Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 Surah :  70 - MearicGörüntülenen ayetler : 31 ... 44 | 44 - Sure no: 70
1.
[70:31]
femeni-btegâ verâe ẕâlike feülâike hümü-l`âdûn.فمن ابتغى وراء ذلك فأولئك هم العادون
فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاءَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
Elmalılı Bundan ötesini isteyenler, var ya işte onlar haddi aşanlardır.
Y. AliBut those who trespass beyond this are transgressors;-
 Words|فمن - But whoever| ابتغى - seeks| وراء - beyond| ذلك - that,| فأولئك - then those| هم - [they]| العادون - (are) the transgressors -|
2.
[70:32]
velleẕîne hüm liemânâtihim ve`ahdihim râ`ûn.والذين هم لأماناتهم وعهدهم راعون
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Elmalılı Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler.
Y. AliAnd those who respect their trusts and covenants;
 Words|والذين - And those who| هم - [they]| لأماناتهم - of their trusts| وعهدهم - and their promise| راعون - (are) observers,|
3.
[70:33]
velleẕîne hüm bişehâdetihim ḳâimûn.والذين هم بشهاداتهم قائمون
وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ
Elmalılı Şahitliklerinde dürüsttürler.
Y. AliAnd those who stand firm in their testimonies;
 Words|والذين - And those who| هم - [they]| بشهاداتهم - in their testimonies| قائمون - stand firm,|
4.
[70:34]
velleẕîne hüm `alâ ṣalâtihim yüḥâfiżûn.والذين هم على صلاتهم يحافظون
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
Elmalılı Namazlarına devam ederler.
Y. AliAnd those who guard (the sacredness) of their worship;-
 Words|والذين - And those who,| هم - [they]| على - on| صلاتهم - their prayer| يحافظون - keep a guard -|
5.
[70:35]
ülâike fî cennâtim mükramûn.أولئك في جنات مكرمون
أُوْلَئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُّكْرَمُونَ
Elmalılı İşte bunlar cennetlerde ağırlanırlar.
Y. AliSuch will be the honoured ones in the Gardens (of Bliss).
 Words|أولئك - Those| في - (will be) in| جنات - Gardens,| مكرمون - honored.|
6.
[70:36]
femâ lilleẕîne keferû ḳibeleke mühti`în.فمال الذين كفروا قبلك مهطعين
فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ
Elmalılı Şimdi ne oluyor o inkâr edenlere ki, sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar:
Y. AliNow what is the matter with the Unbelievers that they rush madly before thee-
 Words|فمال - So what is with| الذين - those who| كفروا - disbelieve,| قبلك - before you| مهطعين - (they) hasten,|
7.
[70:37]
`ani-lyemîni ve`ani-şşimâli `izîn.عن اليمين وعن الشمال عزين
عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ
Elmalılı Sağdan ve soldan bölük bölük.
Y. AliFrom the right and from the left, in crowds?
 Words|عن - On| اليمين - the right| وعن - and on| الشمال - the left,| عزين - (in) separate groups?|
8.
[70:38]
eyaṭme`u küllü-mriim minhüm ey yüdḫale cennete ne`îm.أيطمع كل امرئ منهم أن يدخل جنة نعيم
أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
Elmalılı Onlardan herbiri, bir nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?
Y. AliDoes every man of them long to enter the Garden of Bliss?
 Words|أيطمع - Does long| كل - every| امرئ - person,| منهم - among them| أن - that| يدخل - he enters| جنة - a Garden| نعيم - (of) Delight?|
9.
[70:39]
kellâ. innâ ḫalaḳnâhüm mimmâ ya`lemûn.كلا إنا خلقناهم مما يعلمون
كَلَّا إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّمَّا يَعْلَمُونَ
Elmalılı Hayır, biz onları bildikleri şeyden yarattık.
Y. AliBy no means! For We have created them out of the (base matter) they know!
 Words|كلا - By no means!| إنا - Indeed, We| خلقناهم - [We] have created them| مما - from what| يعلمون - they know.|
10.
[70:40]
felâ uḳsimü birabbi-lmeşâriḳi velmegâribi innâ leḳâdirûn.فلا أقسم برب المشارق والمغارب إنا لقادرون
فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ
Elmalılı Artık o doğuların ve batıların Rabbine yemine ne gerek, elbette bizim gücümüz yeter.
Y. AliNow I do call to witness the Lord of all points in the East and the West that We can certainly-
 Words|فلا - But nay!| أقسم - I swear| برب - by (the) Lord| المشارق - (of) the risings| والمغارب - and the settings,| إنا - that We| لقادرون - (are) surely Able|
11.
[70:41]
`alâ en nübeddile ḫayram minhüm vemâ naḥnü bimesbûḳîn.على أن نبدل خيرا منهم وما نحن بمسبوقين
عَلَى أَن نُّبَدِّلَ خَيْرًا مِّنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Elmalılı Onları kendilerinden daha hayırlı olanlarla değiştirebiliriz ve bizim önümüze geçilmez.
Y. AliSubstitute for them better (men) than they; And We are not to be defeated (in Our Plan).
 Words|على - [On]| أن - to| نبدل - [We] replace| خيرا - (with) better| منهم - than them;| وما - and not| نحن - We| بمسبوقين - (are) to be outrun.|
12.
[70:42]
feẕerhüm yeḫûḍû veyel`abû ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî yû`adûn.فذرهم يخوضوا ويلعبوا حتى يلاقوا يومهم الذي يوعدون
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
Elmalılı O halde bırak onları, kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalıp oynayadursunlar.
Y. AliSo leave them to plunge in vain talk and play about, until they encounter that Day of theirs which they have been promised!-
 Words|فذرهم - So leave them| يخوضوا - (to) converse vainly| ويلعبوا - and amuse themselves| حتى - until| يلاقوا - they meet| يومهم - their Day,| الذي - which| يوعدون - they are promised,|
13.
[70:43]
yevme yaḫrucûne mine-l'ecdâŝi sirâ`an keennehüm ilâ nüṣubiy yûfiḍûn.يوم يخرجون من الأجداث سراعا كأنهم إلى نصب يوفضون
يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَى نُصُبٍ يُوفِضُونَ
Elmalılı O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki putlara gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar.
Y. AliThe Day whereon they will issue from their sepulchres in sudden haste as if they were rushing to a goal-post (fixed for them),-
 Words|يوم - (The) Day| يخرجون - they will come out| من - from| الأجداث - the graves| سراعا - rapidly| كأنهم - as if they (were)| إلى - to| نصب - a goal| يوفضون - hastening,|
14.
[70:44]
ḫâşi`aten ebṣâruhüm terheḳuhüm ẕilleh. ẕâlike-lyevmü-lleẕî kânû yû`adûn.خاشعة أبصارهم ترهقهم ذلة ذلك اليوم الذي كانوا يوعدون
خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ذَلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
Elmalılı Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür.
Y. AliTheir eyes lowered in dejection,- ignominy covering them (all over)! such is the Day the which they are promised!
 Words|خاشعة - Humbled| أبصارهم - their eyesights,| ترهقهم - will cover them| ذلة - humiliation.| ذلك - That| اليوم - (is) the Day| الذي - which| كانوا - they were| يوعدون - promised.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17