruits; and Grace from their Lord. (Can those in such Bliss) be compared to such as shall dwell for ever in the Fire, and be given, to drink, boiling water, so that it cuts up their bowels (to pieces)?
 Words|
2.
[48:21]
veuḫrâ lem taḳdirû `aleyhâ ḳad eḥâṭa-llâhü bihâ. vekâne-llâhü `alâ külli şey'in ḳadîrâ.وأخرى لم تقدروا عليها قد أحاط الله بها وكان الله على كل شيء قديرا
وَأُخْرَى لَمْ تَقْدِرُوا عَلَيْهَا قَدْ أَحَاطَ اللَّهُ بِهَا وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرًا
Elmalılı Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye kâdirdir.
Y. AliAnd other gains (there are), which are not within your power, but which Allah has compassed: and Allah has power over all things.
 Words|
3.
[48:26]
iẕ ce`ale-lleẕîne keferû fî ḳulûbihimü-lḥamiyyete ḥamiyyete-lcâhiliyyeti feenzele-llâhü sekînetehû `alâ rasûlihî ve`ale-lmü'minîne veelzemehüm kelimete-ttaḳvâ vekânû eḥaḳḳa bihâ veehlehâ. vekâne-llâhü bikülli şey'in `alîmâ.إذ جعل الذين كفروا في قلوبهم الحمية حمية الجاهلية فأنزل الله سكينته على رسوله وعلى المؤمنين وألزمهم كلمة التقوى وكانوا أحق بها وأهلها وكان الله بكل شيء عليما
إِذْ جَعَلَ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَأَنزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَى رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَى وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Elmalılı O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilendir.
Y. AliWhile the Unbelievers got up in their hearts heat and cant - the heat and cant of ignorance,- Allah sent down His Tranquillity to his Messenger and to the Believers, and made them stick close to the command of self-restraint; and well were they entitled to it and worthy of it. And Allah has full knowledge of all things.
 Words|
4.
[48:28]
hüve-lleẕî ersele rasûlehû bilhüdâ vedîni-lḥaḳḳi liyużhirahû `ale-ddîni küllih. vekefâ billâhi şehîdâ.هو الذي أرسل رسوله بالهدى ودين الحق ليظهره على الدين كله وكفى بالله شهيدا
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيدًا
Elmalılı Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.
Y. AliIt is He Who has sent His Messenger with Guidance and the Religion of Truth, to proclaim it over all religion: and enough is Allah for a Witness.
 Words|
5.
[49:16]
ḳul etü`allimûne-llâhe bidîniküm vellâhü ya`lemü mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. vellâhü bikülli şey'in `alîm.قل أتعلمون الله بدينكم والله يعلم ما في السماوات وما في الأرض والله بكل شيء عليم
قُلْ أَتُعَلِّمُونَ اللَّهَ بِدِينِكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Elmalılı De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah herşeyi hakkıyla bilendir.
Y. AliSay: "What! Will ye instruct Allah about your religion? But Allah knows all that is in the heavens and on earth: He has full knowledge of all things.
 Words|
6.
[50:7]
vel'arḍa medednâhâ veelḳaynâ fîhâ ravâsiye veembetnâ fîhâ min külli zevcim behîc.والأرض مددناها وألقينا فيها رواسي وأنبتنا فيها من كل زوج بهيج
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ
Elmalılı Yeri de nasıl uzatmış, üzerine sabit dağlar oturtmuşuz. Orada görünüşü güzel her çeşit bitkiden çiftler yetiştirdik.
Y. AliAnd the earth- We have spread it out, and set thereon mountains standing firm, and produced therein every kind of beautiful growth (in pairs)-
 Words|
7.
[50:8]
tebṣiratev veẕikrâ likülli `abdim münîb.تبصرة وذكرى لكل عبد منيب
تَبْصِرَةً وَذِكْرَى لِكُلِّ عَبْدٍ مُّنِيبٍ
Elmalılı Bunlar, Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ona ibret vermek içindir.
Y. AliTo be observed and commemorated by every devotee turning (to Allah).
 Words|
8.
