Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 271 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 181 ... 210 | 290 - Kök: ظلم
1.
[21:87]
veẕe-nnûni iẕ ẕehebe mügâḍiben feżanne el len naḳdira `aleyhi fenâdâ fi-żżulümâti el lâ ilâhe illâ ente sübḥânek. innî küntü mine-żżâlimîn.وذا النون إذ ذهب مغاضبا فظن أن لن نقدر عليه فنادى في الظلمات أن لا إله إلا أنت سبحانك إني كنت من الظالمين
وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Zünnun'u (balık sahibi Yunus'u) da hatırla. Hani o, öfkelenerek gitmişti de, bizim kendisini hiçbir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Fakat sonunda karanlıklar içinde: "Senden başka ilâh yoktur, sen münezzehsin, Şüphesiz ben haksızlık edenlerden oldum" diye seslenmişti.
Y. AliAnd remember Zun-nun, when he departed in wrath: He imagined that We had no power over him! But he cried through the deptHs of darkness, "There is no god but thou: glory to thee: I was indeed wrong!"
 Words|
2.
[21:97]
vaḳterabe-lva`dü-lḥaḳḳu feiẕâ hiye şâḫiṣatün ebṣâru-lleẕîne keferû. yâ veylenâ ḳad künnâ fî gafletim min hâẕâ bel künnâ żâlimîn.واقترب الوعد الحق فإذا هي شاخصة أبصار الذين كفروا يا ويلنا قد كنا في غفلة من هذا بل كنا ظالمين
وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ أَبْصَارُ الَّذِينَ كَفَرُوا يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَذَا بَلْ كُنَّا ظَالِمِينَ
Elmalılı Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik." derler.
Y. AliThen will the true promise draw nigh (of fulfilment): then behold! the eyes of the Unbelievers will fixedly stare in horror: "Ah! Woe to us! we were indeed heedless of this; nay, we truly did wrong!"
 Words|
3.
[22:10]
ẕâlike bimâ ḳaddemet yedâke veenne-llâhe leyse biżallâmil lil`abîd.ذلك بما قدمت يداك وأن الله ليس بظلام للعبيد
ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ
Elmalılı Ona "Bunlar, senin ellerinle kazandığın günahlar sebebiyledir" denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir.
Y. Ali(It will be said): "This is because of the deeds which thy hands sent forth, for verily Allah is not unjust to His servants.
 Words|
4.
[22:25]
inne-lleẕîne keferû veyeṣuddûne `an sebîli-llâhi velmescidi-lḥarâmi-lleẕî ce`alnâhü linnâsi sevâeni-l`âkifü fîhi velbâd. vemey yürid fîhi biilḥâdim biżulmin nüẕiḳhü min `aẕâbin elîm.إن الذين كفروا ويصدون عن سبيل الله والمسجد الحرام الذي جعلناه للناس سواء العاكف فيه والباد ومن يرد فيه بإلحاد بظلم نذقه من عذاب أليم
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَن يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
Elmalılı Şüphesiz inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız.
Y. AliAs to those who have rejected (Allah), and would keep back (men) from the Way of Allah, and from the Sacred Mosque, which We have made (open) to (all) men - equal is the dweller there and the visitor from the country - and any whose purpose therein is profanity or wrong-doing - them will We cause to taste of a most Grievous Penalty.
 Words|
5.
[22:39]
üẕine lilleẕîne yüḳâtelûne biennehüm żulimû. veinne-llâhe `alâ naṣrihim leḳadîr.أذن للذين يقاتلون بأنهم ظلموا وإن الله على نصرهم لقدير
أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ
Elmalılı Kendilerine savaş açılan kimselere (kâfirlere karşı koymak için) izin verildi. Çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir.
Y. AliTo those against whom war is made, permission is given (to fight), because they are wronged;- and verily, Allah is most powerful for their aid;-
 Words|
6.
