Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 Surah :  45 - CasiyeGörüntülenen ayetler : 31 ... 37 | 37 - Sure no: 45
1.
[45:31]
veemme-lleẕîne keferû. efelem tekün âyâtî tütlâ `aleyküm festekbertüm veküntüm ḳavmem mücrimîn.وأما الذين كفروا أفلم تكن آياتي تتلى عليكم فاستكبرتم وكنتم قوما مجرمين
وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا أَفَلَمْ تَكُنْ آيَاتِي تُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْبَرْتُمْ وَكُنتُمْ قَوْمًا مُّجْرِمِينَ
Elmalılı Ama kâfirlere gelince; onlara da denilir ki; "Size âyetlerim okunmadı mı? Siz büyüklük tasladınız ve günah işleyen bir kavim oldunuz değil mi?
Y. AliBut as to those who rejected Allah, (to them will be said): "Were not Our Signs rehearsed to you? But ye were arrogant, and were a people given to sin!
 Words|وأما - But as for| الذين - those who| كفروا - disbelieved,| أفلم - "Then were not| تكن - "Then were not| آياتي - My Verses| تتلى - recited| عليكم - to you| فاستكبرتم - but you were proud| وكنتم - and you became| قوما - a people| مجرمين - criminals?"|
2.
[45:32]
veiẕâ ḳîle inne va`de-llâhi ḥaḳḳuv vessâ`atü lâ raybe fîhâ ḳultüm mâ nedrî me-ssâ`atü in neżunnü illâ żannâ vemâ naḥnü bimüsteyḳinîn.وإذا قيل إن وعد الله حق والساعة لا ريب فيها قلتم ما ندري ما الساعة إن نظن إلا ظنا وما نحن بمستيقنين
وَإِذَا قِيلَ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ لَا رَيْبَ فِيهَا قُلْتُم مَّا نَدْرِي مَا السَّاعَةُ إِن نَّظُنُّ إِلَّا ظَنًّا وَمَا نَحْنُ بِمُسْتَيْقِنِينَ
Elmalılı Allah'ın vaadi gerçektir. "O kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur." denildiğinde "Kıyamet nedir bilmiyoruz." Yalnız bir zandan ibârettir sanıyoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok." derdiniz.
Y. Ali"And when it was said that the promise of Allah was true, and that the Hour- there was no doubt about its (coming), ye used to say, 'We know not what is the hour: we only think it is an idea, and we have no firm assurance.'"
 Words|وإذا - And when| قيل - it was said,| إن - "Indeed| وعد - (the) Promise| الله - (of) Allah| حق - (is) true| والساعة - and the Hour -| لا - (there is) no| ريب - doubt| فيها - about it,| قلتم - you said,| ما - "Not| ندري - we know| ما - what| الساعة - the Hour (is).| إن - Not| نظن - we think| إلا - except| ظنا - an assumption,| وما - and not| نحن - we| بمستيقنين - (are) convinced."|
3.
[45:33]
vebedâ lehüm seyyietü mâ `amilû veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn.وبدا لهم سيئات ما عملوا وحاق بهم ما كانوا به يستهزئون
وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون
Elmalılı Derken yaptıkları amellerin kötülüğü gözlerinin önüne serildi, alay edip durdukları şey onları kuşatıverdi.
Y. AliThen will appear to them the evil (fruits) of what they did, and they will be completely encircled by that which they used to mock at!
 Words|وبدا - And (will) appear| لهم - to them| سيئات - (the) evil| ما - (of) what| عملوا - they did| وحاق - and (will) envelop| بهم - them| ما - what| كانوا - they used| به - [at it]| يستهزئون - (to) mock.|
4.
[45:34]
veḳîle-lyevme nensâküm kemâ nesîtüm liḳâe yevmiküm hâẕâ veme'vâküm-nnâru vemâ leküm min nâṣirîn.وقيل اليوم ننساكم كما نسيتم لقاء يومكم هذا ومأواكم النار وما لكم من ناصرين
وَقِيلَ الْيَوْمَ نَنسَاكُمْ كَمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا وَمَأْوَاكُمْ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن نَّاصِرِينَ
Elmalılı O gün kâfirlere şöyle denilir; "Siz, dünyada bugüne kavuşmayı nasıl unuttuysanız, biz de bugün sizi öylece unutacağız. Yeriniz ateştir ve sizin için yardımcılardan bir kimse de yoktur."
Y. AliIt will also be said: "This Day We will forget you as ye forgot the meeting of this Day of yours! and your abode is the Fire, and no helpers have ye!
 Words|وقيل - And it will be said,| اليوم - "Today| ننساكم - We forget you| كما - as| نسيتم - you forgot| لقاء - (the) meeting| يومكم - (of) this Day of yours,| هذا - (of) this Day of yours,| ومأواكم - and your abode| النار - (is) the Fire,| وما - and not| لكم - for you| من - any| ناصرين - helpers.|
5.
[45:35]
ẕâliküm biennekümü-tteḫaẕtüm âyâti-llâhi hüzüvev vegarratkümü-lḥayâtü-ddünyâ. felyevme lâ yuḫracûne minhâ velâ hüm yüsta`tebûn.ذلكم بأنكم اتخذتم آيات الله هزوا وغرتكم الحياة الدنيا فاليوم لا يخرجون منها ولا هم يستعتبون
ذَلِكُم بِأَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
Elmalılı Bunun sebebi şudur; Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün onlar, ateşten çıkarılmayacaklar ve kendilerinden özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir.
Y. Ali"This, because ye used to take the Signs of Allah in jest, and the life of the world deceived you:" (From) that Day, therefore, they shall not be taken out thence, nor shall they be received into Grace.
 Words|ذلكم - That| بأنكم - (is) because you| اتخذتم - took| آيات - (the) Verses| الله - (of) Allah| هزوا - (in) ridicule| وغرتكم - and deceived you| الحياة - the life| الدنيا - (of) the world."| فاليوم - So this Day| لا - not| يخرجون - they will be brought forth| منها - from it| ولا - and not| هم - they| يستعتبون - will be asked to appease.|
6.
[45:36]
felillâhi-lḥamdü rabbi-ssemâvâti verabbi-l'arḍi rabbi-l`âlemîn.فلله الحمد رب السماوات ورب الأرض رب العالمين
فَلِلَّهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَرَبِّ الْأَرْضِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Y. AliThen Praise be to Allah, Lord of the heavens and Lord of the earth,- Lord and Cherisher of all the Worlds!
 Words|فلله - Then for Allah| الحمد - (is) all the praise,| رب - (the) Lord| السماوات - (of) the heavens| ورب - and (the) Lord| الأرض - (of) the earth,| رب - (the) lord| العالمين - (of) the worlds.|
7.
[45:37]
velehü-lkibriyâü fi-ssemâvâti vel'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm.وله الكبرياء في السماوات والأرض وهو العزيز الحكيم
وَلَهُ الْكِبْرِيَاءُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Elmalılı Göklerde ve yerde büyüklük ve hâkimiyet O'nundur. O, Aziz'dir (herşeye galiptir); Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Y. AliTo Him be glory throughout the heavens and the earth: and He is Exalted in Power, Full of Wisdom!
 Words|وله - And for Him| الكبرياء - (is) the greatness| في - in| السماوات - the heavens| والأرض - and the earth,| وهو - and He| العزيز - (is) the All-Mighty,| الحكيم - the All-Wise.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17