[50:14]
veaṣḥâbü-l'eyketi veḳavmü tübba`. küllün keẕẕebe-rrusüle feḥaḳḳa ve`îd.وأصحاب الأيكة وقوم تبع كل كذب الرسل فحق وعيد
وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ
Elmalılı Eyke halkı ve Tübbâ kavmi de, bunların hepsi peygamberleri yalanladılar da (onlara) azabım hak oldu.
Y. AliThe Companions of the Wood, and the People of Tubba'; each one (of them) rejected the messengers, and My warning was duly fulfilled (in them).
 Words|
9.
[50:21]
vecâet küllü nefsim me`ahâ sâiḳuv veşehîd.وجاءت كل نفس معها سائق وشهيد
وَجَاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ
Elmalılı Her can, kendisiyle beraber bir sevk memuru ve bir şahid bulunduğu halde gelir.
Y. AliAnd there will come forth every soul: with each will be an (angel) to drive, and an (angel) to bear witness.
 Words|
10.
[50:24]
elḳiyâ fî cehenneme külle keffârin `anîd.ألقيا في جهنم كل كفار عنيد
أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ
Elmalılı (Allah iki meleğe buyurur ki:) "Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü!
Y. Ali(The sentence will be:) "Throw, throw into Hell every contumacious Rejecter (of Allah)!-
 Words|
11.
[50:32]
hâẕâ mâ tû`adûne likülli evvâbin ḥafîż.هذا ما توعدون لكل أواب حفيظ
هَذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ
Elmalılı Onlara denir ki: "İşte size vaad edilen bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.
Y. Ali(A voice will say:) "This is what was promised for you,- for every one who turned (to Allah) in sincere repentance, who kept (His Law),
 Words|
12.
[51:49]
vemin külli şey'in ḫalaḳnâ zevceyni le`alleküm teẕekkerûn.ومن كل شيء خلقنا زوجين لعلكم تذكرون
وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Elmalılı Biz herşeyden iki çift yarattık. Umulur ki, iyice düşünürsünüz.
Y. AliAnd of every thing We have created pairs: That ye may receive instruction.
 Words|
13.
[52:21]
velleẕîne âmenû vettebe`athüm ẕürriyyetühüm biîmânin elḥaḳnâ bihim ẕürriyyetehüm vemâ eletnâhüm min `amelihim min şey'. küllü-mriim bimâ kesebe rahîn.والذين آمنوا واتبعتهم ذريتهم بإيمان ألحقنا بهم ذريتهم وما ألتناهم من عملهم من شيء كل امرئ بما كسب رهين
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيْمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَيْءٍ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
Elmalılı İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); işte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden birşey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.
Y. AliAnd those who believe and whose families follow them in Faith,- to them shall We join their families: Nor shall We deprive them (of the fruit) of aught of their works: (Yet) is each individual in pledge for his deeds.
 Words|
14.
[54:3]
vekeẕẕebû vettebe`û ehvâehüm veküllü emrim müsteḳirr.وكذبوا واتبعوا أهواءهم وكل أمر مستقر
وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ
Elmalılı Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır.
Y. AliThey reject (the warning) and follow their (own) lusts but every matter has its appointed time.
 Words|
15.
[54:28]
venebbi'hüm enne-lmâe ḳismetüm beynehüm. küllü şirbim muḥteḍar.ونبئهم أن الماء قسمة بينهم كل شرب محتضر
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ كُلُّ شِرْبٍ مُّحْتَضَرٌ
Elmalılı Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.
Y. AliAnd tell them that the water is to be divided between them: Each one's right to drink being brought forward (by suitable turns).
 Words|
16.
[54:42]
keẕẕebû biâyâtinâ küllihâ feeḫaẕnâhüm aḫẕe `azîzim muḳtedir.كذبوا بآياتنا كلها فأخذناهم أخذ عزيز مقتدر
كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُّقْتَدِرٍ
Elmalılı Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık. Bu kıssalardan hisseye gelince;
Y. AliThe (people) rejected all Our Signs; but We seized them with such Penalty (as comes) from One Exalted in Power, able to carry out His Will.
 Words|
17.