[22:45]
fekeeyyim min ḳaryetin ehleknâhâ vehiye żâlimetün fehiye ḫâviyetün `alâ `urûşihâ vebi'rim mü`aṭṭaletiv veḳaṣrim meşîd.فكأين من قرية أهلكناها وهي ظالمة فهي خاوية على عروشها وبئر معطلة وقصر مشيد
فَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُّعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَّشِيدٍ
Elmalılı Nice memleketler vardı ki, zulüm yaparlarken biz onları yok ettik. Artık damları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır. (Geride) Nice terkedilmiş kuyularla bomboş kalmış yüksek saraylar (bırakılmıştır.)
Y. AliHow many populations have We destroyed, which were given to wrong-doing? They tumbled down on their roofs. And how many wells are lying idle and neglected, and castles lofty and well-built?
 Words|
7.
[22:48]
vekeeyyim min ḳaryetin emleytü lehâ vehiye żâlimetün ŝümme eḫaẕtühâ. veileyye-lmeṣîr.وكأين من قرية أمليت لها وهي ظالمة ثم أخذتها وإلي المصير
وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ
Elmalılı Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır.
Y. AliAnd to how many populations did I give respite, which were given to wrong-doing? in the end I punished them. To me is the destination (of all).
 Words|
8.
[22:53]
liyec`ale mâ yülḳi-şşeyṭânü fitnetel lilleẕîne fî ḳulûbihim meraḍuv velḳâsiyeti ḳulûbühüm. veinne-żżâlimîne lefî şiḳâḳim be`îd.ليجعل ما يلقي الشيطان فتنة للذين في قلوبهم مرض والقاسية قلوبهم وإن الظالمين لفي شقاق بعيد
لِيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِّلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ
Elmalılı Allah, şeytanın karıştırdığını, kalblerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vesile kılar. Zalimler şüphesiz (haktan uzak) derin bir ayrılık içindedirler.
Y. AliThat He may make the suggestions thrown in by Satan, but a trial for those in whose hearts is a disease and who are hardened of heart: verily the wrong-doers are in a schism far (from the Truth):
 Words|
9.
[22:71]
veya`büdûne min dûni-llâhi mâ lem yünezzil bihî sülṭânev vemâ leyse lehüm bihî `ilm. vemâ liżżâlimîne min neṣîr.ويعبدون من دون الله ما لم ينزل به سلطانا وما ليس لهم به علم وما للظالمين من نصير
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَمَا لَيْسَ لَهُم بِهِ عِلْمٌ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ
Elmalılı Onlar Allah'ı bırakıp da O'nun, haklarında hiçbir delil indirmediği ve kendilerinde de bir bilgi bulunmayan şeylere taparlar. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.
Y. AliYet they worship, besides Allah, things for which no authority has been sent down to them, and of which they have (really) no knowledge: for those that do wrong there is no helper.
 Words|
10.
[23:27]
feevḥaynâ ileyhi eni-ṣne`i-lfülke bia`yüninâ vevaḥyinâ feiẕâ câe emrunâ vefâra-ttennûru feslük fîhâ min küllin zevceyni-ŝneyni veehleke illâ men sebeḳa `aleyhi-lḳavlü minhüm. velâ tüḫâṭibnî fi-lleẕîne żalemû. innehüm mugraḳûn.فأوحينا إليه أن اصنع الفلك بأعيننا ووحينا فإذا جاء أمرنا وفار التنور فاسلك فيها من كل زوجين اثنين وأهلك إلا من سبق عليه القول منهم ولا تخاطبني في الذين ظلموا إنهم مغرقون
فَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِ أَنِ اصْنَعِ الْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا فَإِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ فَاسْلُكْ فِيهَا مِن كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَن سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ مِنْهُمْ وَلَا تُخَاطِبْنِي فِي الَّذِينَ ظَلَمُوا إِنَّهُم مُّغْرَقُونَ
Elmalılı Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Bizim nezaretimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca, her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır!
Y. AliSo We inspired him (with this message): "Construct the Ark within Our sight and under Our guidance: then when comes Our Command, and the fountains of the earth gush forth, take thou on board pairs of every species, male and female, and thy family- except those of them against whom the Word has already gone forth: And address Me not in favour of the wrong-doers; for they shall be drowned (in the Flood).
 Words|
11.
