1. [20:119] | veenneke lâ tażmeü fîhâ velâ taḍḥâ. | وأنك لا تظمأ فيها ولا تضحى وَأَنَّكَ لَا تَظْمَأُ فِيهَا وَلَا تَضْحَى |
---|
Elmalılı | Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın" |
Y. Ali | "Nor to suffer from thirst, nor from the sun's heat."
|
Words | | وأنك - And that you| لا - not| تظمأ - will suffer from thirst| فيها - therein| ولا - and not| تضحى - exposed to the sun's heat."| |
Pickthal | And that thou thirstest not therein nor art exposed to the sun's heat. |
Arberry | neither to thirst therein, nor to suffer the sun.' |
Shakir | And that you shall not be thirsty therein nor shall you feel the heat of the sun. |
Free Minds | "And you will have in it that you will not go thirsty nor suffer from heat." |
Qaribullah | there, (you shall) neither thirst, nor suffer from the sun. ' |
Asad | and that thou shalt not thirst here or suffer from the heat of the sun." |
Diyanet Vakfı | Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın. |
Diyanet | "Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın" dedik. |
Edip Yüksel | "Burda ne susuzluk çeker, ne de sıcaktan bunalırsın." |
Suat Yıldırım | “Sen cennette asla açlık çekmeyecek, asla çıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcağına mâruz kalmayacaksın. |
Yaşar Nuri Öztürk | "Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve sen orada susamazsın, güneşin harareti de dokunmaz sana. |
Ali Bulaç | Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da." |
Süleyman Ateş | Ve sen susamayacaksın, kuşluk vakti güneşi(nin ısısı)ndan etkilenmeyeceksin. |
Önceki [20:118]< >[20:120] Sonraki |