Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 91 ... 115 | 115 - Kök: نذر
1.
[53:56]
hâẕâ neẕîrum mine-nnüẕüri-l'ûlâ.هذا نذير من النذر الأولى
هَذَا نَذِيرٌ مِّنَ النُّذُرِ الْأُولَى
Elmalılı Bu da ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.
Y. AliThis is a Warner, of the (series of) Warners of old!
 Words|
2.
[54:5]
ḥikmetüm bâligatün femâ tugni-nnüẕür.حكمة بالغة فما تغن النذر
حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ
Elmalılı Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor.
Y. AliMature wisdom;- but (the preaching of) Warners profits them not.
 Words|
3.
[54:16]
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.فكيف كان عذابي ونذر
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)
Y. AliBut how (terrible) was My Penalty and My Warning?
 Words|
4.
[54:18]
keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.كذبت عاد فكيف كان عذابي ونذر
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
Y. AliThe 'Ad (people) (too) rejected (Truth): then how terrible was My Penalty and My Warning?
 Words|
5.
[54:21]
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.فكيف كان عذابي ونذر
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı Nasılmış benim azabım ve uyarım?
Y. AliYea, how (terrible) was My Penalty and My Warning!
 Words|
6.
[54:23]
keẕẕebet ŝemûdü binnüẕür.كذبت ثمود بالنذر
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
Elmalılı Semûd da o uyarıları yalanladılar.
Y. AliThe Thamud (also) rejected (their) Warners.
 Words|
7.
[54:30]
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.فكيف كان عذابي ونذر
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.
Y. AliAh! how (terrible) was My Penalty and My Warning!
 Words|
8.
[54:33]
keẕẕebet ḳavmü lûṭim binnüẕür.كذبت قوم لوط بالنذر
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ
Elmalılı Lût kavmi de uyarıları yalanladı.
Y. AliThe people of Lut rejected (his) warning.
 Words|
9.
[54:36]
veleḳad enẕerahüm baṭşetenâ fetemârav binnüẕür.ولقد أنذرهم بطشتنا فتماروا بالنذر
وَلَقَدْ أَنذَرَهُم بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ
Elmalılı (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,
Y. AliAnd (Lut) did warn them of Our Punishment, but they disputed about the Warning.
 Words|
10.
[54:37]
veleḳad râvedûhü `an ḍayfihî feṭamesnâ a`yünehüm feẕûḳû `aẕâbî venüẕür.ولقد راودوه عن ضيفه فطمسنا أعينهم فذوقوا عذابي ونذر
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).
Y. AliAnd they even sought to snatch away his guests from him, but We blinded their eyes. (They heard:) "Now taste ye My Wrath and My Warning."
 Words|
11.
[54:39]
feẕûḳû `aẕâbî venüẕür.فذوقوا عذابي ونذر
فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).
Y. Ali"So taste ye My Wrath and My Warning."
 Words|
12.
[54:41]
veleḳad câe âle fir`avne-nnüẕür.ولقد جاء آل فرعون النذر
وَلَقَدْ جَاءَ آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ
Elmalılı Şüphesiz Firavun ailesine de uyarıcı peygamberler geldi.
Y. AliTo the People of Pharaoh, too, aforetime, came Warners (from Allah).
 Words|
13.
[67:8]
tekâdü temeyyezü mine-lgayż. küllemâ ülḳiye fîhâ fevcün seelehüm ḫazenetühâ elem ye'tiküm neẕîr.تكاد تميز من الغيظ كلما ألقي فيها فوج سألهم خزنتها ألم يأتكم نذير
تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ
Elmalılı Az daha öfkeden çatlayacak. Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: "Size korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
Y. AliAlmost bursting with fury: Every time a Group is cast therein, its Keepers will ask, "Did no Warner come to you?"
 Words|
14.
[67:9]
ḳâlû belâ ḳad câenâ neẕîrun fekeẕẕebnâ veḳulnâ mâ nezzele-llâhü min şey'. in entüm illâ fî ḍalâlin kebîr.قالوا بلى قد جاءنا نذير فكذبنا وقلنا ما نزل الله من شيء إن أنتم إلا في ضلال كبير
قَالُوا بَلَى قَدْ جَاءَنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ
Elmalılı Derler: "Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz." dedik.
