1. [7:98] | eveemine ehlü-lḳurâ ey ye'tiyehüm be'sünâ ḍuḥav vehüm yel`abûn. | أوأمن أهل القرى أن يأتيهم بأسنا ضحى وهم يلعبون أَوَ أَمِنَ أَهْلُ الْقُرَى أَن يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ |
---|
Elmalılı | Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler? |
Y. Ali | Or else did they feel secure against its coming in broad daylight while they played about (care-free)?
|
Words | | |
2. [20:59] | ḳâle mev`idüküm yevmü-zzîneti veey yuḥşera-nnâsü ḍuḥâ. | قال موعدكم يوم الزينة وأن يحشر الناس ضحى قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ الزِّينَةِ وَأَن يُحْشَرَ النَّاسُ ضُحًى |
---|
Elmalılı | Musa: "Sizinle buluşma zamanı, süs (bayramı) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir." dedi. |
Y. Ali | Moses said: "Your tryst is the Day of the Festival, and let the people be assembled when the sun is well up."
|
Words | | |
3. [20:119] | veenneke lâ tażmeü fîhâ velâ taḍḥâ. | وأنك لا تظمأ فيها ولا تضحى وَأَنَّكَ لَا تَظْمَأُ فِيهَا وَلَا تَضْحَى |
---|
Elmalılı | Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın" |
Y. Ali | "Nor to suffer from thirst, nor from the sun's heat."
|
Words | | |
4. [79:29] | veagṭaşe leylehâ veaḫrace ḍuḥâhâ. | وأغطش ليلها وأخرج ضحاها وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا |
---|
Elmalılı | Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı. |
Y. Ali | Its night doth He endow with darkness, and its splendour doth He bring out (with light).
|
Words | | |
5. [79:46] | keennehüm yevme yeravnehâ lem yelbeŝû illâ `aşiyyeten ev ḍuḥâhâ. | كأنهم يوم يرونها لم يلبثوا إلا عشية أو ضحاها كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا |
---|
Elmalılı | Onlar o kıyameti görecekleri gün sanki dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler. |
Y. Ali | The Day they see it, (It will be) as if they had tarried but a single evening, or (at most till) the following morn!
|
Words | | |
6. [91:1] | veşşemsi veḍuḥâhâ. | والشمس وضحاها وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا |
---|
Elmalılı | Güneş'e ve onun parıltısına, |
Y. Ali | By the Sun and his (glorious) splendour;
|
Words | | |
7. [93:1] | veḍḍuḥâ. | والضحى وَالضُّحَى |
---|
Elmalılı | Andolsun kuşluk vaktine. |
Y. Ali | By the Glorious Morning Light,
|
Words | | |