1. [2:68] | ḳâlü-d`u lenâ rabbeke yübeyyil lenâ mâ hî. ḳâle innehû yeḳûlü innehâ beḳaratül lâ fâriḍuv velâ bikr. `avânüm beyne ẕâlik. fef`alû mâ tü'merûn. | قالوا ادع لنا ربك يبين لنا ما هي قال إنه يقول إنها بقرة لا فارض ولا بكر عوان بين ذلك فافعلوا ما تؤمرون قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَ قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ فَارِضٌ وَّلاَ بِكْرٌ عَوَانٌ بَيْنَ ذَلِكَ فَافْعَلُواْ مَا تُؤْمَرُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar, "Bizim için Rabbine dua et, her ne ise onu bize açıklasın." dediler. Musa, "Rabbim buyuruyor ki, o ne pek yaşlı, ne de pek taze, ikisi arası dinç bir sığırdır, haydi emrolunduğunuz işi yapınız." dedi. |
Y. Ali | They said: "Beseech on our behalf Thy Lord to make plain to us what (heifer) it is!" He said; "He says: The heifer should be neither too old nor too young, but of middling age. Now do what ye are commanded!"
|
Words | | |
2. [3:41] | ḳâle rabbi-c`al lî âyeh. ḳâle âyetüke ellâ tükellime-nnâse ŝelâŝete eyyâmin illâ ramzâ. veẕkür rabbeke keŝîrav vesebbiḥ bil`aşiyyi vel'ibkâr. | قال رب اجعل لي آية قال آيتك ألا تكلم الناس ثلاثة أيام إلا رمزا واذكر ربك كثيرا وسبح بالعشي والإبكار قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ |
---|
Elmalılı | Zekeriyya: "Rabbim! (oğlum olacağına dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da buyurdu ki: "Senin için alâmet, insanlara üç gün, işaretten başka söz söyleyememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et". |
Y. Ali | He said: "O my Lord! Give me a Sign!" "Thy Sign," was the answer, "Shall be that thou shalt speak to no man for three days but with signals. Then celebrate the praises of thy Lord again and again, and glorify Him in the evening and in the morning."
|
Words | | |
3. [19:11] | feḫarace `alâ ḳavmihî mine-lmiḥrâbi feevḥâ ileyhim en sebbiḥû bükratev ve`aşiyyâ. | فخرج على قومه من المحراب فأوحى إليهم أن سبحوا بكرة وعشيا فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا |
---|
Elmalılı | Nihayet (birgün konuşamayınca) mihrabdan kavmine karşı çıktı da onlara "Sabah ve akşam (Rabbinizi) tesbih edin" diye işaret etti. |
Y. Ali | So Zakariya came out to his people from him chamber: He told them by signs to celebrate Allah's praises in the morning and in the evening.
|
Words | | |
4. [19:62] | lâ yesme`ûne fîhâ lagven illâ selâmâ. velehüm rizḳuhüm fîhâ bükratev ve`aşiyyâ. | لا يسمعون فيها لغوا إلا سلاما ولهم رزقهم فيها بكرة وعشيا لاَ يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلاَّ سَلاَمًا وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا |
---|
Elmalılı | Onlar orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır. |
Y. Ali | They will not there hear any vain discourse, but only salutations of Peace: And they will have therein their sustenance, morning and evening.
|
Words | | |
5. [25:5] | veḳâlû esâṭîru-l'evvelîne-ktetebehâ fehiye tümlâ `aleyhi bükratev veeṣîlâ. | وقالوا أساطير الأولين اكتتبها فهي تملى عليه بكرة وأصيلا وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا |
---|
Elmalılı | "Kur'ân öncekilerin masallarıdır; başkalarına yazdırmış da sabah akşam kendisine okunmaktadır" dediler. |
Y. Ali | And they say: "Tales of the ancients, which he has caused to be written: and they are dictated before him morning and evening."
|
Words | | |
6. [33:42] | vesebbiḥûhü bükratev veeṣîlâ. | وسبحوه بكرة وأصيلا وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا |
---|
Elmalılı | Ve O'nu sabah akşam tesbih edin. |
Y. Ali | And glorify Him morning and evening.
|
Words | | |
7. [40:55] | faṣbir inne va`de-llâhi ḥaḳḳuv vestagfir liẕembike vesebbiḥ biḥamdi rabbike bil`aşiyyi vel'ibkâr. | فاصبر إن وعد الله حق واستغفر لذنبك وسبح بحمد ربك بالعشي والإبكار فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ |
---|
Elmalılı | O halde sabret. Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Hem günahından dolayı istiğfar et ve akşam sabah Rabbini hamdiyle tesbih et. |
Y. Ali | Patiently, then, persevere: for the Promise of Allah is true: and ask forgiveness for thy fault, and celebrate the Praises of thy Lord in the evening and in the morning.
|
Words | | |
8. [48:9] | litü'minû billâhi verasûlihî vetü`azzirûhü vetüveḳḳirûh. vetüsebbiḥûhü bükratev veeṣîlâ. | لتؤمنوا بالله ورسوله وتعزروه وتوقروه وتسبحوه بكرة وأصيلا لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا |
---|
Elmalılı | Ki, Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu tesbih edesiniz. |
Y. Ali | In order that ye (O men) may believe in Allah and His Messenger, that ye may assist and honour Him, and celebrate His praise morning and evening.
|
Words | | |
9. [54:38] | veleḳad ṣabbeḥahüm bükraten `aẕâbüm müsteḳirr. | ولقد صبحهم بكرة عذاب مستقر وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ |
---|
Elmalılı | Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı. |
Y. Ali | Early on the morrow an abiding Punishment seized them:
|
Words | | |
10. [56:36] | fece`alnâhünne ebkârâ. | فجعلناهن أبكارا فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا |
---|
Elmalılı | Onları bâkireler yaptık. |
Y. Ali | And made them virgin - pure (and undefiled), -
|
Words | | |
11. [66:5] | `asâ rabbühû in ṭalleḳakünne ey yübdilehû ezvâcen ḫayram minkünne müslimâtim mü'minâtin ḳânitâtin tâibâtin `âbidâtin sâiḥâtin ŝeyyibâtiv veebkârâ. | عسى ربه إن طلقكن أن يبدله أزواجا خيرا منكن مسلمات مؤمنات قانتات تائبات عابدات سائحات ثيبات وأبكارا عَسَى رَبُّهُ إِن طَلَّقَكُنَّ أَن يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِّنكُنَّ مُسْلِمَاتٍ مُّؤْمِنَاتٍ قَانِتَاتٍ تَائِبَاتٍ عَابِدَاتٍ سَائِحَاتٍ ثَيِّبَاتٍ وَأَبْكَارًا |
---|
Elmalılı | Eğer o sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir. |
Y. Ali | It may be, if he divorced you (all), that Allah will give him in exchange consorts better than you,- who submit (their wills), who believe, who are devout, who turn to Allah in repentance, who worship (in humility), who travel (for Faith) and fast,- previously married or virgins.
|
Words | | |
12. [76:25] | veẕküri-sme rabbike bükratev veeṣîlâ. | واذكر اسم ربك بكرة وأصيلا وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا |
---|
Elmalılı | Sabahakşam Rabbinin ismini an. |
Y. Ali | And celebrate the name or thy Lord morning and evening,
|
Words | | |