Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 Surah :  39 - ZümerGörüntülenen ayetler : 61 ... 75 | 75 - Sure no: 39
1.
[39:61]
veyünecci-llâhü-lleẕîne-tteḳav bimefâzetihim. lâ yemessühümü-ssûü velâ hüm yaḥzenûn.وينجي الله الذين اتقوا بمفازتهم لا يمسهم السوء ولا هم يحزنون
وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Elmalılı Kötülükten sakınan müttakileri ise Allah başarılarından dolayı kurtuluşa çıkarır. Onlara fenalık dokunmaz ve onlar üzülecek de değillerdir.
Y. AliBut Allah will deliver the righteous to their place of salvation: no evil shall touch them, nor shall they grieve.
 Words|وينجي - And Allah will deliver| الله - And Allah will deliver| الذين - those who| اتقوا - feared (Him)| بمفازتهم - to their place of salvation;| لا - not| يمسهم - will touch them| السوء - the evil,| ولا - and not| هم - they| يحزنون - will grieve.|
2.
[39:62]
allâhü ḫâliḳu külli şey'. vehüve `alâ külli şey'iv vekîl.الله خالق كل شيء وهو على كل شيء وكيل
اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Elmalılı Allah, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine vekil de O'dur.
Y. AliAllah is the Creator of all things, and He is the Guardian and Disposer of all affairs.
 Words|الله - Allah| خالق - (is the) Creator| كل - (of) all| شيء - things,| وهو - and He| على - (is) over| كل - all| شيء - things| وكيل - a Guardian.|
3.
[39:63]
lehû meḳâlîdü-ssemâvâti vel'arḍ. velleẕîne keferû biâyâti-llâhi ülâike hümü-lḫâsirûn.له مقاليد السماوات والأرض والذين كفروا بآيات الله أولئك هم الخاسرون
لَهُ مَقَالِيدُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Elmalılı Bütün göklerin ve yerin kilitleri O'nundur. Allah'ın âyetlerini inkâr edenlere gelince, işte onlar, kendilerine yazık edenlerdir.
Y. AliTo Him belong the keys of the heavens and the earth: and those who reject the Signs of Allah,- it is they who will be in loss.
 Words|له - For Him| مقاليد - (are the) keys| السماوات - (of) the heavens| والأرض - and the earth.| والذين - And those who| كفروا - disbelieve| بآيات - in (the) Verses| الله - (of) Allah,| أولئك - those -| هم - they| الخاسرون - (are) the losers.|
4.
[39:64]
ḳul efegayra-llâhi te'mürûnnî a`büdü eyyühe-lcâhilûn.قل أفغير الله تأمروني أعبد أيها الجاهلون
قُلْ أَفَغَيْرَ اللَّهِ تَأْمُرُونِّي أَعْبُدُ أَيُّهَا الْجَاهِلُونَ
Elmalılı De ki: "Ey cahiller! Şimdi bana o Allah'tan başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz?"
Y. AliSay: "Is it some one other than Allah that ye order me to worship, O ye ignorant ones?"
 Words|قل - Say,| أفغير - "Is (it) other than| الله - Allah| تأمروني - you order me| أعبد - (to) worship,| أيها - O| الجاهلون - ignorant ones?"|
5.
[39:65]
veleḳad ûḥiye ileyke veile-lleẕîne min ḳablik. lein eşrakte leyaḥbeṭanne `amelüke veletekûnenne mine-lḫâsirîn.ولقد أوحي إليك وإلى الذين من قبلك لئن أشركت ليحبطن عملك ولتكونن من الخاسرين
وَلَقَدْ أُوحِيَ إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكَ لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Elmalılı Andolsun ki, sana da, senden öncekilere de şu vahyedildi: "Yemin ederim ki, eğer şirk koşarsan bütün çalışmaların boşa gider ve mutlaka kendine yazık edenlerden olursun."
Y. AliBut it has already been revealed to thee,- as it was to those before thee,- "If thou wert to join (gods with Allah), truly fruitless will be thy work (in life), and thou wilt surely be in the ranks of those who lose (all spiritual good)".
 Words|ولقد - And verily,| أوحي - it has been revealed| إليك - to you| وإلى - and to| الذين - those who| من - (were) before you,| قبلك - (were) before you,| لئن - if| أشركت - you associate (with Allah)| ليحبطن - surely, will become worthless| عملك - your deeds| ولتكونن - and you will surely be| من - among| الخاسرين - the losers.|
6.
