1. [70:38] | eyaṭme`u küllü-mriim minhüm ey yüdḫale cennete ne`îm. | أيطمع كل امرئ منهم أن يدخل جنة نعيم أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ |
---|
Elmalılı | Onlardan herbiri, bir nimet cennetine sokulacağını mı umuyor? |
Y. Ali | Does every man of them long to enter the Garden of Bliss?
|
Words | | |
2. [71:12] | veyümdidküm biemvâliv vebenîne veyec`al leküm cennâtiv veyec`al leküm enhârâ. | ويمددكم بأموال وبنين ويجعل لكم جنات ويجعل لكم أنهارا وَيُمْدِدْكُمْ بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَل لَّكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَل لَّكُمْ أَنْهَارًا |
---|
Elmalılı | "Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın." |
Y. Ali | "'Give you increase in wealth and sons; and bestow on you gardens and bestow on you rivers (of flowing water).
|
Words | | |
3. [72:1] | ḳul ûḥiye ileyye ennehü-steme`a neferum mine-lcinni feḳâlû innâ semi`nâ ḳur'ânen `acebâ. | قل أوحي إلي أنه استمع نفر من الجن فقالوا إنا سمعنا قرآنا عجبا قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا |
---|
Elmalılı | Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik. |
Y. Ali | Say: It has been revealed to me that a company of Jinns listened (to the Qur'an). They said, 'We have really heard a wonderful Recital!
|
Words | | |
4. [72:5] | veennâ żanennâ el len teḳûle-l'insü velcinnü `ale-llâhi keẕibâ. | وأنا ظننا أن لن تقول الإنس والجن على الله كذبا وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن تَقُولَ الْإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا |
---|
Elmalılı | Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız. |
Y. Ali | 'But we do think that no man or spirit should say aught that untrue against Allah.
|
Words | | |
5. [72:6] | veennehû kâne ricâlüm mine-l'insi ye`ûẕûne biricâlim mine-lcinni fezâdûhüm raheḳâ. | وأنه كان رجال من الإنس يعوذون برجال من الجن فزادوهم رهقا وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا |
---|
Elmalılı | Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı. |
Y. Ali | 'True, there were persons among mankind who took shelter with persons among the Jinns, but they increased them in folly.
|
Words | | |
6. [74:40] | fî cennâtin. yetesâelûn. | في جنات يتساءلون فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar cennettedirler, sorup dururlar. |
Y. Ali | (They will be) in Gardens (of Delight): they will question each other,
|
Words | | |
7. [76:12] | vecezâhüm bimâ ṣaberû cennetev veḥarîrâ. | وجزاهم بما صبروا جنة وحريرا وَجَزَاهُم بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا |
---|
Elmalılı | Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir. |
Y. Ali | And because they were patient and constant, He will reward them with a Garden and (garments of) silk.
|
Words | | |
8. [78:16] | vecennâtin elfâfâ. | وجنات ألفافا وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا |
---|
Elmalılı | Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye). |
Y. Ali | And gardens of luxurious growth?
|
Words | | |
9. [79:41] | feinne-lcennete hiye-lme'vâ. | فإن الجنة هي المأوى فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir. |
Y. Ali | Their abode will be the Garden.
|
Words | | |
10. [81:13] | veiẕe-lcennetü üzlifet. | وإذا الجنة أزلفت وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ |
---|
Elmalılı | Ve cennet yaklaştırıldığında, |
Y. Ali | And when the Garden is brought near;-
|
Words | | |
11. [81:22] | vemâ ṣâḥibüküm bimecnûn. | وما صاحبكم بمجنون وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ |
---|
Elmalılı | Arkadaşınızı cin çarpmış değildir. |
Y. Ali | And (O people!) your companion is not one possessed;
|
Words | | |
12. [85:11] | inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm cennâtün tecrî min taḥtihe-l'enhâr. ẕâlike-lfevzü-lkebîr. | إن الذين آمنوا وعملوا الصالحات لهم جنات تجري من تحتها الأنهار ذلك الفوز الكبير إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ |
---|
Elmalılı | İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur. |
Y. Ali | For those who believe and do righteous deeds, will be Gardens; beneath which rivers flow: That is the great Salvation, (the fulfilment of all desires),
|
Words | | |
13. [88:10] | fî cennetin `âliyeh. | في جنة عالية فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ |
---|
Elmalılı | Yüksek bir cennettedir. |
Y. Ali | In a Garden on high,
|
Words | | |
14. [89:30] | vedḫulî cennetî. | وادخلي جنتي وَادْخُلِي جَنَّتِي |
---|
Elmalılı | Cennetime gir. |
Y. Ali | "Yea, enter thou My Heaven!
|
Words | | |
15. [98:8] | cezâühüm `inde rabbihim cennâtü `adnin tecrî min taḥtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. raḍiye-llâhü `anhüm veraḍû `anh. ẕâlike limen ḫaşiye rabbeh. | جزاؤهم عند ربهم جنات عدن تجري من تحتها الأنهار خالدين فيها أبدا رضي الله عنهم ورضوا عنه ذلك لمن خشي ربه جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ |
---|
Elmalılı | Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur. |
Y. Ali | Their reward is with Allah: Gardens of Eternity, beneath which rivers flow; they will dwell therein for ever; Allah well pleased with them, and they with Him: all this for such as fear their Lord and Cherisher.
|
Words | | |
16. [114:6] | mine-lcinneti vennâs. | من الجنة والناس مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ |
---|
Elmalılı | Gerek cinlerden, gerek insanlardan. |
Y. Ali | Among Jinns and among men.
|
Words | | |