Kelime

Kelime<not selected>
Kökفجر
Konum[:]
NoTkrKelime
1 5 الفجر
2 3 وفجرنا
3 2 تفجيرا
4 2 الفجار
5 1 يتفجر
6 1 فانفجرت
7 1 فجورها
8 1 فاجرا
9 1 فجرت
10 1 تفجر
11 1 الفجرة
12 1 فتفجر
13 1 والفجر
14 1 ليفجر
15 1 يفجرونها
16 1 كالفجار
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1 ... 21 | 21 - Kök: فجر
1.
[2:60]
veiẕi-stesḳâ mûsâ liḳavmihî feḳulne-ḍrib bi`aṣâke-lḥacer. fenfecerat minhü-ŝnetâ `aşrate `aynâ. ḳad `alime küllü ünâsim meşrabehüm. külû veşrabû mir rizḳi-llâhi velâ ta`ŝev fi-l'arḍi müfsidîn.وإذ استسقى موسى لقومه فقلنا اضرب بعصاك الحجر فانفجرت منه اثنتا عشرة عينا قد علم كل أناس مشربهم كلوا واشربوا من رزق الله ولا تعثوا في الأرض مفسدين
وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَّشْرَبَهُمْ كُلُواْ وَاشْرَبُواْ مِن رِّزْقِ اللَّهِ وَلاَ تَعْثَوْاْ فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Elmalılı Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de "asanla taşa vur!" demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.
Y. AliAnd remember Moses prayed for water for his people; We said: "Strike the rock with thy staff." Then gushed forth therefrom twelve springs. Each group knew its own place for water. So eat and drink of the sustenance provided by Allah, and do no evil nor mischief on the (face of the) earth.
 Words|
2.
[2:74]
ŝümme ḳaset ḳulûbüküm mim ba`di ẕâlike fehiye kelḥicârati ev eşeddü ḳasveh. veinne mine-lḥicârati lemâ yetefecceru minhü-l'enhâr. veinne minhâ lemâ yeşşeḳḳaḳu feyaḫrucü minhü-lmâ'. veinne minhâ lemâ yehbiṭu min ḫaşyeti-llâh. veme-llâhü bigâfilin `ammâ ta`melûn.ثم قست قلوبكم من بعد ذلك فهي كالحجارة أو أشد قسوة وإن من الحجارة لما يتفجر منه الأنهار وإن منها لما يشقق فيخرج منه الماء وإن منها لما يهبط من خشية الله وما الله بغافل عما تعملون
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُم مِّنْ بَعْدِ ذَلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللّهِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Elmalılı Sonra bunun arkasından yine kalbleriniz katılaştı, şimdi de taş gibi, ya da taştan da beter hale geldi. Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor... Ve sizin neler yaptığınızdan Allah gafil değildir.
Y. AliThenceforth were your hearts hardened: They became like a rock and even worse in hardness. For among rocks there are some from which rivers gush forth; others there are which when split asunder send forth water; and others which sink for fear of Allah. And Allah is not unmindful of what ye do.
 Words|
3.
[2:187]
üḥille leküm leylete-ṣṣiyâmi-rrafeŝü ilâ nisâiküm. hünne libâsül leküm veentüm libâsül lehünn. `alime-llâhü enneküm küntüm taḫtânûne enfüseküm fetâbe `aleyküm ve`afâ `anküm. fel'âne bâşirûhünne vebtegû mâ ketebe-llâhü leküm. vekülû veşrabû ḥattâ yetebeyyene lekümü-lḫayṭu-l'ebyeḍu mine-lḫayṭi-l'esvedi mine-lfecr. ŝümme etimmu-ṣṣiyâme ile-lleyl. velâ tübâşirûhünne veentüm `âkifûne fi-lmesâcid. tilke ḥudûdü-llâhi felâ taḳrabûhâ. keẕâlike yübeyyinü-llâhü âyâtihî linnâsi le`allehüm yetteḳûn.أحل لكم ليلة الصيام الرفث إلى نسائكم هن لباس لكم وأنتم لباس لهن علم الله أنكم كنتم تختانون أنفسكم فتاب عليكم وعفا عنكم فالآن باشروهن وابتغوا ما كتب الله لكم وكلوا واشربوا حتى يتبين لكم الخيط الأبيض من الخيط الأسود من الفجر ثم أتموا الصيام إلى الليل ولا تباشروهن وأنتم عاكفون في المساجد تلك حدود الله فلا تقربوها كذلك يبين الله آياته للناس لعلهم يتقون
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَخْتَانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالْآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّيْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Elmalılı Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ınsınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.