Y. AliThey will say: "Yes indeed; a Warner did come to us, but we rejected him and said, 'Allah never sent down any (Message): ye are nothing but an egregious delusion!'"
 Words|
15.
[67:17]
em emintüm men fi-ssemâi ey yürsile `aleyküm ḥâṣibâ. feseta`lemûne keyfe neẕîr.أم أمنتم من في السماء أن يرسل عليكم حاصبا فستعلمون كيف نذير
أَمْ أَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاءِ أَن يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ
Elmalılı Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Tehdidim nasılmış bileceksiniz.
Y. AliOr do ye feel secure that He Who is in Heaven will not send against you a violent tornado (with showers of stones), so that ye shall know how (terrible) was My warning?
 Words|
16.
[67:26]
ḳul inneme-l`ilmü `inde-llâh. veinnemâ ene neẕîrum mübîn.قل إنما العلم عند الله وإنما أنا نذير مبين
قُلْ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Elmalılı De ki: "(O'na ait) bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
Y. AliSay: "As to the knowledge of the time, it is with Allah alone: I am (sent) only to warn plainly in public."
 Words|
17.
[71:1]
innâ erselnâ nûḥan ilâ ḳavmihî en enẕir ḳavmeke min ḳabli ey ye'tiyehüm `aẕâbün elîm.إنا أرسلنا نوحا إلى قومه أن أنذر قومك من قبل أن يأتيهم عذاب أليم
إِنَّا أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ أَنْ أَنذِرْ قَوْمَكَ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Elmalılı Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye.
Y. AliWe sent Noah to his People (with the Command): "Do thou warn thy People before there comes to them a grievous Penalty."
 Words|
18.
[71:2]
ḳâle yâ ḳavmi innî leküm neẕîrum mübîn.قال يا قوم إني لكم نذير مبين
قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Elmalılı Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım".
Y. AliHe said: "O my People! I am to you a Warner, clear and open:
 Words|
19.
[74:2]
ḳum feenẕir.قم فأنذر
قُمْ فَأَنذِرْ
Elmalılı Kalk artık uyar.
Y. AliArise and deliver thy warning!
 Words|
20.
[74:36]
neẕîral lilbeşer.نذيرا للبشر
نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ
Elmalılı Uyarmak için insanları..
Y. AliA warning to mankind,-
 Words|
21.
[76:7]
yûfûne binneẕri veyeḫâfûne yevmen kâne şerruhû müsteṭîrâ.يوفون بالنذر ويخافون يوما كان شره مستطيرا
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا
Elmalılı O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.
Y. AliThey perform (their) vows, and they fear a Day whose evil flies far and wide.
 Words|
22.
[77:6]
`uẕran ev nüẕrâ.عذرا أو نذرا
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا
Elmalılı Gerek özür için olsun, gerek uyarı için,
Y. AliWhether of Justification or of Warning;-
 Words|
23.
[78:40]
innâ enẕernâküm `aẕâben ḳarîbâ. yevme yenżuru-lmerü mâ ḳaddemet yedâhü veyeḳûlü-lkâfiru yâ leytenî küntü türâbâ.إنا أنذرناكم عذابا قريبا يوم ينظر المرء ما قدمت يداه ويقول الكافر يا ليتني كنت ترابا
إِنَّا أَنذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنتُ تُرَابًا
Elmalılı Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım."
Y. AliVerily, We have warned you of a Penalty near, the Day when man will see (the deeds) which his hands have sent forth, and the Unbeliever will say, "Woe unto me! Would that I were (metre) dust!"
 Words|
24.
[79:45]
innemâ ente münẕiru mey yaḫşâhâ.إنما أنت منذر من يخشاها
إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
Elmalılı Sen ancak ondan korkacak olanları uyarıcısın.
Y. AliThou art but a Warner for such as fear it.
 Words|
25.
[92:14]
feenẕertüküm nâran teleżżâ.فأنذرتكم نارا تلظى
فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّى
Elmalılı Ben sizi köpürdükçe köpüren bir ateşe karşı uyardım.
Y. AliTherefore do I warn you of a Fire blazing fiercely;
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17