[23:28]
feiẕe-steveyte ente vemem me`ake `ale-lfülki feḳuli-lḥamdü lillâhi-lleẕî neccânâ mine-lḳavmi-żżâlimîn.فإذا استويت أنت ومن معك على الفلك فقل الحمد لله الذي نجانا من القوم الظالمين
فَإِذَا اسْتَوَيْتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى الْفُلْكِ فَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Sen, yanındakilerle beraber gemiye yerleştiğinde: "Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de.
Y. AliAnd when thou hast embarked on the Ark - thou and those with thee,- say: "Praise be to Allah, Who has saved us from the people who do wrong."
 Words|
12.
[23:41]
feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü bilḥaḳḳi fece`alnâhüm guŝââ. febü`del lilḳavmi-żżâlimîn.فأخذتهم الصيحة بالحق فجعلناهم غثاء فبعدا للقوم الظالمين
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاءً فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Y. AliThen the Blast overtook them with justice, and We made them as rubbish of dead leaves (floating on the stream of Time)! So away with the people who do wrong!
 Words|
13.
[23:62]
velâ nükellifü nefsen illâ vus`ahâ veledeynâ kitâbüy yenṭiḳu bilḥaḳḳi vehüm lâ yużlemûn.ولا نكلف نفسا إلا وسعها ولدينا كتاب ينطق بالحق وهم لا يظلمون
وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Elmalılı Biz hiç kimseyi, gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Y. AliOn no soul do We place a burden greater than it can bear: before Us is a record which clearly shows the truth: they will never be wronged.
 Words|
14.
[23:94]
rabbi felâ tec`alnî fi-lḳavmi-żżâlimîn.رب فلا تجعلني في القوم الظالمين
رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma, Rabbim!
Y. Ali"Then, O my Lord! put me not amongst the people who do wrong!"
 Words|
15.
[23:107]
rabbenâ aḫricnâ minhâ fein `udnâ feinnâ żâlimûn.ربنا أخرجنا منها فإن عدنا فإنا ظالمون
رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ
Elmalılı Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız.
Y. Ali"Our Lord! bring us out of this: if ever we return (to Evil), then shall we be wrong-doers indeed!"
 Words|
16.
[24:40]
ev keżulümâtin fî baḥril lücciyyiy yagşâhü mevcüm min fevḳihî mevcüm min fevḳihî seḥâb. żulümâtüm ba`ḍuhâ fevḳa ba`ḍ. iẕâ aḫrace yedehû lem yeked yerâhâ. vemel lem yec`ali-llâhü lehû nûran femâ lehû min nûr.أو كظلمات في بحر لجي يغشاه موج من فوقه موج من فوقه سحاب ظلمات بعضها فوق بعض إذا أخرج يده لم يكد يراها ومن لم يجعل الله له نورا فما له من نور
أَوْ كَظُلُمَاتٍ فِي بَحْرٍ لُّجِّيٍّ يَغْشَاهُ مَوْجٌ مِّن فَوْقِهِ مَوْجٌ مِّن فَوْقِهِ سَحَابٌ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍ إِذَا أَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ يَرَاهَا وَمَن لَّمْ يَجْعَلِ اللَّهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِن نُّورٍ
Elmalılı Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut. Bir biri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah, nur vermemişse, artık o kimsenin ışık ve aydınlıktan nasibi yoktur.
Y. AliOr (the Unbelievers' state) is like the depths of darkness in a vast deep ocean, overwhelmed with billow topped by billow, topped by (dark) clouds: depths of darkness, one above another: if a man stretches out his hands, he can hardly see it! for any to whom Allah giveth not light, there is no light!
 Words|
17.
[24:50]
efî ḳulûbihim meraḍun emi-rtâbû em yeḫâfûne ey yeḥîfe-llâhü `aleyhim verasûlüh. bel ülâike hümu-żżâlimûn.أفي قلوبهم مرض أم ارتابوا أم يخافون أن يحيف الله عليهم ورسوله بل أولئك هم الظالمون
أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ بَلْ أُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Elmalılı Kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa şüphe ve tereddüd içinde midirler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!
