Kelime

Kelime<not selected>
Kökعطو
Konum[:]
NoTkrKelime
1 4 عطاء
2 2 أعطى
3 2 يعطوا
4 1 أعطوا
5 1 أعطيناك
6 1 وأعطى
7 1 عطاؤنا
8 1 يعطيك
9 1 فتعاطى
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1 ... 12 | 12 - Kök: عطو
1.
[9:29]
ḳâtilü-lleẕîne lâ yü'minûne billâhi velâ bilyevmi-l'âḫiri velâ yüḥarrimûne mâ ḥarrame-llâhü verasûlühû velâ yedînûne dîne-lḥaḳḳi mine-lleẕîne ûtü-lkitâbe ḥattâ yü`ṭü-lcizyete `ay yediv vehüm ṣâgirûn.قاتلوا الذين لا يؤمنون بالله ولا باليوم الآخر ولا يحرمون ما حرم الله ورسوله ولا يدينون دين الحق من الذين أوتوا الكتاب حتى يعطوا الجزية عن يد وهم صاغرون
قَاتِلُواْ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ
Elmalılı Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın.
Y. AliFight those who believe not in Allah nor the Last Day, nor hold that forbidden which hath been forbidden by Allah and His Messenger, nor acknowledge the religion of Truth, (even if they are) of the People of the Book, until they pay the Jizya with willing submission, and feel themselves subdued.
 Words|
2.
[9:58]
veminhüm mey yelmizüke fi-ṣṣadeḳât. fein ü`ṭû minhâ raḍû veil lem yü`ṭav minhâ iẕâ hüm yesḫaṭûn.ومنهم من يلمزك في الصدقات فإن أعطوا منها رضوا وإن لم يعطوا منها إذا هم يسخطون
وَمِنْهُم مَّن يَلْمِزُكَ فِي الصَّدَقَاتِ فَإِنْ أُعْطُواْ مِنْهَا رَضُواْ وَإِن لَّمْ يُعْطَوْاْ مِنهَا إِذَا هُمْ يَسْخَطُونَ
Elmalılı İçlerinde (topladığın) sadakalar hakkında sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eğer o sadakalardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen kızarlar.
Y. AliAnd among them are men who slander thee in the matter of (the distribution of) the alms: if they are given part thereof, they are pleased, but if not, behold! they are indignant!
 Words|
3.
[11:108]
veemme-lleẕîne sü`idû fefi-lcenneti ḫâlidîne fîhâ mâ dâmeti-ssemâvâtü vel'arḍu illâ mâ şâe rabbük. `aṭâen gayra mecẕûẕ.وأما الذين سعدوا ففي الجنة خالدين فيها ما دامت السماوات والأرض إلا ما شاء ربك عطاء غير مجذوذ
وَأَمَّا الَّذِينَ سُعِدُواْ فَفِي الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ إِلاَّ مَا شَاءَ رَبُّكَ عَطَاءً غَيْرَ مَجْذُوذٍ
Elmalılı Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri başka. (Bu) ardı arası kesilmeyen bir ihsan olacak.
Y. AliAnd those who are blessed shall be in the Garden: They will dwell therein for all the time that the heavens and the earth endure, except as thy Lord willeth: a gift without break.
 Words|
4.
[17:20]
küllen nümiddü hâülâi vehâülâi min `aṭâi rabbik. vemâ kâne `aṭâü rabbike maḥżûrâ.كلا نمد هؤلاء وهؤلاء من عطاء ربك وما كان عطاء ربك محظورا
كُلاًّ نُّمِدُّ هَـؤُلاَءِ وَهَـؤُلاَءِ مِنْ عَطَاءِ رَبِّكَ وَمَا كَانَ عَطَاءُ رَبِّكَ مَحْظُورًا
Elmalılı Hepsine; (dünyayı isteyenlere de, ahireti isteyenlere de) Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir.
Y. AliOf the bounties of thy Lord We bestow freely on all- These as well as those: The bounties of thy Lord are not closed (to anyone).
 Words|
5.
[20:50]
ḳâle rabbüne-lleẕî a`ṭâ külle şey'in ḫalḳahû ŝümme hedâ.قال ربنا الذي أعطى كل شيء خلقه ثم هدى
قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَى كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَى
Elmalılı Musa: "Bizim Rabbimiz her şeye şeklini veren, sonra da yolunu gösterendir." dedi.
Y. AliHe said: "Our Lord is He Who gave to each (created) thing its form and nature, and further, gave (it) guidance."
 Words|
6.
[38:39]
hâẕâ `aṭâünâ femnün ev emsik bigayri ḥisâb.هذا عطاؤنا فامنن أو أمسك بغير حساب
هَذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Elmalılı "İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin" dedik.
Y. Ali"Such are Our Bounties: whether thou bestow them (on others) or withhold them, no account will be asked."
 Words|
7.
[53:34]
vea`ṭâ ḳalîlev veekdâ.وأعطى قليلا وأكدى
وَأَعْطَى قَلِيلًا وَأَكْدَى
Elmalılı Azıcık verip (sonra vermemekte) direneni?
Y. AliGives a little, then hardens (his heart)?
 Words|
8.
[54:29]
fenâdev ṣâḥibehüm fete`âṭâ fe`aḳara.فنادوا صاحبهم فتعاطى فعقر
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ
Elmalılı Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.
Y. AliBut they called to their companion, and he took a sword in hand, and hamstrung (her).
 Words|
9.
[78:36]
cezâem mir rabbike `aṭâen ḥisâbâ.جزاء من ربك عطاء حسابا
جَزَاءً مِّن رَّبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا
Elmalılı (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir).
Y. AliRecompense from thy Lord, a gift, (amply) sufficient,
 Words|
10.
[92:5]
feemmâ men a`ṭâ vetteḳâ.فأما من أعطى واتقى
فَأَمَّا مَن أَعْطَى وَاتَّقَى
Elmalılı Bundan böyle her kim malını hayır için verir ve korunursa,
Y. AliSo he who gives (in charity) and fears (Allah),
 Words|
11.
[93:5]
velesevfe yü`ṭîke rabbüke feterḍâ.ولسوف يعطيك ربك فترضى
وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى
Elmalılı Rabbın sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.
Y. AliAnd soon will thy Guardian-Lord give thee (that wherewith) thou shalt be well-pleased.
 Words|
12.
[108:1]
innâ a`ṭaynâke-lkevŝer.إنا أعطيناك الكوثر
إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ
Elmalılı Muhakkak biz sana Kevser'i verdik.
Y. AliTo thee have We granted the Fount (of Abundance).
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17