Y. AliPermitted to you, on the night of the fasts, is the approach to your wives. They are your garments and ye are their garments. Allah knoweth what ye used to do secretly among yourselves; but He turned to you and forgave you; so now associate with them, and seek what Allah Hath ordained for you, and eat and drink, until the white thread of dawn appear to you distinct from its black thread; then complete your fast Till the night appears; but do not associate with your wives while ye are in retreat in the mosques. Those are Limits (set by) Allah: Approach not nigh thereto. Thus doth Allah make clear His Signs to men: that they may learn self-restraint.
 Words|
4.
[17:78]
eḳimi-ṣṣalâte lidülûki-şşemsi ilâ gaseḳi-lleyli veḳur'âne-lfecr. inne ḳur'âne-lfecri kâne meşhûdâ.أقم الصلاة لدلوك الشمس إلى غسق الليل وقرآن الفجر إن قرآن الفجر كان مشهودا
أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا
Elmalılı Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar (belirli vakitlerde) gereği üzere namazı kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında, gece ve gündüz melekleri hazır bulunur.
Y. AliEstablish regular prayers - at the sun's decline till the darkness of the night, and the morning prayer and reading: for the prayer and reading in the morning carry their testimony.
 Words|
5.
[17:90]
veḳâlû len nü'mine leke ḥattâ tefcüra lenâ mine-l'arḍi yembû`â.وقالوا لن نؤمن لك حتى تفجر لنا من الأرض ينبوعا
وَقَالُواْ لَن نُّؤْمِنَ لَكَ حَتَّى تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الْأَرْضِ يَنبُوعًا
Elmalılı Kâfirler şöyle dediler: "Sen, bizim için yerden suyu kesilmeyen bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız."
Y. AliThey say: "We shall not believe in thee, until thou cause a spring to gush forth for us from the earth,
 Words|
6.
[17:91]
ev tekûne leke cennetüm min neḫîliv ve`inebin fetüfeccira-l'enhâra ḫilâlehâ tefcîrâ.أو تكون لك جنة من نخيل وعنب فتفجر الأنهار خلالها تفجيرا
أَوْ تَكُونَ لَكَ جَنَّةٌ مِّن نَّخِيلٍ وَعِنَبٍ فَتُفَجِّرَ الْأَنْهَارَ خِلاَلَهَا تَفْجِيرًا
Elmalılı "Veyahut hurmalıklardan ve üzümlüklerden senin bir bahçen olsun da ortasından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın."
Y. Ali"Or (until) thou have a garden of date trees and vines, and cause rivers to gush forth in their midst, carrying abundant water;
 Words|
7.
[18:33]
kilte-lcenneteyni âtet ükülehâ velem tażlim minhü şey'ev vefeccernâ ḫilâlehümâ neherâ.كلتا الجنتين آتت أكلها ولم تظلم منه شيئا وفجرنا خلالهما نهرا
كِلْتَا الْجَنَّتَيْنِ آتَتْ أُكُلَهَا وَلَمْ تَظْلِمْ مِنْهُ شَيْئًا وَفَجَّرْنَا خِلاَلَهُمَا نَهَرًا
Elmalılı İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Y. AliEach of those gardens brought forth its produce, and failed not in the least therein: in the midst of them We caused a river to flow.
 Words|
8.
[24:58]
yâ eyyühe-lleẕîne âmenû liyeste'ẕinkümü-lleẕîne meleket eymânüküm velleẕîne lem yeblügü-lḥulûme minküm ŝelâŝe merrât. min ḳabli ṣalâti-lfecri veḥîne teḍa`ûne ŝiyâbeküm mine-żżahîrati vemim ba`di ṣalâti-l`işâ'. ŝelâŝü `avrâtil leküm. leyse `aleyküm velâ `aleyhim cünâḥum ba`dehünn. ṭavvâfûne `aleyküm ba`ḍuküm `alâ ba`ḍ. keẕâlike yübeyyinü-llâhü lekümü-l'âyât. vellâhü `alîmün ḥakîm.يا أيها الذين آمنوا ليستأذنكم الذين ملكت أيمانكم والذين لم يبلغوا الحلم منكم ثلاث مرات من قبل صلاة الفجر وحين تضعون ثيابكم من الظهيرة ومن بعد صلاة العشاء ثلاث عورات لكم ليس عليكم ولا عليهم جناح بعدهن طوافون عليكم بعضكم على بعض كذلك يبين الله لكم الآيات والله عليم حكيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنكُمْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ مِن قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُم مِّنَ الظَّهِيرَةِ وَمِن بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاءِ ثَلَاثُ عَوْرَاتٍ لَّكُمْ لَيْسَ عَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ طَوَّافُونَ عَلَيْكُم بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Elmalılı Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz erginlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için, ne de onlar için bir mahzur yoktur. (Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz.) İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Y. AliO ye who believe! let those whom your right hands possess, and the (children) among you who have not come of age ask your permission (before they come to your presence), on three occasions: before morning prayer; the while ye doff your clothes for the noonday heat; and after the late-night prayer: these are your three times of undress: outside those times it is not wrong for you or for them to move about attending to each other: Thus does Allah make clear the Signs to you: for Allah is full of knowledge and wisdom.
