1. [74:40] | fî cennâtin. yetesâelûn. | في جنات يتساءلون فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar cennettedirler, sorup dururlar. |
Y. Ali | (They will be) in Gardens (of Delight): they will question each other,
|
Words | | في - In| جنات - Gardens,| يتساءلون - asking each other,| |
Pickthal | In gardens they will ask one another |
Arberry | in Gardens they will question |
Shakir | In gardens, they shall ask each other |
Free Minds | In paradises they will ask one another. |
Qaribullah | In Gardens they will question |
Asad | [dwelling] In gardens [of paradise], they will inquire |
Diyanet Vakfı | Onlar cennetler içinde sorarlar. |
Diyanet | Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar. |
Edip Yüksel | Cennetler içindedirler, sorarlar, |
Suat Yıldırım | Onlar mutlaka cennetlerde mücrimlerin durumu hakkında, kendi aralarında konuşurlar. O suçlulara: “Neydi bu cehenneme sizi sürükleyen?” diye sorulur. |
Yaşar Nuri Öztürk | Bahçelerdedirler. Birbirlerine soruyorlar, |
Abdulbaki Gölpınarlı | Cennetlerdedir onlar, soralar, konuşurlar. |
Ali Bulaç | Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar. |
Süleyman Ateş | Onlar cennetler içinde soruyorlar; |
Önceki [74:39]< >[74:41] Sonraki |