1. [57:24] | elleẕîne yebḫalûne veye'mürûne-nnâse bilbuḫl. vemey yetevelle feinne-llâhe hüve-lganiyyü-lḥamîd. | الذين يبخلون ويأمرون الناس بالبخل ومن يتول فإن الله هو الغني الحميد الَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِ وَمَن يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ |
---|
Elmalılı | Onlar cimrilik edip insanlara da cimriliği emrederler. Kim yüz çevirirse Allah, zengindir, övgüye layıktır. |
Y. Ali | Such persons as are covetous and commend covetousness to men. And if any turn back (from Allah's Way), verily Allah is Free of all Needs, Worthy of all Praise.
|
Words | | |
2. [57:25] | leḳad erselnâ rusülenâ bilbeyyinâti veenzelnâ me`ahümü-lkitâbe velmîzâne liyeḳûme-nnâsü bilḳisṭ. veenzelne-lḥadîde fîhi be'sün şedîdüv vemenâfi`u linnâsi veliya`leme-llâhü mey yenṣuruhû verusülehû bilgayb. inne-llâhe ḳaviyyün `azîz. | لقد أرسلنا رسلنا بالبينات وأنزلنا معهم الكتاب والميزان ليقوم الناس بالقسط وأنزلنا الحديد فيه بأس شديد ومنافع للناس وليعلم الله من ينصره ورسله بالغيب إن الله قوي عزيز لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ |
---|
Elmalılı | Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür. |
Y. Ali | We sent aforetime our messengers with Clear Signs and sent down with them the Book and the Balance (of Right and Wrong), that men may stand forth in justice; and We sent down Iron, in which is (material for) mighty war, as well as many benefits for mankind, that Allah may test who it is that will help, Unseen, Him and His messengers: For Allah is Full of Strength, Exalted in Might (and able to enforce His Will).
|
Words | | |
3. [59:21] | lev enzelnâ hâẕe-lḳur'âne `alâ cebelil lera'eytehû ḫâşi`am müteṣaddi`am min ḫaşyeti-llâh. vetilke-l'emŝâlü naḍribühâ linnâsi le`allehüm yetefekkerûn. | لو أنزلنا هذا القرآن على جبل لرأيته خاشعا متصدعا من خشية الله وتلك الأمثال نضربها للناس لعلهم يتفكرون لَوْ أَنزَلْنَا هَذَا الْقُرْآنَ عَلَى جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ |
---|
Elmalılı | Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allah'ın korkusundan onu baş eğmiş, parça, parça olmuş görürdün. Bu misalleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz. |
Y. Ali | Had We sent down this Qur'an on a mountain, verily, thou wouldst have seen it humble itself and cleave asunder for fear of Allah. Such are the similitudes which We propound to men, that they may reflect.
|
Words | | |
4. [62:6] | ḳul yâ eyyühe-lleẕîne hâdû in za`amtüm enneküm evliyâü lillâhi min dûni-nnâsi fetemennevu-lmevte in küntüm ṣâdiḳîn. | قل يا أيها الذين هادوا إن زعمتم أنكم أولياء لله من دون الناس فتمنوا الموت إن كنتم صادقين قُلْ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ هَادُوا إِن زَعَمْتُمْ أَنَّكُمْ أَوْلِيَاءُ لِلَّهِ مِن دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ |
---|
Elmalılı | De ki: "Ey Yahudi olanlar! Eğer insanlar arasında yalnız sizin, Allah'ın dostları olduğunuzu sanıyorsanız, o halde ölümü temenni edin, doğru iseniz?" |
Y. Ali | Say: "O ye that stand on Judaism! If ye think that ye are friends to Allah, to the exclusion of (other) men, then express your desire for Death, if ye are truthful!"
|
Words | | |
5. [66:6] | yâ eyyühe-lleẕîne âmenû ḳû enfüseküm veehlîküm nârav veḳûdühe-nnâsü velḥicâratü `aleyhâ melâiketün gilâżun şidâdül lâ ya`ṣûne-llâhe mâ emerahüm veyef`alûne mâ yü'merûn. | يا أيها الذين آمنوا قوا أنفسكم وأهليكم نارا وقودها الناس والحجارة عليها ملائكة غلاظ شداد لا يعصون الله ما أمرهم ويفعلون ما يؤمرون يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لاَّ يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ |
---|
Elmalılı | Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gayet katı, şiddetli, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır. |
Y. Ali | O ye who believe! save yourselves and your families from a Fire whose fuel is Men and Stones, over which are (appointed) angels stern (and) severe, who flinch not (from executing) the Commands they receive from Allah, but do (precisely) what they are commanded.
|
Words | | |
6. [83:2] | elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn. | الذين إذا اكتالوا على الناس يستوفون الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُواْ عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler. |
Y. Ali | Those who, when they have to receive by measure from men, exact full measure,
|
Words | | |
7. [83:6] | yevme yeḳûmü-nnâsü lirabbi-l`âlemîn. | يوم يقوم الناس لرب العالمين يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar. |
Y. Ali | A Day when (all) mankind will stand before the Lord of the Worlds?
|
Words | | |
8. [99:6] | yevmeiẕiy yaṣdüru-nnâsü eştâtel liyürav a`mâlehüm. | يومئذ يصدر الناس أشتاتا ليروا أعمالهم يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْا أَعْمَالَهُمْ |
---|
Elmalılı | O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır. |
Y. Ali | On that Day will men proceed in companies sorted out, to be shown the deeds that they (had done).
|
Words | | |
9. [101:4] | yevme yekûnü-nnâsü kelferâşi-lmebŝûŝ. | يوم يكون الناس كالفراش المبثوث يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِ |
---|
Elmalılı | O gün insanlar yayılmış pervaneler gibi olurlar. |
Y. Ali | (It is) a Day whereon men will be like moths scattered about,
|
Words | | |
10. [110:2] | veraeyte-nnâse yedḫulûne fî dîni-llâhi efvâcâ. | ورأيت الناس يدخلون في دين الله أفواجا وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا |
---|
Elmalılı | Ve insanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde, |
Y. Ali | And thou dost see the people enter Allah's Religion in crowds,
|
Words | | |
11. [114:1] | ḳul e`ûẕü birabbi-nnâs. | قل أعوذ برب الناس قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ |
---|
Elmalılı | De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, |
Y. Ali | Say: I seek refuge with the Lord and Cherisher of Mankind,
|
Words | | |
12. [114:2] | meliki-nnâs. | ملك الناس مَلِكِ النَّاسِ |
---|
Elmalılı | İnsanların hükümdârına, |
Y. Ali | The King (or Ruler) of Mankind,
|
Words | | |
13. [114:3] | ilâhi-nnâs. | إله الناس إِلَهِ النَّاسِ |
---|
Elmalılı | İnsanların ilâhına, |
Y. Ali | The god (or judge) of Mankind,-
|
Words | | |
14. [114:5] | elleẕî yüvesvisü fî ṣudûri-nnâs. | الذي يوسوس في صدور الناس الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ |
---|
Elmalılı | O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. |
Y. Ali | (The same) who whispers into the hearts of Mankind,-
|
Words | | |
15. [114:6] | mine-lcinneti vennâs. | من الجنة والناس مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ |
---|
Elmalılı | Gerek cinlerden, gerek insanlardan. |
Y. Ali | Among Jinns and among men.
|
Words | | |