 Words|
9.
[36:34]
vece`alnâ fîhâ cennâtim min neḫîliv vea`nâbiv vefeccernâ fîhâ mine-l`uyûn.وجعلنا فيها جنات من نخيل وأعناب وفجرنا فيها من العيون
وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِّن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنْ الْعُيُونِ
Elmalılı Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık.
Y. AliAnd We produce therein orchard with date-palms and vines, and We cause springs to gush forth therein:
 Words|
10.
[38:28]
em nec`alü-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti kelmüfsidîne fi-l'arḍ. em nec`alü-lmütteḳîne kelfüccâr.أم نجعل الذين آمنوا وعملوا الصالحات كالمفسدين في الأرض أم نجعل المتقين كالفجار
أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ
Elmalılı Yoksa, iman edip de salih amel işleyenleri biz, o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar mıyız? Yoksa o takva sahiplerini azgın günahkarlar gibi yapar mıyız?
Y. AliShall We treat those who believe and work deeds of righteousness, the same as those who do mischief on earth? Shall We treat those who guard against evil, the same as those who turn aside from the right?
 Words|
11.
[54:12]
vefeccerne-l'arḍa `uyûnen felteḳe-lmâü `alâ emrin ḳad ḳudir.وفجرنا الأرض عيونا فالتقى الماء على أمر قد قدر
وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَى أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ
Elmalılı Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
Y. AliAnd We caused the earth to gush forth with springs, so the waters met (and rose) to the extent decreed.
 Words|
12.
[71:27]
inneke in teẕerhüm yüḍillû `ibâdeke velâ yelidû illâ fâciran keffârâ.إنك إن تذرهم يضلوا عبادك ولا يلدوا إلا فاجرا كفارا
إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا
Elmalılı "Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar."
Y. Ali"For, if Thou dost leave (any of) them, they will but mislead Thy devotees, and they will breed none but wicked ungrateful ones.
 Words|
13.
[75:5]
bel yürîdü-l'insânü liyefcüra emâmeh.بل يريد الإنسان ليفجر أمامه
بَلْ يُرِيدُ الْإِنسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ
Elmalılı Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
Y. AliBut man wishes to do wrong (even) in the time in front of him.
 Words|
14.
[76:6]
`ayney yeşrabü bihâ `ibâdü-llâhi yüfeccirûnehâ tefcîrâ.عينا يشرب بها عباد الله يفجرونها تفجيرا
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا
Elmalılı Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.
Y. AliA Fountain where the Devotees of Allah do drink, making it flow in unstinted abundance.
 Words|
15.
[80:42]
ülâike hümü-lkeferatü-lfecerah.أولئك هم الكفرة الفجرة
أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
Elmalılı İşte onlardır kâfirler, haktan sapanlar.
Y. AliSuch will be the Rejecters of Allah, the doers of iniquity.
 Words|
16.
[82:3]
veiẕe-lbiḥâru füccirat.وإذا البحار فجرت
وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
Elmalılı Denizler yarılıp akıtıldığı vakit,
Y. AliWhen the Oceans are suffered to burst forth;
 Words|
17.
[82:14]
veinne-lfüccâra lefî ceḥîm.وإن الفجار لفي جحيم
وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ
Elmalılı Kötüler de cehennemdedirler.
Y. AliAnd the Wicked - they will be in the Fire,
 Words|
18.
[83:7]
kellâ inne kitâbe-lfüccâri lefî siccîn.كلا إن كتاب الفجار لفي سجين
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ
Elmalılı Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir.
Y. AliNay! Surely the record of the wicked is (preserved) in Sijjin.
 Words|
19.
[89:1]
velfecr.والفجر
وَالْفَجْرِ
Elmalılı Andolsun fecre.
Y. AliBy the break of Day
 Words|
20.
[91:8]
feelhemehâ fücûrahâ vetaḳvâhâ.فألهمها فجورها وتقواها
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
Elmalılı Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,
Y. AliAnd its enlightenment as to its wrong and its right;-
 Words|
21.
[97:5]
selâmün. hiye ḥattâ maṭle`i-lfecr.سلام هي حتى مطلع الفجر
سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
Elmalılı O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.
Y. AliPeace!...This until the rise of morn!
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17