1. [18:52] | veyevme yeḳûlü nâdû şürakâiye-lleẕîne za`amtüm fede`avhüm felem yestecîbû lehüm vece`alnâ beynehüm mevbiḳâ. | ويوم يقول نادوا شركائي الذين زعمتم فدعوهم فلم يستجيبوا لهم وجعلنا بينهم موبقا وَيَوْمَ يَقُولُ نَادُوا شُرَكَائِيَ الَّذِينَ زَعَمْتُمْ فَدَعَوْهُمْ فَلَمْ يَسْتَجِيبُوا لَهُمْ وَجَعَلْنَا بَيْنَهُم مَّوْبِقًا |
---|
Elmalılı | Ve o (kıyamet) günü Allah kâfirlere şöyle buyuracak: "Ortaklarım ve şefaatçılarınız diye zannettiğiniz putlarınızı çağırın." Müşrikler onları çağırırlar, fakat kendilerine cevap vermezler. Biz, kâfirlerle ilâhları arasına ateşten bir engel koymuşuzdur. |
Y. Ali | One Day He will say, "Call on those whom ye thought to be My partners," and they will call on them, but they will not listen to them; and We shall make for them a place of common perdition.
|
Words | | |
2. [42:34] | ev yûbiḳhünne bimâ kesebû veya`fü `an keŝîr. | أو يوبقهن بما كسبوا ويعف عن كثير أَوْ يُوبِقْهُنَّ بِمَا كَسَبُوا وَيَعْفُ عَن كَثِيرٍ |
---|
Elmalılı | Yahut da Allah kazandıkları günahlar yüzünden onları helâk eder ve birçoğunu da bağışlar. |
Y. Ali | Or He can cause them to perish because of the (evil) which (the men) have earned; but much doth He forgive.
|
Words | | |