Kelime

Kelime<not selected>
Kökمنع
Konum[:]
NoTkrKelime
1 4 منع
2 3 منعك
3 2 مناع
4 1 تمنعهم
5 1 ممنوعة
6 1 ونمنعكم
7 1 منعهم
8 1 منوعا
9 1 ويمنعون
10 1 منعنا
11 1 مانعتهم
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1 ... 17 | 17 - Kök: منع
1.
[2:114]
vemen ażlemü mimmem mene`a mesâcide-llâhi ey yüẕkera fîhe-smühû vese`â fî ḫarâbihâ. ülâike mâ kâne lehüm ey yedḫulûhâ illâ ḫâifîn. lehüm fi-ddünyâ ḫizyüv velehüm fi-l'âḫirati `aẕâbün `ażîm.ومن أظلم ممن منع مساجد الله أن يذكر فيها اسمه وسعى في خرابها أولئك ما كان لهم أن يدخلوها إلا خائفين لهم في الدنيا خزي ولهم في الآخرة عذاب عظيم
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُوْلَـئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَآئِفِينَ لهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Elmalılı Allah'ın mescitlerini, içlerinde Allah'ın isminin anılmasından meneden ve onların harap olmalarına çalışan kimselerden daha zâlim kim olabilir! İşte bunlar, oralara korka korka girmekten başka birşey yapmazlar. Bunlara dünyada perişanlık, ahirette de büyük bir azap vardır.
Y. AliAnd who is more unjust than he who forbids that in places for the worship of Allah, Allah's name should be celebrated?-whose zeal is (in fact) to ruin them? It was not fitting that such should themselves enter them except in fear. For them there is nothing but disgrace in this world, and in the world to come, an exceeding torment.
 Words|
2.
[4:141]
elleẕîne yeterabbeṣûne biküm. fein kâne leküm fetḥum mine-llâhi ḳâlû elem neküm me`aküm. vein kâne lilkâfirîne neṣîbün ḳâlû elem nestaḥviẕ `aleyküm venemna`küm mine-lmü'minîn. fellâhü yaḥkümü beyneküm yevme-lḳiyâmeh. veley yec`ale-llâhü lilkâfirîne `ale-lmü'minîne sebîlâ.الذين يتربصون بكم فإن كان لكم فتح من الله قالوا ألم نكن معكم وإن كان للكافرين نصيب قالوا ألم نستحوذ عليكم ونمنعكم من المؤمنين فالله يحكم بينكم يوم القيامة ولن يجعل الله للكافرين على المؤمنين سبيلا
الَّذِينَ يَتَرَبَّصُونَ بِكُمْ فَإِن كَانَ لَكُمْ فَتْحٌ مِّنَ اللّهِ قَالُواْ أَلَمْ نَكُن مَّعَكُمْ وَإِن كَانَ لِلْكَافِرِينَ نَصِيبٌ قَالُواْ أَلَمْ نَسْتَحْوِذْ عَلَيْكُمْ وَنَمْنَعْكُم مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ فَاللّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً
Elmalılı Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eğer Allah tarafından size bir zafer nasip olursa: "Biz sizinle beraber değil miydik?" derler. Şayet kâfirlerin zaferden bir payı olursa: (Bu defa da onlara): "Size üstünlük sağlayarak sizi müminlerden korumadık mı?" derler. Allah, kıyamet gününde aranızda hükmünü verecektir. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.
Y. Ali(These are) the ones who wait and watch about you: if ye do gain a victory from Allah, they say: "Were we not with you?"- but if the unbelievers gain a success, they say (to them): "Did we not gain an advantage over you, and did we not guard you from the believers?" but Allah will judge betwixt you on the Day of Judgment. And never will Allah grant to the unbelievers a way (to triumphs) over the believers.
 Words|
3.
[7:12]
ḳâle mâ mene`ake ellâ tescüde iẕ emertük. ḳâle ene ḫayrum minh. ḫalaḳtenî min nâriv veḫalaḳtehû min ṭîn.قال ما منعك ألا تسجد إذ أمرتك قال أنا خير منه خلقتني من نار وخلقته من طين
قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلاَّ تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ قَالَ أَنَاْ خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
Elmalılı (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
Y. Ali(Allah) said: "What prevented thee from prostrating when I commanded thee?" He said: "I am better than he: Thou didst create me from fire, and him from clay."
 Words|
4.
[9:54]
vemâ mene`ahüm en tuḳbele minhüm nefeḳâtühüm illâ ennehüm keferû billâhi vebirasûlihî velâ ye'tûne-ṣṣalâte illâ vehüm küsâlâ velâ yünfiḳûne illâ vehüm kârihûn.وما منعهم أن تقبل منهم نفقاتهم إلا أنهم كفروا بالله وبرسوله ولا يأتون الصلاة إلا وهم كسالى ولا ينفقون إلا وهم كارهون
وَمَا مَنَعَهُمْ أَن تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلاَّ أَنَّهُمْ كَفَرُواْ بِاللّهِ وَبِرَسُولِهِ وَلاَ يَأْتُونَ الصَّلاَةَ إِلاَّ وَهُمْ كُسَالَى وَلاَ يُنفِقُونَ إِلاَّ وَهُمْ كَارِهُونَ
Elmalılı İnfakların onlardan kabul olunmamasına sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne inanmamaları, namaza ancak üşene üşene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye istemeye vermeleridir.