[39:66]
beli-llâhe fa`büd veküm mine-şşâkirîn.بل الله فاعبد وكن من الشاكرين
بَلِ اللَّهَ فَاعْبُدْ وَكُن مِّنَ الشَّاكِرِينَ
Elmalılı Hayır, onun için yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.
Y. AliNay, but worship Allah, and be of those who give thanks.
 Words|بل - Nay!| الله - But worship Allah| فاعبد - But worship Allah| وكن - and be| من - among| الشاكرين - the thankful ones.|
7.
[39:67]
vemâ ḳaderü-llâhe ḥaḳḳa ḳadrih. vel'arḍu cemî`an ḳabḍatühû yevme-lḳiyâmeti vessemâvâtü maṭviyyâtüm biyemînih. sübḥânehû vete`âlâ `ammâ yüşrikûn.وما قدروا الله حق قدره والأرض جميعا قبضته يوم القيامة والسماوات مطويات بيمينه سبحانه وتعالى عما يشركون
وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Elmalılı Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Halbuki bütün yer kıyamet günü O'nun avucundadır. Gökler de kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yüksektir.
Y. AliNo just estimate have they made of Allah, such as is due to Him: On the Day of Judgment the whole of the earth will be but His handful, and the heavens will be rolled up in His right hand: Glory to Him! High is He above the Partners they attribute to Him!
 Words|وما - And not| قدروا - they appraised| الله - Allah| حق - (with) true| قدره - appraisal,| والأرض - while the earth| جميعا - entirely| قبضته - (will be) in His Grip| يوم - (on the) Day| القيامة - (of) the Resurrection,| والسماوات - and the heavens| مطويات - (will be) folded| بيمينه - in His Right Hand.| سبحانه - Glory be to Him!| وتعالى - And High is He| عما - above what| يشركون - they associate (with Him).|
8.
[39:68]
venüfiḫa fi-ṣṣûri feṣa`iḳa men fi-ssemâvâti vemen fi-l'arḍi illâ men şâe-llâh. ŝümme nüfiḫa fîhi uḫrâ feiẕâ hüm ḳiyâmüy yenżurûn.ونفخ في الصور فصعق من في السماوات ومن في الأرض إلا من شاء الله ثم نفخ فيه أخرى فإذا هم قيام ينظرون
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَن شَاءَ اللَّهُ ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَى فَإِذَا هُم قِيَامٌ يَنظُرُونَ
Elmalılı Ve sûra üflenmiştir. Göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yıkılmıştır. Ancak Allah'ın dilediği müstesna. Sonra ona bir daha üflenmiştir. Bu defa da hep onlar kalkmışlar bakıyorlardır.
Y. AliThe Trumpet will (just) be sounded, when all that are in the heavens and on earth will swoon, except such as it will please Allah (to exempt). Then will a second one be sounded, when, behold, they will be standing and looking on!
 Words|ونفخ - And (will) be blown| في - [in]| الصور - the trumpet,| فصعق - then (will) fall dead| من - whoever| في - (is) in| السماوات - the heavens| ومن - and whoever| في - (is) on| الأرض - the earth| إلا - except| من - whom| شاء - Allah wills.| الله - Allah wills.| ثم - Then| نفخ - (it will) be blown| فيه - [in it]| أخرى - a second time,| فإذا - and behold!| هم - They| قيام - (will be) standing| ينظرون - waiting.|
9.
[39:69]
veeşraḳati-l'arḍu binûri rabbihâ vevuḍi`a-lkitâbü vecîe binnebiyyîne veşşühedâi veḳuḍiye beynehüm bilḥaḳḳi vehüm lâ yużlemûn.وأشرقت الأرض بنور ربها ووضع الكتاب وجيء بالنبيين والشهداء وقضي بينهم بالحق وهم لا يظلمون
وَأَشْرَقَتِ الْأَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا وَوُضِعَ الْكِتَابُ وَجِيءَ بِالنَّبِيِّينَ وَالشُّهَدَاءِ وَقُضِيَ بَيْنَهُم بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Elmalılı Yer, Rabbinin nuru ile parlamıştır. Kitap konmuş, peygamberler ve şahitler getirilmiş ve aralarında hak ile hüküm verilmektedir. Hem onlara hiç haksızlık yapılmaz.
Y. AliAnd the Earth will shine with the Glory of its Lord: the Record (of Deeds) will be placed (open); the prophets and the witnesses will be brought forward and a just decision pronounced between them; and they will not be wronged (in the least).