Y. AliIs it that there is a disease in their hearts? or do they doubt, or are they in fear, that Allah and His Messenger will deal unjustly with them? Nay, it is they themselves who do wrong.
 Words|
18.
[25:4]
veḳâle-lleẕîne keferû in hâẕâ illâ ifkün-fterâhü vee`ânehû `aleyhi ḳavmün âḫarûn. feḳad câû żulmev vezûrâ.وقال الذين كفروا إن هذا إلا إفك افتراه وأعانه عليه قوم آخرون فقد جاءوا ظلما وزورا
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاؤُوا ظُلْمًا وَزُورًا
Elmalılı İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.
Y. AliBut the misbelievers say: "Naught is this but a lie which he has forged, and others have helped him at it." In truth it is they who have put forward an iniquity and a falsehood.
 Words|
19.
[25:8]
ev yülḳâ ileyhi kenzün ev tekûnü lehû cennetüy ye'külü minhâ. veḳâle-żżâlimûne in tettebi`ûne illâ racülem mesḥûrâ.أو يلقى إليه كنز أو تكون له جنة يأكل منها وقال الظالمون إن تتبعون إلا رجلا مسحورا
أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا
Elmalılı "Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler.
Y. Ali"Or (Why) has not a treasure been bestowed on him, or why has he (not) a garden for enjoyment?" The wicked say: "Ye follow none other than a man bewitched."
 Words|
20.
[25:19]
feḳad keẕẕebûküm bimâ teḳûlûne femâ testeṭî`ûne ṣarfev velâ naṣrâ. vemey yażlim minküm nüẕiḳhü `aẕâben kebîrâ.فقد كذبوكم بما تقولون فما تستطيعون صرفا ولا نصرا ومن يظلم منكم نذقه عذابا كبيرا
فَقَدْ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَن يَظْلِم مِّنكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا
Elmalılı (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denilir.) İşte (taptıklarınız) sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardıma çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattıracağız.
Y. Ali(Allah will say): "Now have they proved you liars in what ye say: so ye cannot avert (your penalty) nor (get) help." And whoever among you does wrong, him shall We cause to taste of a grievous Penalty.
 Words|
21.
[25:27]
veyevme ye`aḍḍu-żżâlimü `alâ yedeyhi yeḳûlü yâ leyteni-tteḫaẕtü me`a-rrasûli sebîlâ.ويوم يعض الظالم على يديه يقول يا ليتني اتخذت مع الرسول سبيلا
وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا
Elmalılı O gün zalim kimse ellerini ısıracak: "Eyvah!" diyecek, "keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım!"
Y. AliThe Day that the wrong-doer will bite at his hands, he will say, "Oh! would that I had taken a (straight) path with the Messenger!
 Words|
22.
[25:37]
veḳavme nûḥil lemmâ keẕẕebü-rrusüle agraḳnâhüm vece`alnâhüm linnâsi âyeh. vea`tednâ liżżâlimîne `aẕâben elîmâ.وقوم نوح لما كذبوا الرسل أغرقناهم وجعلناهم للناس آية وأعتدنا للظالمين عذابا أليما
وَقَوْمَ نُوحٍ لَّمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا
Elmalılı Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde, onları suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Biz zalimler için acıklı bir azab hazırlamışızdır.
Y. AliAnd the people of Noah,- when they rejected the messengers, We drowned them, and We made them as a Sign for mankind; and We have prepared for (all) wrong-doers a grievous Penalty;-
 Words|
23.
[26:10]
veiẕ nâdâ rabbüke mûsâ eni-'ti-lḳavme-żżâlimîn.وإذ نادى ربك موسى أن ائت القوم الظالمين
وَإِذْ نَادَى رَبُّكَ مُوسَى أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.
Y. AliBehold, thy Lord called Moses: "Go to the people of iniquity,-
 Words|
24.
[26:209]
ẕikrâ. vemâ künnâ żâlimîn.ذكرى وما كنا ظالمين
ذِكْرَى وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ
Elmalılı (Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.
Y. AliBy way of reminder; and We never are unjust.
 Words|
25.
