1. [69:20] | innî żanentü ennî mülâḳin ḥisâbiyeh. | إني ظننت أني ملاق حسابيه إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيَهْ |
---|
Elmalılı | "Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim" der. |
Y. Ali | "I did really understand that my Account would (One Day) reach me!"
|
Words | | |
2. [69:26] | velem edri mâ ḥisâbiyeh. | ولم أدر ما حسابيه وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيَهْ |
---|
Elmalılı | Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim, |
Y. Ali | "And that I had never realised how my account (stood)!
|
Words | | |
3. [75:3] | eyaḥsebü-l'insânü ellen necme`a `iżâmeh. | أيحسب الإنسان ألن نجمع عظامه أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَلَّن نَجْمَعَ عِظَامَهُ |
---|
Elmalılı | İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? |
Y. Ali | Does man think that We cannot assemble his bones?
|
Words | | |
4. [75:36] | eyaḥsebü-l'insânü ey yütrake südâ. | أيحسب الإنسان أن يترك سدى أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى |
---|
Elmalılı | İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? |
Y. Ali | Does man think that he will be left uncontrolled, (without purpose)?
|
Words | | |
5. [76:19] | veyeṭûfü `aleyhim vildânüm müḫalledûn. iẕâ raeytehüm ḥasibtehüm lü'lüem menŝûrâ. | ويطوف عليهم ولدان مخلدون إذا رأيتهم حسبتهم لؤلؤا منثورا وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤًا مَّنثُورًا |
---|
Elmalılı | Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın. |
Y. Ali | And round about them will (serve) youths of perpetual (freshness): If thou seest them, thou wouldst think them scattered Pearls.
|
Words | | |
6. [78:27] | innehüm kânû lâ yercûne ḥisâbâ. | إنهم كانوا لا يرجون حسابا إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا |
---|
Elmalılı | Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardı. |
Y. Ali | For that they used not to fear any account (for their deeds),
|
Words | | |
7. [78:36] | cezâem mir rabbike `aṭâen ḥisâbâ. | جزاء من ربك عطاء حسابا جَزَاءً مِّن رَّبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا |
---|
Elmalılı | (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir). |
Y. Ali | Recompense from thy Lord, a gift, (amply) sufficient,
|
Words | | |
8. [84:8] | fesevfe yüḥâsebü ḥisâbey yesîrâ. | فسوف يحاسب حسابا يسيرا فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا |
---|
Elmalılı | Kolay bir hesapla hesaba çekilecek, |
Y. Ali | Soon will his account be taken by an easy reckoning,
|
Words | | |
9. [88:26] | ŝümme inne `aleynâ ḥisâbehüm. | ثم إن علينا حسابهم ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ |
---|
Elmalılı | Sonra da bize hesap verecekler. |
Y. Ali | Then it will be for Us to call them to account.
|
Words | | |
10. [90:5] | eyaḥsebü el ley yaḳdira `aleyhi eḥad. | أيحسب أن لن يقدر عليه أحد أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ |
---|
Elmalılı | İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? |
Y. Ali | Thinketh he, that none hath power over him?
|
Words | | |
11. [90:7] | eyaḥsebü el lem yerahû eḥad. | أيحسب أن لم يره أحد أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ |
---|
Elmalılı | Kendisini bir gören olmadı mı sanıyor? |
Y. Ali | Thinketh he that none beholdeth him?
|
Words | | |
12. [104:3] | yaḥsebü enne mâlehû aḫledeh. | يحسب أن ماله أخلده يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ |
---|
Elmalılı | Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır. |
Y. Ali | Thinking that his wealth would make him last for ever!
|
Words | | |