1. [16:52] | velehû mâ fi-ssemâvâti vel'arḍi velehü-ddînü vâṣibâ. efegayra-llâhi tetteḳûn. | وله ما في السماوات والأرض وله الدين واصبا أفغير الله تتقون وَلَهُ مَا فِي الْسَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَهُ الدِّينُ وَاصِبًا أَفَغَيْرَ اللّهِ تَتَّقُونَ |
---|
Elmalılı | Göklerde ve yerde olan her şey yalnız O'nundur. Din de daima O'nundur. Böyle iken, siz Allah'tan başkasından mı korkarsınız? |
Y. Ali | To Him belongs whatever is in the heavens and on earth, and to Him is duty due always: then will ye fear other than Allah?
|
Words | | |
2. [37:9] | düḥûrav velehüm `aẕâbüv vâṣib. | دحورا ولهم عذاب واصب دُحُورًا وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ |
---|
Elmalılı | Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır. |
Y. Ali | Repulsed, for they are under a perpetual penalty,
|
Words | | |