[54:49]
innâ külle şey'in ḫalaḳnâhü biḳader.إنا كل شيء خلقناه بقدر
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Elmalılı Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.
Y. AliVerily, all things have We created in proportion and measure.
 Words|
18.
[54:52]
veküllü şey'in fe`alûhü fi-zzübür.وكل شيء فعلوه في الزبر
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ
Elmalılı İşledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur.
Y. AliAll that they do is noted in (their) Books (of Deeds):
 Words|
19.
[54:53]
veküllü ṣagîriv vekebîrim müsteṭar.وكل صغير وكبير مستطر
وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُسْتَطَرٌ
Elmalılı Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır.
Y. AliEvery matter, small and great, is on record.
 Words|
20.
[55:26]
küllü men `aleyhâ fân.كل من عليها فان
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
Elmalılı Yer üzerinde bulunan her şey fânidir.
Y. AliAll that is on earth will perish:
 Words|
21.
[55:29]
yes'elühû men fi-ssemâvâti vel'arḍ. külle yevmin hüve fî şe'n.يسأله من في السماوات والأرض كل يوم هو في شأن
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Elmalılı Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.
Y. AliOf Him seeks (its need) every creature in the heavens and on earth: every day in (new) Splendour doth He (shine)!
 Words|
22.
[55:52]
fîhimâ min külli fâkihetin zevcân.فيهما من كل فاكهة زوجان
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ
Elmalılı İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır.
Y. AliIn them will be Fruits of every kind, two and two.
 Words|
23.
[57:2]
lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. yuḥyî veyümît. vehüve `alâ külli şey'in ḳadîr.له ملك السماوات والأرض يحيي ويميت وهو على كل شيء قدير
لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O, diriltir, öldürür, O, her şeye kadirdir.
Y. AliTo Him belongs the dominion of the heavens and the earth: It is He Who gives Life and Death; and He has Power over all things.
 Words|
24.
[57:3]
hüve-l'evvelü vel'âḫiru veżżâhiru velbâṭin. vehüve bikülli şey'in `alîm.هو الأول والآخر والظاهر والباطن وهو بكل شيء عليم
هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Elmalılı O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır. O herşeyi bilendir.
Y. AliHe is the First and the Last, the Evident and the Immanent: and He has full knowledge of all things.
 Words|
25.
[57:10]
vemâ leküm ellâ tünfiḳû fî sebîli-llâhi velillâhi mîrâŝü-ssemâvâti vel'arḍ. lâ yestevî minküm men enfeḳa min ḳabli-lfetḥi veḳâtel. ülâike a`żamü deracetem mine-lleẕîne enfeḳû mim ba`dü veḳâtelû. veküllev ve`ade-llâhü-lḥusnâ. vellâhü bimâ ta`melûne ḫabîr.وما لكم ألا تنفقوا في سبيل الله ولله ميراث السماوات والأرض لا يستوي منكم من أنفق من قبل الفتح وقاتل أولئك أعظم درجة من الذين أنفقوا من بعد وقاتلوا وكلا وعد الله الحسنى والله بما تعملون خبير
وَمَا لَكُمْ أَلَّا تُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلِلَّهِ مِيرَاثُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَا يَسْتَوِي مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ أُوْلَئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِّنَ الَّذِينَ أَنفَقُوا مِن بَعْدُ وَقَاتَلُوا وَكُلًّا وَعَدَ اللَّهُ الْحُسْنَى وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Elmalılı Neden siz Allah yolunda harcamayasınız ki? Göklerin ve yerin mirası zaten Allah'ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşan bir olmaz. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Bununla beraber Allah hepsinede en güzel sonucu vaad etmiştir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Y. AliAnd what cause have ye why ye should not spend in the cause of Allah?- For to Allah belongs the heritage of the heavens and the earth. Not equal among you are those who spent (freely) and fought, before the Victory, (with those who did so later). Those are higher in rank than those who spent (freely) and fought afterwards. But to all has Allah promised a goodly (reward). And Allah is well acquainted with all that ye do.
 Words|
26.