Y. AliThe only reasons why their contributions are not accepted are: that they reject Allah and His Messenger; that they come to prayer without earnestness; and that they offer contributions unwillingly.
 Words|
5.
[12:63]
felemmâ race`û ilâ ebîhim ḳâlû yâ ebânâ müni`a minne-lkeylü feersil me`anâ eḫânâ nektel veinnâ lehû leḥâfiżûn.فلما رجعوا إلى أبيهم قالوا يا أبانا منع منا الكيل فأرسل معنا أخانا نكتل وإنا له لحافظون
فَلَمَّا رَجَعُوا إِلَى أَبِيهِمْ قَالُواْ يَا أَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ فَأَرْسِلْ مَعَنَا أَخَانَا نَكْتَلْ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Elmalılı Böylece dönüp babalarına geldikleri vakit, dediler ki: "Ey babamız! Bizden ölçek menedildi (bize zahire verilmeyecek). Bu kere kardeşimizi de bizimle gönder ki, ölçek alabilelim. Biz onu kesinlikle koruyacağız."
Y. AliNow when they returned to their father, they said: "O our father! No more measure of grain shall we get (unless we take our brother): So send our brother with us, that we may get our measure; and we will indeed take every care of him."
 Words|
6.
[17:59]
vemâ mene`anâ en nürsile bil'âyâti illâ en keẕẕebe bihe-l'evvelûn. veâteynâ ŝemûde-nnâḳate mübṣiraten feżalemû bihâ. vemâ nürsilü bil'âyâti illâ taḫvîfâ.وما منعنا أن نرسل بالآيات إلا أن كذب بها الأولون وآتينا ثمود الناقة مبصرة فظلموا بها وما نرسل بالآيات إلا تخويفا
وَمَا مَنَعَنَا أَن نُّرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلاَّ أَن كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالْآيَاتِ إِلاَّ تَخْوِيفًا
Elmalılı Bizi, âyetler (mucizeler) ve peygamber göndermekten alıkoyan şey, ancak öncekilerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semûd'a, açık bir mucize olarak o dişi deveyi vermiştik de ona zulmetmişlerdi (deveyi boğazlayarak kendilerine yazık etmişlerdi). Oysa biz, o mucizeleri ancak korkutmak için göndeririz.
Y. AliAnd We refrain from sending the signs, only because the men of former generations treated them as false: We sent the she-camel to the Thamud to open their eyes, but they treated her wrongfully: We only send the Signs by way of terror (and warning from evil).
 Words|
7.
[17:94]
vemâ mene`a-nnâse ey yü'minû iẕ câehümü-lhüdâ illâ en ḳâlû ebe`aŝe-llâhü beşerar rasûlâ.وما منع الناس أن يؤمنوا إذ جاءهم الهدى إلا أن قالوا أبعث الله بشرا رسولا
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَن يُؤْمِنُواْ إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَى إِلاَّ أَن قَالُواْ أَبَعَثَ اللّهُ بَشَرًا رَّسُولاً
Elmalılı Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber gelince, insanların iman etmelerine engel olan sebep sadece: "Allah bir insanı mı Peygamber gönderdi?" demeleridir.
Y. AliWhat kept men back from belief when Guidance came to them, was nothing but this: they said, "Has Allah sent a man (like us) to be (His) Messenger?"
 Words|
8.
[18:55]
vemâ mene`a-nnâse ey yü'minû iẕ câehümü-lhüdâ veyestagfirû rabbehüm illâ en te'tiyehüm sünnetü-l'evvelîne ev ye'tiyehümü-l`aẕâbü ḳubülâ.وما منع الناس أن يؤمنوا إذ جاءهم الهدى ويستغفروا ربهم إلا أن تأتيهم سنة الأولين أو يأتيهم العذاب قبلا
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَن يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَى وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلاَّ أَن تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ قُبُلاً
Elmalılı Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber geldiğinde insanları, iman etmekten ve Rabblerinden günahlarının mağfiretini istemekten alıkoyan şey sadece geçmiş milletlerin başlarına gelen felaketlerin kendilerine de gelmesini veya ahiret azabının ansızın göz göre göre gelip çatmasını beklemek olmuştur.
Y. AliAnd what is there to keep back men from believing, now that Guidance has come to them, nor from praying for forgiveness from their Lord, but that (they ask that) the ways of the ancients be repeated with them, or the Wrath be brought to them face to face?
 Words|
9.