[26:227]
ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti veẕekerü-llâhe keŝîrav venteṣarû mim ba`di mâ żulimû. veseya`lemü-lleẕîne żalemû eyye münḳalebiy yenḳalibûn.إلا الذين آمنوا وعملوا الصالحات وذكروا الله كثيرا وانتصروا من بعد ما ظلموا وسيعلم الذين ظلموا أي منقلب ينقلبون
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
Elmalılı Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Y. AliExcept those who believe, work righteousness, engage much in the remembrance of Allah, and defend themselves only after they are unjustly attacked. And soon will the unjust assailants know what vicissitudes their affairs will take!
 Words|
26.
[27:11]
illâ men żaleme ŝümme beddele ḥusnem ba`de sûin feinnî gafûrur raḥîm.إلا من ظلم ثم بدل حسنا بعد سوء فإني غفور رحيم
إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسْنًا بَعْدَ سُوءٍ فَإِنِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Elmalılı "Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim."
Y. Ali"But if any have done wrong and have thereafter substituted good to take the place of evil, truly, I am Oft-Forgiving, Most Merciful.
 Words|
27.
[27:14]
veceḥadû bihâ vesteyḳanethâ enfüsühüm żulmev ve`ulüvvâ. fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmüfsidîn.وجحدوا بها واستيقنتها أنفسهم ظلما وعلوا فانظر كيف كان عاقبة المفسدين
وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ
Elmalılı Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Y. AliAnd they rejected those Signs in iniquity and arrogance, though their souls were convinced thereof: so see what was the end of those who acted corruptly!
 Words|
28.
[27:44]
ḳîle lehe-dḫuli-ṣṣarḥ. felemmâ raethü ḥasibethü lüccetev vekeşefet `an sâḳayhâ. ḳâle innehû ṣarḥum mümerradüm min ḳavârîr. ḳâlet rabbi innî żalemtü nefsî veeslemtü me`a süleymâne lillâhi rabbi-l`âlemîn.قيل لها ادخلي الصرح فلما رأته حسبته لجة وكشفت عن ساقيها قال إنه صرح ممرد من قوارير قالت رب إني ظلمت نفسي وأسلمت مع سليمان لله رب العالمين
قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَ فَلَمَّا رَأَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَن سَاقَيْهَا قَالَ إِنَّهُ صَرْحٌ مُّمَرَّدٌ مِّن قَوَارِيرَ قَالَتْ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman'ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."
Y. AliShe was asked to enter the lofty Palace: but when she saw it, she thought it was a lake of water, and she (tucked up her skirts), uncovering her legs. He said: "This is but a palace paved smooth with slabs of glass." She said: "O my Lord! I have indeed wronged my soul: I do (now) submit (in Islam), with Solomon, to the Lord of the Worlds."
 Words|
29.
[27:52]
fetilke büyûtühüm ḫâviyetem bimâ żalemû. inne fî ẕâlike leâyetel liḳavmiy ya`lemûn.فتلك بيوتهم خاوية بما ظلموا إن في ذلك لآية لقوم يعلمون
فَتِلْكَ بُيُوتُهُمْ خَاوِيَةً بِمَا ظَلَمُوا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً لِّقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Elmalılı İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.
Y. AliNow such were their houses, - in utter ruin, - because they practised wrong-doing. Verily in this is a Sign for people of knowledge.
 Words|
30.
[27:63]
emmey yehdîküm fî żulümâti-lberri velbaḥri vemey yürsilü-rriyâḥa büşram beyne yedey raḥmetih. eilâhüm me`a-llâh. te`âle-llâhü `ammâ yüşrikûn.أمن يهديكم في ظلمات البر والبحر ومن يرسل الرياح بشرا بين يدي رحمته أإله مع الله تعالى الله عما يشركون
أَمَّن يَهْدِيكُمْ فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَن يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ تَعَالَى اللَّهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Elmalılı (Onlar mı hayırlı) yoksa, karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Allah onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
Y. AliOr, Who guides you through the depths of darkness on land and sea, and Who sends the winds as heralds of glad tidings, going before His Mercy? (Can there be another) god besides Allah?- High is Allah above what they associate with Him!
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17