[57:23]
likeylâ te'sev `alâ mâ fâteküm velâ tefraḥû bimâ âtâküm. vellâhü lâ yüḥibbü külle muḫtâlin feḫûr.لكيلا تأسوا على ما فاتكم ولا تفرحوا بما آتاكم والله لا يحب كل مختال فخور
لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
Elmalılı Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.
Y. AliIn order that ye may not despair over matters that pass you by, nor exult over favours bestowed upon you. For Allah loveth not any vainglorious boaster,-
 Words|
27.
[58:6]
yevme yeb`aŝühümü-llâhü cemî`an feyünebbiühüm bimâ `amilû. aḥṣâhü-llâhü venesûh. vellâhü `alâ külli şey'in şehîd.يوم يبعثهم الله جميعا فينبئهم بما عملوا أحصاه الله ونسوه والله على كل شيء شهيد
يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا أَحْصَاهُ اللَّهُ وَنَسُوهُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Elmalılı O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahiddir
Y. AliOn the Day that Allah will raise them all up (again) and show them the Truth (and meaning) of their conduct. Allah has reckoned its (value), though they may have forgotten it, for Allah is Witness to all things.
 Words|
28.
[58:7]
elem tera enne-llâhe ya`lemü mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. mâ yekûnü min necvâ ŝelâŝetin illâ hüve râbi`uhüm velâ ḫamsetin illâ hüve sâdisühüm velâ ednâ min ẕâlike velâ ekŝera illâ hüve me`ahüm eyne mâ kânû. ŝümme yünebbiühüm bimâ `amilû yevme-lḳiyâmeh. inne-llâhe bikülli şey'in `alîm.ألم تر أن الله يعلم ما في السماوات وما في الأرض ما يكون من نجوى ثلاثة إلا هو رابعهم ولا خمسة إلا هو سادسهم ولا أدنى من ذلك ولا أكثر إلا هو معهم أين ما كانوا ثم ينبئهم بما عملوا يوم القيامة إن الله بكل شيء عليم
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مَا يَكُونُ مِن نَّجْوَى ثَلَاثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَا أَدْنَى مِن ذَلِكَ وَلَا أَكْثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمْ أَيْنَ مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Elmalılı Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.
Y. AliSeest thou not that Allah doth know (all) that is in the heavens and on earth? There is not a secret consultation between three, but He makes the fourth among them, - Nor between five but He makes the sixth,- nor between fewer nor more, but He is in their midst, wheresoever they be: In the end will He tell them the truth of their conduct, on the Day of Judgment. For Allah has full knowledge of all things.
 Words|
29.
[59:6]
vemâ efâe-llâhü `alâ rasûlihî minhüm femâ evceftüm `aleyhi min ḫayliv velâ rikâbiv velâkinne-llâhe yüselliṭu rusülehû `alâ mey yeşâ'. vellâhü `alâ külli şey'in ḳadîr.وما أفاء الله على رسوله منهم فما أوجفتم عليه من خيل ولا ركاب ولكن الله يسلط رسله على من يشاء والله على كل شيء قدير
وَمَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْهُمْ فَمَا أَوْجَفْتُمْ عَلَيْهِ مِنْ خَيْلٍ وَلَا رِكَابٍ وَلَكِنَّ اللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُ عَلَى مَن يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Allah'ın, onlardan peygamberine verdiği ganimetlere gelince siz onun üzerine ne at, ne de deve sürmediniz. Fakat Allah peygamberini, dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeye kadirdir.
Y. AliWhat Allah has bestowed on His Messenger (and taken away) from them - for this ye made no expedition with either cavalry or camelry: but Allah gives power to His messengers over any He pleases: and Allah has power over all things.
 Words|
30.
[61:9]
hüve-lleẕî ersele rasûlehû bilhüdâ vedîni-lḥaḳḳi liyużhirahû `ale-ddîni küllihî velev kerihe-lmüşrikûn.هو الذي أرسل رسوله بالهدى ودين الحق ليظهره على الدين كله ولو كره المشركون
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ
Elmalılı O, Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çıkarsın.
Y. AliIt is He Who has sent His Messenger with Guidance and the Religion of Truth, that he may proclaim it over all religion, even though the Pagans may detest (it).
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17