 Words|وأشرقت - And (will) shine| الأرض - the earth| بنور - with (the) light| ربها - (of) its Lord| ووضع - and (will) be placed| الكتاب - the Record| وجيء - and (will) be brought| بالنبيين - the Prophets| والشهداء - and the witnesses,| وقضي - and it (will) be judged| بينهم - between them| بالحق - in truth,| وهم - and they| لا - will not be wronged.| يظلمون - will not be wronged.|
10.
[39:70]
vevuffiyet küllü nefsim mâ `amilet vehüve a`lemü bimâ yef`alûn.ووفيت كل نفس ما عملت وهو أعلم بما يفعلون
وَوُفِّيَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّا عَمِلَتْ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَا يَفْعَلُونَ
Elmalılı Herkese ne amel yaptıysa karşılığı tam olarak ödenmiştir. O (Allah), onların yaptıklarını en iyi şekilde bilmektedir.
Y. AliAnd to every soul will be paid in full (the fruit) of its Deeds; and (Allah) knoweth best all that they do.
 Words|ووفيت - And (will) be paid in full| كل - every| نفس - soul| ما - what| عملت - it did;| وهو - and He| أعلم - (is the) Best-Knower| بما - of what| يفعلون - they do.|
11.
[39:71]
vesîḳa-lleẕîne keferû ilâ cehenneme zümerâ. ḥattâ iẕâ câûhâ fütiḥat ebvâbühâ veḳâle lehüm ḫazenetühâ elem ye'tiküm rusülüm minküm yetlûne `aleyküm âyâti rabbiküm veyünẕirûneküm liḳâe yevmiküm hâẕâ. ḳâlû belâ velâkin ḥaḳḳat kelimetü-l`aẕâbi `ale-lkâfirîn.وسيق الذين كفروا إلى جهنم زمرا حتى إذا جاءوها فتحت أبوابها وقال لهم خزنتها ألم يأتكم رسل منكم يتلون عليكم آيات ربكم وينذرونكم لقاء يومكم هذا قالوا بلى ولكن حقت كلمة العذاب على الكافرين
وَسِيقَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ زُمَرًا حَتَّى إِذَا جَاؤُوهَا فُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِّنكُمْ يَتْلُونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِ رَبِّكُمْ وَيُنذِرُونَكُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا قَالُوا بَلَى وَلَكِنْ حَقَّتْ كَلِمَةُ الْعَذَابِ عَلَى الْكَافِرِينَ
Elmalılı İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır ve bekçileri onlara: "İçinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan, bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" derler. Onlar da: "Evet geldi" derler. Fakat kâfirler üzerine azab kelimesi hak oldu.
Y. AliThe Unbelievers will be led to Hell in crowd: until, when they arrive, there, its gates will be opened. And its keepers will say, "Did not messengers come to you from among yourselves, rehearsing to you the Signs of your Lord, and warning you of the Meeting of This Day of yours?" The answer will be: "True: but the Decree of Punishment has been proved true against the Unbelievers!"
 Words|وسيق - And (will) be driven| الذين - those who| كفروا - disbelieve| إلى - to| جهنم - Hell| زمرا - (in) groups| حتى - until| إذا - when| جاءوها - they reach it,| فتحت - (will) be opened| أبوابها - its gates| وقال - and (will) say| لهم - to them| خزنتها - its keepers,| ألم - "Did not| يأتكم - come to you| رسل - Messengers| منكم - from you| يتلون - reciting| عليكم - to you| آيات - (the) Verses| ربكم - (of) your Lord| وينذرونكم - and warning you| لقاء - (of the) meeting| يومكم - (of) your Day| هذا - this?"| قالوا - They (will) say,| بلى - "Yes!"| ولكن - But| حقت - has been justified| كلمة - (the) word| العذاب - (of) punishment| على - against| الكافرين - the disbelievers.|
12.
[39:72]
ḳîle-dḫulû ebvâbe cehenneme ḫâlidîne fîhâ. febi'se meŝve-lmütekebbirîn.قيل ادخلوا أبواب جهنم خالدين فيها فبئس مثوى المتكبرين
قِيلَ ادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا فَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ
Elmalılı (Onlara): "Ebedî olarak içinde kalmak üzere girin cehennemin kapılarından" denir. Bak, büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!
Y. Ali(To them) will be said: "Enter ye the gates of Hell, to dwell therein: and evil is (this) Abode of the Arrogant!"
 Words|قيل - It will be said,| ادخلوا - "Enter| أبواب - (the) gates| جهنم - (of) Hell| خالدين - (to) abide eternally| فيها - therein,| فبئس - and wretched is| مثوى - (the) abode| المتكبرين - (of) the arrogant."|
13.