[20:92]
ḳâle yâ hârûnü mâ mene`ake iẕ raeytehüm ḍallû.قال يا هارون ما منعك إذ رأيتهم ضلوا
قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا
Elmalılı (Musa gelince kardeşine şöyle) dedi: "Ey Harun! bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engelleyen ne oldu?"
Y. Ali(Moses) said: "O Aaron! what kept thee back, when thou sawest them going wrong,
 Words|
10.
[21:43]
em lehüm âlihetün temne`uhüm min dûninâ. lâ yesteṭî`ûne naṣra enfüsihim velâ hüm minnâ yuṣḥabûn.أم لهم آلهة تمنعهم من دوننا لا يستطيعون نصر أنفسهم ولا هم منا يصحبون
أَمْ لَهُمْ آلِهَةٌ تَمْنَعُهُم مِّن دُونِنَا لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَ أَنفُسِهِمْ وَلَا هُم مِّنَّا يُصْحَبُونَ
Elmalılı Yoksa kendilerini bize karşı savunacak tanrıları mı var? O tanrılar kendilerine bile yardım edemezler, katımızdan da dostluk görmezler.
Y. AliOr have they gods that can guard them from Us? They have no power to aid themselves, nor can they be defended from Us.
 Words|
11.
[38:75]
ḳâle yâ iblîsü mâ mene`ake en tescüde limâ ḫalaḳtü biyedeyy. estekberte em künte mine-l`âlîn.قال يا إبليس ما منعك أن تسجد لما خلقت بيدي أستكبرت أم كنت من العالين
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَن تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْعَالِينَ
Elmalılı Allah: "Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?" dedi.
Y. Ali(Allah) said: "O Iblis! What prevents thee from prostrating thyself to one whom I have created with my hands? Art thou haughty? Or art thou one of the high (and mighty) ones?"
 Words|
12.
[50:25]
mennâ`il lilḫayri mü`tedim mürîbün.مناع للخير معتد مريب
مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ
Elmalılı İyiliklere (sürekli) engel olan, saldırgan, şüpheciyi.
Y. Ali"Who forbade what was good, transgressed all bounds, cast doubts and suspicions;
 Words|
13.
[56:33]
lâ maḳṭû`ativ velâ memnû`ah.لا مقطوعة ولا ممنوعة
لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ
Elmalılı Tükenmeyen ve yasaklanmayan
Y. AliWhose season is not limited, nor (supply) forbidden,
 Words|
14.
[59:2]
hüve-lleẕî aḫrace-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi min diyârihim lievveli-lḥaşr. mâ żanentüm ey yaḫrucû veżannû ennehüm mâni`atühüm ḥuṣûnühüm mine-llâhi feetâhümü-llâhü min ḥayŝü lem yaḥtesibû veḳaẕefe fî ḳulûbihimü-rru`be yuḫribûne büyûtehüm bieydîhim veeydi-lmü'minîne fa`tebirû yâ ûli-l'ebṣâr.هو الذي أخرج الذين كفروا من أهل الكتاب من ديارهم لأول الحشر ما ظننتم أن يخرجوا وظنوا أنهم مانعتهم حصونهم من الله فأتاهم الله من حيث لم يحتسبوا وقذف في قلوبهم الرعب يخربون بيوتهم بأيديهم وأيدي المؤمنين فاعتبروا يا أولي الأبصار
هُوَ الَّذِي أَخْرَجَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِن دِيَارِهِمْ لِأَوَّلِ الْحَشْرِ مَا ظَنَنتُمْ أَن يَخْرُجُوا وَظَنُّوا أَنَّهُم مَّانِعَتُهُمْ حُصُونُهُم مِّنَ اللَّهِ فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُم بِأَيْدِيهِمْ وَأَيْدِي الْمُؤْمِنِينَ فَاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَارِ
Elmalılı Ehli kitaptan inkar edenleri, ilk sürgünleri yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın.
Y. AliIt is He Who got out the Unbelievers among the People of the Book from their homes at the first gathering (of the forces). Little did ye think that they would get out: And they thought that their fortresses would defend them from Allah! But the (Wrath of) Allah came to them from quarters from which they little expected (it), and cast terror into their hearts, so that they destroyed their dwellings by their own hands and the hands of the Believers, take warning, then, O ye with eyes (to see)!
 Words|
15.
[68:12]
mennâ`il lilḫayri mü`tedin eŝîm.مناع للخير معتد أثيم
مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
Elmalılı Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr,
Y. Ali(Habitually) hindering (all) good, transgressing beyond bounds, deep in sin,
 Words|
16.
[70:21]
veiẕâ messehü-lḫayru menû`â.وإذا مسه الخير منوعا
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
Elmalılı Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.
Y. AliAnd niggardly when good reaches him;-
 Words|
17.
[107:7]
veyemne`ûne-lmâ`ûn.ويمنعون الماعون
وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ
Elmalılı Ve yardımlığı sakınırlar (zekatı vermezler).
Y. AliBut refuse (to supply) (even) neighbourly needs.
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17