[39:73]
vesîḳa-lleẕîne-tteḳav rabbehüm ile-lcenneti zümerâ. ḥattâ iẕâ câûhâ vefütiḥat ebvâbühâ veḳâle lehüm ḫazenetühâ selâmün `aleyküm ṭibtüm fedḫulûhâ ḫâlidîn.وسيق الذين اتقوا ربهم إلى الجنة زمرا حتى إذا جاءوها وفتحت أبوابها وقال لهم خزنتها سلام عليكم طبتم فادخلوها خالدين
وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا حَتَّى إِذَا جَاؤُوهَا وَفُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ
Elmalılı Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardıkları zaman kapıları açılır ve bekçileri onlara: "Selâm sizlere, ne hoşsunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" derler.
Y. AliAnd those who feared their Lord will be led to the Garden in crowds: until behold, they arrive there; its gates will be opened; and its keepers will say: "Peace be upon you! well have ye done! enter ye here, to dwell therein."
 Words|وسيق - And (will) be driven| الذين - those who| اتقوا - feared| ربهم - their Lord,| إلى - to| الجنة - Paradise| زمرا - (in) groups| حتى - until| إذا - when| جاءوها - they reach it| وفتحت - and (will) be opened| أبوابها - its gates| وقال - and (will) say| لهم - to them| خزنتها - its keepers,| سلام - "Peace be| عليكم - upon you,| طبتم - you have done well,| فادخلوها - so enter it| خالدين - (to) abide eternally."|
14.
[39:74]
veḳâlü-lḥamdü lillâhi-lleẕî ṣadeḳanâ va`dehû veevraŝene-l'arḍa netebevveü mine-lcenneti ḥayŝü neşâ'. feni`me ecru-l`âmilîn.وقالوا الحمد لله الذي صدقنا وعده وأورثنا الأرض نتبوأ من الجنة حيث نشاء فنعم أجر العاملين
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي صَدَقَنَا وَعْدَهُ وَأَوْرَثَنَا الْأَرْضَ نَتَبَوَّأُ مِنَ الْجَنَّةِ حَيْثُ نَشَاءُ فَنِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ
Elmalılı Onlar da: "Hamdolsun o Allah'a ki, bize vaadini doğru çıkardı ve bizi cennet arzına varis kıldı. Cennette istediğimiz yerde oturuyoruz" derler. Bak ne güzeldir mükafatı o iyi amel işleyenlerin!
Y. AliThey will say: "Praise be to Allah, Who has truly fulfilled His Promise to us, and has given us (this) land in heritage: We can dwell in the Garden as we will: how excellent a reward for those who work (righteousness)!"
 Words|وقالوا - And they will say,| الحمد - "All praise| لله - (be) to Allah,| الذي - Who| صدقنا - has fulfilled for us| وعده - His promise| وأورثنا - and has made us inherit| الأرض - the earth,| نتبوأ - we may settle| من - [from]| الجنة - (in) Paradise| حيث - wherever| نشاء - we wish.| فنعم - So excellent| أجر - (is the) reward| العاملين - (of) the workers."|
15.
[39:75]
vetera-lmelâikete ḥâffîne min ḥavli-l`arşi yüsebbiḥûne biḥamdi rabbihim. veḳuḍiye beynehüm bilḥaḳḳi veḳîle-lḥamdü lillâhi rabbi-l`âlemîn.وترى الملائكة حافين من حول العرش يسبحون بحمد ربهم وقضي بينهم بالحق وقيل الحمد لله رب العالمين
وَتَرَى الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَقُضِيَ بَيْنَهُم بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Meleklerin de arşın etrafını kuşatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Artık halk arasında hak ile hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" denilmektedir.
Y. AliAnd thou wilt see the angels surrounding the Throne (Divine) on all sides, singing Glory and Praise to their Lord. The Decision between them (at Judgment) will be in (perfect) justice, and the cry (on all sides) will be, "Praise be to Allah, the Lord of the Worlds!"
 Words|وترى - And you will see| الملائكة - the Angels| حافين - surrounding| من - [from]| حول - around| العرش - the Throne| يسبحون - glorifying| بحمد - (the) praise| ربهم - (of) their Lord.| وقضي - And (will) be judged| بينهم - between them| بالحق - in truth,| وقيل - and it will be said,| الحمد - "All praise be| لله - to Allah,| رب - (the) Lord| العالمين - (of) the worlds."|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17